KÖŞEDEN Dert ve Deva oplumun ve devletin, beden eğitimi ve spor işlerinde, Ler binlerce sene öncesinden beri külfetli emek ve sorumluluk altına girmesi, sebepsiz değildir. Onun, ye- tişen kuşakların ruh ve beden yapısı üzerindeki yaşatıcı ve yükseltici tesirlerine inanmışlar ve bu gerçekten ağır ü onun için taşımağa değer bulmuşlardır. Gerç değerli eğitim vasıtasının bir teşkilata bağlanmasında, onun be- lirli bir hedefe tevcih edilmesinde rol oynamıştır. Ancak, hangi açıdan bakılırsa bakılsın, temeldeki prensipler da- ima aynı kalmış ve ifadesini, daha ahlâklı, daha güçlü, daha sıhhatli, daha iradeli, yurda ve topluma hizmet duy gusunda daha sağlam ve güvenilir vatandaş yetiştirmede bulmuştur. Teri ve değeri ise onun vasıta olarak kullanıl- masındaki inanca ve bu yoldaki başarıya bağlı kalmış- tır. Nerede hedefini şaşırmış, vasıta olmaktan çıkıp ga- ye olma yoluna dökülmüşse veriminden, itibarından kay- betmiştir. Türkiye 1900 yılı başlarından beri bir anlayışla, eği- tici beden faaliyetlerinin tümü demeğe gelen spor işle- rimizi bir düzene koyma, onu vatanın ve milletin 2 rına geliştirme çabası içindedir. Kulüpler bu emel ile; okullara - teselli kabilinden de olsa- dersler konulmuş, bu emel ile; işlerin güdümünden ve geliştiril- mesinden sorumlu teşkilâtlar kurulmuş ve nihayet yü- kün altına devlet girmiş, gene bu emel ile! Altmış yıl az zaman değildir. Gönül açıklığı ve ce- saretle bakıp, bugün ulaştığımız neticeyi geçen zamana ve emeklere ölçtüğümüzde hiç birimiz ferahlık duymu- yor, e de çaresinin üzerine tasamız kadar bü- yük bir amme eğitemiyoruz... Sıra ile hizmete gireli Türkiye İdman Cemiyetleri İt- tifakı, Türk Spor Kurumu ve iki ayrı anlayış içinde iki ayrı devrede m gördüğümüz Beden Terbiyesi U- Ni dileri Z & E - g <d & v VW İzi R yi çırpınmalara, millet kesesinden yapılan yardımlara rağ- men hizmete lâyık olamamışlar, sonunda itibarı yitirip yıpranmışlardır. T.İ.C.İ. nin idealist sorumluları hizmet aşkından ve bilgiden değilse bile, tecrübeden külliyen yoksundular. Kurma ve yayma yükünü, on küsur sene, yolun en sarp kesiminde taşımışlardır. T.S.K. onun mirasına dayana- rak biraz daha olumlu ve yaygın bir çaba göstermiş, yü- rürlükteki kanunu getirmiş ve mesuliyeti bir devlet mü- AKİS/34 Vildan Aşir SAVAŞIR essesesi olan Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğüne dev- retmiştir. . Aslına bakarsanız bu üç "teşkilât" birbirinin aksı- yan taraflarını düzelten bir tekâmülün ifadesi olmak la- zımgelirdi. Ancak, gerçek o olmamış ve ortada parlayan ışıklara rağmen her üçü de tutumda birbirlerinin miras- -ısı olmada âdeta yarışmışlardır. Kanaatimizce bunun sebebi, hedefin ve asli vazifelerin unutulup işin kolay ve sorumlu kişilere ucuz, şöhret ve değersiz menfaatler sağlayan tarafına kaçılmış olmasıdır. Bu, basite çevrilin- ce şu demektir: "Çeşitli spor kollarında müsabakaların uluslararası nizamlara ve usüllere uygun olarak yapılma- sını temin, çıkan ihtilâfları hal popüler olanlarının yurt ölçüsünde birincilikleri tertip, kulüplerin emeği ile yeti- şen elemanlar arasından seçilen üstün kabiliyetleri pa- ranın ve aklın yettiği nispette kamplara çekip, ne bilir- sek o kadarını öğretip, temsili müsabakalara katılma ve talih yüze gülerse neticelerle övünme.» Sporun sevk ve idaresinden sorumlu bâr teşkilâtın bir vazifesinin de bu olduğunda şüphe yoktur. Ancak sporda günlük geçim demek olan müsabaka tertipçiliğinin berisinde ve ötesinde, çözüm çaresi bekleyen daha ehem- miyetli vazifeler vardır. Her türlü saha ve tesisi, malzemeyi, zaman unsu- runu kapsayan imkân ve vasıta, her bilim derecesinde öğretici yetiştirme, gençlerin toplu ve dağınık bulun- dukları yerlerde onlara ulaşma, sıhhi ve teknik, hattâ mali murakabe, boş zamanları değerlendirme, bunların tümüne ilim yolu ile ışık tutacak olan spor akademileri birer süre başı olarak zikredilebilir. Bunlar aslında bir- birine bağlı Ve kompleksite arzeden dâvalardır. Askerin, hekimin, pedagogun, sosyologun, mimarın, yazarın, gazetecinin, sporcunun, (kulüpcünün katıldığı 1946 Şürası bütün bunları incelemiş, benimsediği çalış- maları teşvik etmiş, beğenmediklerini yeni programlara bağlamıştı. Yüksek Beden Terbiyesi Enstitüsü, Teşkilât hesabına uzman yetiştirme, antrenör kursları, sağlık merkezleri ve ucu dünya birinciliklerine varan çalışma- lar öyle başlamıştı. Sonradan bu hamleler durmuş ve iş- ler gene müsabaka tertipçiliğine bağlanmıştır. Yanlış teşhisten hareketle doğru devaya varıldığı- nın misali görülmüş değildir. Bugün hastalık, bütün se- bep ve ârâzı ile ortadadır. Vazife neşteri tutan ellerin yapacağı yalnız gözü rahatsız eden arpacığa değil, asıl yaranın kendisine uzanmaktır. Milletin değerli o varlı- ğı, bekasının teminatı olan kuşakların yetişmesi yolun- daki hizmetlere katılacak her emek, sahibine şeref ka- zandıracaktır.