Eski Alışkanlıklar eni vergilerin, bırakınız Meclisi, C.H.P. Grupu için- de ve CH.P. li politikacılar arasında bir mukavemet- le karşılaştığı şüphesizdir. Bu mukavemetin altında yatan esas sebep ne vergilerin lüzumu veya lüzumsuzluğu, hattâ ne de m uygunluğu veya uygunsuzluğudur. İtirazla- rın, temeli, bizim siyasetçilerimizin meşhur «Yahu, bize se- çimi Kaybeinecekanizie endişesidir. Bunların bilmedik- leri yahut bir türlü anlamadıkları, secimi bunu yapmanın değil, yapmamanın kaybettireceğidir. Mahalli secimler nü CH.P. hin memleketteki itibarı ile su anda C.H.P. nin memleketteki itibarı arasındaki farkı görmemek için kör olmak lâzımdır. Bu, doğrudan doğruya, «Beklenen C. H.P» nin vatan sathında kendisini, küllerinden silkinerek belli etmeye, canlanmaya, harekete geçmeye başlamasının neticesidir. «Yahu, bize seçimi kaybettireceksiniz!» endi- şesi ise politikada «Menderes Ekolü» nün —bu ekolün te- siri altında çok kimse CHP. de de vardır— ne de olsa reklerde ve zihinlerde bir tortu bırakmış olmasıyla izah edilmek lâzımdır. a bu mecmuanın İŞ ÂLEMİ sayfalarında bu- lunan, ii bahisler yazarımız Fasih İnalın yazısını ilgiyle okumak lâzımdır. Vergi kaçakçısı, kinlin ne mik- tar vergi verdiğinin ilânının aleyhindedir. Onu anlamak kainidir ve kolaydır. Ama, vergisini muntazam veren ve namuslu olan büyük kazanç sahibi de bu usulün aleyhin- Kızgın damdaki kediler.. yeni vergilerin açıklanmasını takip eden günlerde AP nin yaptığı gi- bi gürültülü değil, sessiz fakat son 2 — Sosyal yar liralık munzam geliri sağlayabile- cek nitelikte midir? adalet ilkelerini ger- çekleştirebilecek midir? G dedir. Neden? Husumet çekeceği, «Ooo, amma da kazanı- aa denileceği endişesinden. Tıpkı politikacının «Ya- hu, bize seçimi kaybettireceksiniz!» endişesi gibi bir en- dişedir bu. Zira, eğer zenginlere karşı toplumda bugün bir allerji varsa —vardır»- bunun sebebi herkese vergi ka- çakçısı, düzenbaz tüccar gözüyle bakılmasıdır. Bu şüphe ortadan kalkınca, o hava, herkes görecektir, yavaş yavaş dağılacaktır ve kazanmak bir ayıp, gizli yapılan bir iş olmaktan çıkıp itibar getiren, takdir toplayan bir meha- ret, bir marifet haline gelecektir. Bu, liberal Amerikada böyledir. Bu, sosyalist İskandinavyada böyledir. Ama, Servet Beyannamesini isteme! Neden? Efen- dim, sermaye ürkermiş.. Herkesin ne miktar vergi verdi- ginin ilân edilmesini de isteme! O neden? Sermaye gene ürkermiş.. Fazla vergi de alma! Hep aynı sebepten... Ece, bn toplumda fazla kazanana şüphe ile bakılmaz ve onun neticesi olarak o zümreye karşı husumet, hattâ kin beş- lenmez, «Köpoğlular!i» diye diş bilenmez mi? Biri siyasi, öteki e. bu iki boş endişe, mutlaka kaybolmalı, bu evham yürümemiz lâzım gelen yoldaki adımlarımızı UN UMAR. hattâ yavaşlatma- malıdır. Birinci sahada başlıca görev C.H.P. ye, ikinci, sahada büyük ve ciddi basınımıza düşmektedir. Ah, 1964 Türkiyesinin bir başka Türkiye Olduğu gerçeğini hepimiz bir anlayabilsek! Yeni tasarılarda Gümrük Vergisi ve diğer, bazı ufak tefek değişiklik- lerle 210 milyon liralık Vergi sağla- nacağı öngörülmektedir. o Değişiklik- derece ilgi çekici oObir mücadele de -tam ters sahada - plâncılar ile ma- liyeciler, arasında başladı. Meselâ Me- len ' kanunları açıklamadan önce Plânlamaya tasarıların