DÜNYADA OLUP BİTENLER Doğu-Batı Gerilen sinirler gveki haftanın ortalarında, Batı Almanyadaki Wiesbaden hava üs- sünden Kalkan bir 1-39 tipi amerikan jet talim uçağının pilotu Yarbay Ge- rald Hannaford yanlışlıkla Doğu Al- manya üzerine (o girdiği zaman, hiç şürüleceğini ve böylece Doğu ile Batı arasında yeni bir anlaşmazlık çıka- cağını aklından bile geçirmiyordu. Ö- nündeki âletlere göre kendisine veri- len Frankfurt- Wiesbaden rotasında gidiyordu ve durumdan kuşkulanmak için hiçbir sebep yoktu. Bu bakımdan iki yanında birer MIG-21 Sovyet u- ağı belirince, bunların da nereden çıktıklarını düşünüp şaşırdı. Oysa ay- sırada Wiesbaden'deki radarlar a- merikan uçağının yanlışlıkla Doğu Almanya üzerine girdiğini gösteriyor- du. Buradaki amerikan görevlileri Hannaford'u geri çevirmek için he- men iki jet havalandırdılarsa da ar- tık çok geçti. Bu uçaklar Doğu Alman- ya sınırına ulaştıkları zaman, Sovyet MIG'leri, verdikleri iniş emrini din- lemeyen "amerikan talim uçağım çok- tan düşürmüş bulunuyorlardı. Uçuş araçlarının bozukluğu yüzün- den yolunu şaşıran 1-39 talim uçağı- nın Sovyetler tarafından düşürülmesi Batılılar arasında çok olumsuz tepki- ler uyandırdı. Bir kere, uçak olağan bir talim uçağıydı, Doğu Almanyaya geçip hiçbir keşif, ya da zarar verme görevi yapamazdı. Bundan başka, bü- tün 1-39 tipi talim uçakları gibi, si- lahsızdı. Böyle olduğu halde bu uça- ğı düşürmek, Doğu ile Batı arasında şu günlerde esen yumuşak havayı tor- pillemekten başka birşeye yarayamaz- dı. Sovyetler ise, kendilerini savunmak için, amerikan uçağının verilen işa- retlere aldırış etmediğini, geri döne- ceğine, ya da yere ineceğine Doğuya doğru yola devam ettiğini ileri sürü- yorlardı. Bereket versin ki, her iki blok da şu sırada her ne pahasına olursa ol- sun yumuşama peşinde olduğu için, başka zamanlarda büyük anlaşmazlık- lar yaratacak türden görünen bu olay şimdiye kadar hiçbir önemli çatışma- ya yol açmış değildir. Tam tersine, Cenevrede silâhsızlanma görüşmeleri sırasında, taraflar bu olayın görüşme- AKİS/22 lere bir zarar vermemesi için son de- rece dikkatli davranmışlardır. Uzak bir hayâl üyeli silâhsızlanma bugünlerde, o Başkan Johnson'ın nükleer silâh taşıtlarının dondurulması ile ilgili olarak yaptığı teklifleri görüşmektedir. . Konferans- taki Amerikan temsilcisi William Fos- ter'e göre, Amerika nükleer silâh ta- şıtlarının, yani (o füzelerin sayısının dondurulmasını başlıca üç sebepten savunmaktadır. Bir kere, bugün uzun menzilli füzeler tahrip kuvveti en tuz- la olan silâhlardır, İkinci olarak, bun- ların kontrolu, Sovyetlerin savundu- gu tam ve genel bir silâhsızlanmanın kontrolünden daha kolaydır. o Niha- yet, bu taşıtlar, devletlere diğer silâh- lardan daha pahalıya malolmakta, savunma bütçelerine ağır yükler yük- lemektedir. gererek 18 komisyonu. Amerikan delegesinin (o açıkladığına göre, nükleer silâh taşıtları sayısının dondurulmasının — başlıca acı vardır. Bunların biri miktar, diğeri de nitelik yönündendir. Miktar yönünden amaç, Batı ile Doğunun elinde bulu- nan füze sayılarının eşit tutulması- dır. Nitelik yönünden amaç da, yeni tip füzelerin yapılmasını önlemektir. L. Johnson Cıhar attım şeş geldi Bu tedbir kabul edilirse, daha ern ve daha çok sayıda stratejik silâhların yapımı durdurulabilir. Diğer yandan, bu dondurulma O füze-savar füzeleri de içine almalıdır. Sovyetle- rin bütün stratejik uçakların imha- sını öngören bir teklifine karşılık o- larak, Amerikan temsilcisi bu don- durmanın stratejik uçaklara teşmil e- dilebileceğini de söylemiştir. Amerikan temsilcisine göre, eğer nükleer silâh taşıyan araçların sayısı dondurulursa, bu silâhlanma yarışma önemli bir set çekerek bütün dünya- da güven duygusu yaratacak ve ulus- lararası gerginliğin giderilmesine yar- dım edecektir. Amerikan temsilcisi William Fos- ter'in yaptğı obu teklifler heyetlerin çoğunluğu tarafından ilgiyle karşılan- mış bulunmaktadır. Sovyet temsilcisi Çarapkin bu konuda herhangi bir de- meç vermeye yanaşmamış, fakat Sov- yet heyetinin bir sözcüsü hükümetinin Amerikan teklifini yapıcı ve tarafsız bir şekilde inceleyeceğini söylemiştir. Bununla beraber, Sovyet hükümetinin Batınlar karşısında en üstün kozu- nu teşkil eden uzun menzilli füzeler- le füze-savar füzelerde kendini sınır- layacak bir formülü kolaylıkla kabul etmesi beklenemez. Bunun karşısında, meselâ. Amerikanın kesin bir şekilde daha üstün olduğu o stratejik bom- bardıman uçakları ve Polaris tipi tü- ze atan atom denizaltıları konuların- da olabilir. Fakat bu karşı teklifler ileri sürülünce de Amerikanın itirazı yükselecektir. Kısaca, varlığı söylenen bütün i- yiniyetlere rağmen silâhsızlanma yo- lunda bir anlaşmaya varmak bugün de hâlâ uzak bir hayâl gibi görünmek- tedir. A. B.D. Kesilen sular Giri Peki e hafta içinde Bir- n başına yeni dert- ler Yükleyen bir "başka olay da, Kü- banın sakallı lideri Castro'nun Guan- tanamo üssünün suyunu kesmesi ol- du. Bilindiği gibi, Küba topraklan ü- zerinde bulunan bu askeri üs. Castro ile Washington'un arası açıldıktan sonra her iki devlet için de devamlı bir başağrısı olmuş, fakat amerikalı- lar, Kübanın bütün tazyiklerine rağ-