HAFTANIN İÇİNDEN "İsmet Paşa Demokrasisi, Bn neslin bütün savaşımız, bugün kendilerine «İle- takıp salonlarda ve kokteyllerde, buldukça da gazete sütunlarında "Zavallı millet - Pe- yapan viski müstehliklerinin lerinin yerleştirilmesi için olduğu gibi.. Bizim savaşımız, on yıl arayla iki meydan muharebesinde zaferle sonuç- lanmıştır. 1950de tek partinin iktidarı millet oyuyla so- na erip çok partili sistem her türlü şüphe bulutundan masun olarak toplum hayatımızın malı maline gelmiştir, 1960da eski alışkanlıklarım yenemeyip saatin ibrelerini ters çevirmek isteyenler millet iradesiyle (o haklanmışlar- dır. Bizden bir evvelki nesil, kendi eserini korumayı bil- miştir. Türkiyede öyle anlar yaşanmıştır ki oy sağlama- nın en sağlam, hatta tek yolunun Atatürk Devrimleri- nin üstüne basmaktan geçtiğine her partiden insanlar inanmışlardır. Ama bu haksız, insafsız ve mesnetsiz "si- yasi deformasyon" Atatürk Devrimlerine inanan genç ve kuvvetli kütlelerin direnişleriyle yenilmiştir, bırakılmıştır. Bu, aynı zamanda, o devrimlerin de jandar- ma süngüsünden başka bir hayatiyeti olduğunun en par- lak delilini teşkil etmiştir. Demokrasi içinde yaşamak için Atatürk Devrimlerinden vazgeçmeye asla lüzum bulunma- dığı, hatibi Demokrasinin Atatürk Devrimlerinin bir tabii sonunu teşkil ettiği bugün aklı başında herkesin gördüğü ve bildiği bir gerçektir. Memleketin sağlam (kuvvetleri, bunu herkesin kafasına en sağlam şekilde sokmuş olma- lıdırlar. Bizden bir evvelki neslin eseri, türk toplumunun temelindeki taş olarak, kıpırdanamaz bir halde yerleş- miş bulunmaktadır. Bugünün gayesi, memleketi ekonomik ve sosyal sa- halarda kalkındırmak, bir yandan daha çok refah sağ- larken diğer taraftan bu refahın dağılmasında daha az adaletsizlik yapmaktır. Tıpkı bizden bir önceki neslin karşısına «Demokrasiye (o gidilirse Atatürk (Devrimleri mahvolur" diye çıkıldığı gibi bugün, bizim neslin karşı- sına "İsmet Paşa Demokrasisi bu, işte! Bununla ne re- fah, ne sosyal adalet olur" diye çıkılmaktadır. Halbuki, bunlar sadece ama sadece o "İsmet Paşa Demokrasisi" ile olacaktır. Zira "İsmet Paça Demokrasisi" bildiğimiz ba- tılı demokrasimin ta kendisidir. "İsmet Paşa Demokrasisi" ne hücum edenler batı toplumlarının hayat tarzı olan sis- temi istemeyenler, beğenmeyenler, bir çoğu yelkenlerini kuzey rüzgarıyla odoldurmuş veya doldurmakta olan- lardır. 1963 Türkiyesinin talihliliği, bu oyunun ortaya çıkmış bulunması ve artık hiç kimsenin hiç kimseyi alda- tamamasıdır. «İsmet Paşa Demokrasisi", yani bildiğimiz batılı de- mokrasi bir yenden realizm, diğer taraftan inanmış der- let adamı ister. Bugün Amerika bile hem ekonomik, hem de sosyal bir huzursuzluğun içindedir. Dertsiz adam olmadığı gibi, meselesiz devlet de yoktur. Zaten bunun içindir ki adam olmak ta. devlet olmak ta kolay sayılmaz. Simdi, İsmet Paşayı değil. Amerika Cumhurbaşkanı Kennedy'yi bu pazartesi günü yaptığı televizyon konuş- masında dinleyiniz: «Ekonnmik problemlerin halli ko- nusunda, öyle birden bire ortaya çıkan bir sihirli çare Metin TOKER yoktur. Bu, çeşitli programların tatbiki suretiyle ancak kabildir." Aynı Kennedy aynı televizyon konuşmasında, zencilerin medeni hakları konusundaki tutumunun gele- cek seneki Başkan adaylığı yoklamasında kendisine bir Zarar verip vermeyeceği hususunda sorulan suale şu ce- vabı vermiştir: «1960 seçimlerinde Güney eyaletlerinden bazılarında kaybettim. 