KIBRIS OLAYLARI Erkinden sonra söz alan Kıbrıslı Türk topluluğunun temsilcisi Dr. Rauf Denktaş bir adım daha ileri giderek Türklerin istediği yeniliklerin (adını koydu. Denktaş şimdilik Taksimin sö- zünü etmiyor, yani Kıbrısta biri Türk, diğeri Rum iki ayrı devlet kurulmasını istemiyor, fakat Adada Türklerle Rum- ların ayrı ayrı kantonlar halinde ya- sayacakları bir federal düzenin kurul- masını savunuyordu. Son olaylar Ada- daki iki topluluğun bir daha beraber yaşayamayacağını açıkça ortaya koy- muştu. Bu bakımdan iki topluluk ayrı ayrı bölgelere yerleştirilmeli, Adada bir federal devlet kurulmalıydı. Bun- dan başka, Türki yenin ve Kıbrıs Türklerinin güven liği bakımından, Hatasız bir noktayı Palamasa hatırlattığı zaman Yunan Dışişleri Bakanı toprak parsa- larının kaderini Jeopolitik ve stratejik endişelerin değil, üzerinde (yaşayan balkın çoğunluğunun arzusunun tayin ettiğini söyledi. Talihsiz Dışişleri Ba- kanı, Batı Trakyanın Lozanda Yuna- nistana jeopolitik re stratejik düşünce- lerle verildiğini unutmuş (olmalıydı. Feridun Cemal Erkin bunu kendisine hatırlatınca, Palamas önüne bakmak- tan başka çare bulamadı. Sağırlar diyaloğu ersembe sabahı yapılan bu konuş- Pp malardan sonra beşli konferansın ilk safhası tamamlandı ve öğleden politika leden Pazar öğleye kadar Sandys'in misafiri oldular ve Adadaki durumu bir kere daha gözden e çözüm yolları üzerinde konuştular $u satırların aldığı sıraya ka- dar alınan haberlere bakılırsa, Che- guers görüşmeleri sırasında tarafların üzerinde anlaşabileceği ortak bir, çö- züm yolu bulmak mümkün olmamış- tr. Gerek Türkler, gerekse Rumlar görüşlerinde ısrar etmekte, biri fede- ral bir düzen ve kuvvetli bir Türk askeri birliği isterken, ikincisi garanti andlaşmasının feshi ve Türklere tanı- nan veto hakkıyla diğer ayrıcalıkların kaldırılması için inat edip durmakta- ır. halde Türkler, kendileri- ne vaad edilen de mir gibi garantiler- Adadaki Türk as- Denktaş bunu kerlerinin sayısı kibris konusunda daha iyisi yapılabilir miydi? Bu, bir spekülasyondur. Sandy söylemiş- da çogaltılmalıydı. Fransızlar "Teyzemin tekerlekleri olsaydı, araba olurdu" Herler. Bu, Eğer bu Türk is- ihmal üzerine mütalea serdetmenin insanı bazen ne komik neticelere tekleri kabul edil- mezse, ozaman SI ra Taksime gele- ekti Yunan Dışişleri Bakanı Palamas ise, herşeyden çok, suya sabuna dokun mayan bir konuşma yapmak peşinde ol duğunu gösterdi. Yu nanistan Türkiye- nin dostluğuna bü yük bir değer veri- yor ve Kıbrıs mese lesinin iki devletin arasını açmasını İS temiyordu. Bu ba- ayni ipi elinden bırakm: “itidalli azim" ME ME e belirtmek için söylenmiştir. Ama, bir gerçek vardır: Hadiselerin e ge bu yana, Türki- ye bir tek hata yapmamıştır. Türkiye soğukkanlılıkla, ve kitaplı bir davranışın ihtiyatlı fakat kararlı adımlarını bir bir atmış, yapılmaması gereken hiç bir şey yapmamış, çok usta bir taktisyen meha- reti göstermiştir. Buna mukabil teşhislere dayanan hareketlerle kozlarını bir bir kaybettiği, üzerinde bu- lunduğu satıhta ayaklarının battığını hissettiği görülmektedir. Bu