Vergilerin İlanı ye Başbakan İnönünün, arkasından Maliye Bakanı Ferit Melenin vergi reformu konusundaki demeçleri piyasada bomba gibi patladı. Ver- gilerin arttırılması, bazı yeni vergiler ihdası yerine geçen muaflıkların da- raltılması vesaire, piyasada genel olarak ilgisizlikle karşılandı. İş Alemini asıl ilgilendiren konu, vergi güvenliğini sağlamak maksadıy- la, gelir vergisi mükellefleri ile sermaye şirketlerine tarh olunan vergi mik- tarlarının her yıl ilân edileceği hususu oldu. Memlekette muazzam bir vergi kaçakçılığı . mekanizmasının işlediği gözönüne alınırsa bunda şaşılacak bir taraf yoktur. “Benim hayat standardımın on misli bir anlarda sahip olan, buna , benim verdiğimin dörtte birini bile vermeyen tüccarın ismi açık- lansın tabii" diyen memurun yanında, bu şekildeki ilânların vergi tahsi- linden ziyade iftira çarklarını çalıştırmaya yarayacağı, bilhassa ulak yer- lerde bunun ilânının kıskançlık ve haset hislerini körükleyeceği tezini yü- rütenlere de tesadüf edildi. Esasen piyasanın bu kabil tedbirlerden, en ziyade kin ve husumet uyan- dıracağını düşünerek çekindiği müşahede edilmektedir. Vergi kaçakçılığını âdet hükmüne getirmiş olan tabii ki bu ilândan hiç hoşlanmamaktadır, fakat gariptir ki onun yanında -ve belki ondan biraz daha fazla- vergisini muntazaman ve namusuyla ödeyen de bu kabil ka- rarlardan ürkmektedir. “Vay!. Demek bu kadar vergi veriyormuş, demek ki okadar da kapanı- yormuş ha!.." söylentisinden çekinen iş adamı da az değildir. u yüzden vergi ilânının vergi tahsiline yaya beraber yakandaki Mi da olduğu ısrarla belirtilmektedir. Buna paralel olarak, Başbakanın nutku, piyasada muazzam bir anti- propagandaya yol açmış bulunmaktadır. İstanbulda bu tedbirlerin yeni bir varlık vergisine hazırlık olduğu öyle bir söylenmektedir ki, ağızları adeta bıçak açmamakdır. Alınan tedbirlerin ne bir varlık vergisini getirme- sinin, ne de buna benzer bir tatbikatla ilgisi olmasının imkânı yoktur tabla Esasen bunu, tek tek karşınıza aldığınız her tüccar "ever doğru" diye tasdik etmektedir. Fakat arkasından, beş dakika geçince, mak ayni şüphe kurdunun içini kemirmeğe başladığını sözlerinden anlamakta: zamanlar Servet Beyanı müessesesinin ihdasıyla meydana çıkan tereddütlü havanın bugün tekrar canlandığı görülmektedir. Bugün için bir servet vergisinin çıkarılmasının düşünülmediği bir yana, böyle bir vergiyi biç bir hükümetin ağzına bile alamıyacağı realitesile karşıkarşıya bulun- maktayız. Fakat bir taraftan tahrikler, bir taraftan insanların, paracıklarına çok düşkün olmaları, bu kabil aslı astarı olmayan söylentilerin ortaya çıkma- sına ve daha fenası bu aklın almıyacağı söylentilere bir takım safların inanmasına yol açmaktadır Yeni tasarıların B.M.M. de görüşülmesi esnasında bütün bu hususların ortaya atılacağı anlaşılmaktadır. Ancak, bir realite vardır ki o da, Türkiyede alınması gereken verginin bir türlü layıkı veçhile tahsil (o edilemediğidir. Bütün bu tedbirlerin gayesi, bu tahsilatı sağlamaktan başka bir şey değil- Fasih İNAL AKİS/20 Bu arada Cumhuriyet Gazetesin- de, "Özel Sektör ve Dış Krediler' başlığı altında bir makale yayınlan- man fonuna yatırılmasını haklı gös- termeğe çalıştığı için, biraz (Maliye Bakanlığı görüşü intibaını okuyanlar- a uyandırmaktadır. o Onun için bu makalenin üzerinde durmak lâzımdır: Bu yazıya göre, kararnameyle, ilk defa olarak dış piyasadan kredi, te- mini devlet tekelinden O çıkarılmak- tadır. Halbuki bu fikir tamamen ha- talıdır. Zira şimdiye kadar gerek,.ya- tırım bankaları, gerekse bizzat özel kasının aldığı ve verdiği krediler, hep bu sistemle olduğu gibi, o tütüncüler de dışardan sağladıkları kredilerle iş- lerini yürütmektedirler. Tütüncülerin sağladıkları dış finansman, 1959 da 10 milyon dolar, 1960 da ise 20 milyon dolar civarındaydı. Bu kredinin 7.5-8 milyon doları yabancı alıcılar tara- fından, 12 milyonu ise bizim tütüncü- ler vasıtayla getirilmiştir. Firmaların vadesinde borçlarım ö- demedikleri iddiasına gelince, Dun- dan Hükümetin müşkül duruma düş- mesi bahis konusu olamıyacağı gibi, krediyi veren firmalar esasen işi en ince noktasına kadar tetkik etmek- teler ve sağlam görmedikleri, o biraz- cık tereddüt ettikleri (o firmaya değil kredi vermek, selâm bile vermeğe ya- naşmamaktadırlar. Bütün bu" ihtimalleri bertaraf et- tikten sonra, mek istediğini anlamaya ihtimal kal- mamaktadır. Kararname ve işletme kredisi V işletme kredisi getirme im- kânları mahut kararnameyle ta- mamen ortadan kalkmış bulunmak- tadır. Bu konuda, yâni "işletme kre- dilerine yasak!" diyen kararın alın- masında tesiri olabilecek bütün ihti- malleri sıralamış bulunuyoruz. İtiraf edelim ki, hem başka ihtimal aklı- mıza gelmemekte, hem de bu ihtimal- lerin hiç' birisine aklımız yatmamak- tadır. Maliye Bakanlığında, en ileri ga- lenlerin bile "Bizim de aklımız yat- madı ama..." dediklerine göre, bizim, işletme kredisi gelmesinin önlenmesi- ni 'anlayamamamız normal karşılan- malıdır. " Eğer ilgililer bizim' kiraladıkları- mızdan başka ve cidden Önemli bir se- bebe dayanarak oObu yasak kararını almışlarsa, obunun'da umumi efkâra açıklanmasında tarifsiz faydalar ol- sa gerektir.