1964te de bazılarında, hatta belki daha çoğunda kaybedeceğim. Bir şey söylemek için vakit henüz etkendir. Ama eminim ki, Güneyde en popüler si- yasi şahsiyet ben değilim. Ne yapalım!" Bu, demokratik sistemin dertlere çare bulmakta âciz olmadığını gösterdiği gibi, böyle bir sistem içinde çare- nin ne olduğu hususunda da mükemmel fikir vermekte - dir. Düşünmek lâzımdır ki bundan sadece bir kaç yıl ön- ce bizim toplumumuz için hayal olan ve politikacılar ta- rafından asla gerçekleştirilmeyeceği propaganda edilen grev, lokavt ve toplu sözleşme kanunları, tarım vergisi, bir takım vergi reformları, topyekün kalkınmayı çevre- leyen plân ve program nisbi temsile dayanan bir sistemiyle kurulmuş obugünkü Parlamento kabul edilmiş, onun hükümetlerince uygulanmaya ko- nulmuştur. Kim söylüyor ki kabul edilenler ve bunların uygulan- ma tarzı mükemmeldir, kusursuzdur? Bunlar gittikçe daha mütekâmil hale sokulacaktır. Demokrasiye, bildiği- miz batılı demokrasiye, «İsmet Paşa (Demokrasisi"ne inanmış bir umum! efkâr, memleketin bu ideale bağlan- mış Sağlam kuwvetleri tesirli bir baskıyla iktidarları doğ- ru yolun üzerinde hep ileriye, daha iyiye doğru itecek- lerdir. Bakınız, ben size bir misal söyleyeyim. Şu anda devlet, plânın finansmanı konusunda, hele (mahsulün görülmemiş bir bollukta olması karşısında bir (güçlüğe maruzdur. Devlete daha çok para lâzımdır. Para getiren yollardan ikisi kesin olarak kapalıdır: Banknot basmak ve dış yardımı arttırmak. Geriye kalan, vergidir ve fi- nansmanın sıhhatli usulü de budur. Hükümet mutlaka vergi gelirini arttıracaktır. Ama nasıl? Kolay olan va- sıtalı vergiler üzerinde çalışarak mı. yoksa güç vasıtasız vergileri ele alarak mı? Bu, «İsmet Paşa Demokrasisi" ni bekleyen bir yeni çetin imtihandır. Biz devlet olarak, memleket olarak gelir sıkıntısı çekerken 1 milyar lira- lık hasıla yapmış olan Adananın verdiği vergi miktarı ne kadardır, bilir misiniz? 4 milyon Ura! O zengin Adapaza- rından Maliyenin kasasına girmiş olan para 24 bin lira- dır. «İsmet Paşa Demokrasisi", yani bu sistem ve onun temsilcisi Parlamento para ödemesi gerekenlere, parayı ödettirebilecek midir, ödettiremeyecek midir? İşletilme- yen kaynaklara mı el atılacaktır, yoksa bu imtiyazlı züm- reler bırakılıp geniş kütlelere mi "ver bakalım" denile- cektir? Ben "İsmet Paşa Demokrasisi" ni tutuyorum. Bizim savaşımız, onun Zaferini saklamak ve onu, Atatürk Dev- rimlerinin yanında tonlumun temelindeki ikinci kıpırda- maz taş haline getirmektir. Ama ben «İsmet Paşa De- mokrasisi"ni. «İ t Paşa Demokrasisi" realist ve inan- miş devlet adamlarının memleket idaresinde söz ve tesir sahibi bulundukları tek rejim, tek sistem olduğu için tu- tuyorum, beğeniyorum. Bizim nesil bunda yanılmadığını herkese gösterecektir. mutlaka AKİS/9