ken- disini, desteği başka yerlerde aramaya mutlaka itecektir. Türkiyenin, işin o safhasında da bir fikre sahip olduğunu, günü geldiğinde herkes tabii anlayacaktır. Her halde, bundan sonra da bir hata yapmamız, hele aklı- mın kaçırmamız bahis konusu değildir. En kritik günlerde içte ve dışta , hislere ve tahriklere kapılmamış Türkiyenin hep içinde yoluna devam etmesini beklemek lâzımdır. Londra Konferansı ve onu takip edecek gelişmeler bir İskoçya duşu ne gibi bir karamsarlık, bir iyimserlik getirecek, çeşitli geçitlerden geçilecek- tir. Milletçe bilmemiz gereken husus,karamsarlığın dahi bi de, na iyimserlik sebebi olabileceğidir. Makariosun çok hata yaptığı, izim için, yerin- İşin uzayıp git- mesine sebep olan diğer unsur İngilte renin bu konuda kesin bir görüşü Ol mamasıdır. o İngil- terenin en çok iste diği şey Adadaki taahhütlerinden bi ran önce kurtulup hesaplı yanlış badireye de Türki yenin ısrarı üzeri- , tek tarafi bir müdahaleye sebep olmamak için gir- miştir. Sandys, bu , bir çapraşık söz ile gelebilir. Öyledir de. Ama, işin aslı bu ka- tün görüşmeler sı kımdan, o mevcut (o dar area olduktan rasında (tarafların anlaşmalara sonu Her halde, güven zi neticeyi beklemek için her sebep vardır ve (o görüşlerini din- na kadar sadık ka hadiseler, dış görünüşleri ne olursa olsun o istikamette ve beklenilen su- yip onlar arasında lacaktı. Fakat, di- O Jarda seyretmektedir. bir uzlaşma (yolu ger yandan, mev bulmaya ( çalışmış- cut andlaşmalla rın i aksak taraflarının düzeltilmesi de la zımdı. Palamasa göre, Adada yeniden bir karışıklık çıkar da Türk ve Yunan birlikleri buna karışırlarsa, Türkiye ile Yunanistan arasında giderilmesi güç, büyük anlaşmazlıklar, hattâ çatışma- lar çıkabilirdi. Onun için Kıbrıstaki Türk ve Yunan birliklerinin geri çekil- meleri her bakımdan hayırlı olacaktı. Görüldüğü gibi Palamas Türkiye- nin güvenlik endişelerine hiç dokunmu- yordu. Oysa Türkiye bu konuda ısrar la duruyor, Kıbrıs idaresinin bir gün dost olmayan ellere geçmesi (halinde güney kıyılarının güvenliğinin tehlike- ye düşeceğini düşünüyordu. Erkin bu AKİS/14 sonra İngilizlerin Kıbrıs Türk ve ram toplulukları temsilcileriyle yapacakla- rı ikili toplantılar başladı. Görüşme- lerin gayri resmi ve samimi bir haya içinde geçmesi için, İngiliz hükümeti, Başbakan Sir. Alec Douglas - Home'un Londranın 50 mil uzağındaki Chegu- ers sayfiye evini görüşmecilerin emri- ne tahsis etmişti. Kıbrıs Türk toplulu- ğu temsilcisi Denktaşın Rum temsilci- si Klerides ile bir arada bulunmak, is- tememesi üzerine, Sandys, Cheguers'e Türk ve Rum temsilcilerini ayrı ayrı davet etmek zorunda kaldı. Yunan he- yeti Cuma öğleden Cumartesi o öğleye kadar, Türk heyeti de Cumartesi öğ- letlerarası da, böyle bir endişenin omahsulüdür. Oysa ortaya yepyeni bir plânla çıkma dan, iki tarafın görüşlerini bağdaştır- mak imkânsızdır. Kıbrıs ve Birleşmiş Milletler K Ibrıs Hükümetinin Türkleri Rum görüşlerine yaklaştırmak için kul- landığı en büyük silâh, şimdilik, mese- leyi Birleşmiş Milletlere götürmek teh- görüşmeleri eee ai