bir kopyesini göndermek lüzumunu dahi hissetme- mişti. Melenin başın toplantısını mü- teakip Plânlamaca Maliye Bakanlığı- na bir yazı yazılarak tasarılardan bi- rer kopya istendi. radan 24 saat geçtikten sonra bakanlığın şoförü Plânlama Teşkilâtı sekreterlik odası- na kabarık bir zarf bıraktı ve hiç bir şey söylemek lüzumunu hissetmeden çekip gitti. Maliyeciler bu konuda res- mi bir yazı dahi yazmak istememiş- lerdi. Ancak iki teşekkül arasındaki an- laşmazlık bu çeşit küçük olaylardan çok daha derindedir ve genel pren- siplere taallâk etmektedir. Plâncılar Maliye Bakanlığı tarafından hazırlan- mış bulunan tasarıları genel olarak yetersiz bulmakta ve bu sistemle 1964 Programında öngörülen 1 mil- yar liralık açığın karşılanamıyacağı- nı ileri sürmektedirler. Plâncılara göre yeni vergi tasarı- ları başlıca iki bakımdan mütalaa e- dilmelidir: 1 — Tasarılar 1964 programının realize edilmesi için gerekil | nel bir tahminle yeni vergile- rin hangi açıdan o bakılırsa bakılsın tatmin edici olduğunu o söylemen, Plâncılarca imkânsızdır. Gelir Vergi- sinde yapılan değişiklikler ancak 1965 yılında gelir sağlayabilecektir. Gerçi mazot ve gaza yapılan zamlar hemen sonuç verebilecek değişikliklerdir a- ma bunun yanında zirai kazançlardan alınan vergiler için aynı şeyleri söy- lemek imkânsızdır. o Bu vergide Ye- gâne kesin hal çaresi verginin bün- yesinin değiştirilmesi, yani yeni bir arazi vergisinin ihdasıdır. Bu yapıl- madığına göre Melenin ileri sürdü- gü sadece zirai kazançlardan elde e- dilecek 200 milyon liralık munzam ge- lir, şimdilik pek imkân dahilinde - ge- çen yıl da 100 milyon lira tahmin e- dilmiş ve ancak 25 milyon lira tahsil edilebilmiştir - görülmemektedir. Gider Vergisinde yapılan değişik- liklerle genel olarak vergi gelirlerinde bir artış beklenmektedir. Ama bunun miktarı hakkında şimdiden kesin bir şey söylemek çok güçtür. Zira yılın ilk iki ayı geçmiş bulunmaktadır. Me- enin tahmin ettiği gibi (160 milyon liralık bir gelir sağlanamazsa da bu- na yakın bir miktarda verginin kolay- ca reaiize edileceği ileri sürülmekte- dir. ler gerçekçi bir görüşle kaleme alın- mıştır. Ancak özellikle Gümrük Ver- gisinden elde edilecek munzam gelir, ithalât rejimiyle son derece yakın- dan ilgilidir ve ithalât (programının tam olarak tahakkukuna bağlıdır. Ulaştırma Vergisinde plânda tavsi- ye edilen "mesafeler kıstasa" değil, bunun- yerine "mesafeler' kıstası" ka- dar çok gelir sağlayamamakla bera- ber daha çabuk sonuç verer bir baş- ka sistem kabul edilmiş, plâka vergi- sinin arttırılması yoluna gidilmiştir. Böylece binalardan alınan Savun- ma Vergisine yapılan zamlarla elde edilecek 100 milyon ve motörlü taşıt- lardan alınacak 30 milyon liralık ver- gilerin de ilâvesiyle 1964 yılı için 700 milyon liralık bir munzam gelir sağ- lanacaktır. Geriye kalan 300 milyon liralık açığın ise, iç istikraz yoluyla karşı- lanması düşünülmektedir. Ancak Me- len bu konuda bambaşka bir fikri sa- vunmakta ve İktisadi Devlet Teşek- küllerinin programda öngörülen mik- tarda yatırım yapamayacağını ileri sü- rerek, böylece iç istikraza gitmeden bütçeyi denk bağlıyacağını ummakta- dır. Fakat bu teşekküllerin hisseleri- ne düşen yatırımı gerçekleştirebilme- leri de uzak bir ihtimal değildir. Me- AKİS/9