7 Eylül 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

7 Eylül 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL HAYAT EV Ev düzeninin önemi ppm her yerinde, çalışan ka- dınların yekünu gün geçtikçe art- maktadır. Yine, gün geçtikçe ar- tan birşey de, ev hayatına verilen önemdir. Çalışan kadınlar, (o evlerini, tıpkı anneanneleri gibi temiz, tertip- li, ekonomik bir şekilde idare etmek istemekte ve uzmanlar da ev işlerini teknik yönden ele alıp, üzerinde in- celemeler yaparak, ev kadınına yar- dımcı olmaya çalışmaktadırlar. Uzmanların bu konuda yaptığı son araştırmalar, ev işlerinin en önemli safhasının "ev tanzimi" olduğunu ortaya koymuştur. İyi tanzim edilmiş, iyi plânlanmış bir evde, ev ne kadar küçük olursa olsun, her eşyanın bir yeri vardır ve her eşya bir yere ait- tir. Ortada, kalan, aranınca bulunma- yan, beyhude yere kirlenen, tozlanan eşya ev işlerini çok güçleştirir. e Ayrı- ca, böylesi eşya hem evin görünüşünü bozar, hem de zaman kaybına sebe- biyet verir. Şu halde âile, bir eve yer- leşirken, evi uzun boylu etüd edip, evde her eşya için bir yer obulmalı, yaratmalıdır. Hergün Mi eşyalar var- dır. Temizlik âlet ve edevatı, çanak çömlek, m bu hergün kullan- dığımız eşyalar arasındadır. e Kullan- madığımız halde muhafaza ettiğimiz eşyalar da vardır. Bunların kimisini hatıra olarak, kimisini de birgün işi- mize yarar düşüncesiyle saklara. Ara- da sırada, mevsimden mevsime o kul- landığımız eşyalar da vardır. İşte bü- tün bu eşyaların, ihtiyaca göre, el al- tonda, el altına yakın bir yerde veya az açılır bir depoda muhafazası müm- kündür. Yerler buna göre ayrılmalı- dır. Evde buna göre yerler yapılmalı, ev işleri için her kolaylık (o düşünül- melidir. Düzenin sağladığı kolaylık pena tertiplenmiş bir ev, uzmanlasın incelemelerine oOgöre, ev işle- rini güçleştirmektedir. Meselâ, mey- ve suyu sıkacak âlet mutfakta bulun- malıdır. Fakat kadınların yüzde otu- zu, muhtelif sebeplerle onu odasındaki büfede muhafaza tedir. Yemek kitabına da mutfakta iyi AKİS/34 bir yer bulmak mümkündür. Ama kırk yılda bir kullandığınız bir (bardağın, bir tabağın rafta, hergünkü (yemek takımının-yanında durup tozlanması da lüzumsuzdur. Bu kuru kalabalık yüzünden sık sık alinizden kaza çıka- cak, birşeyler kırılacaktır. Ayakkabı dolabının ön o kısmında hergün kullandığınız ayakkabılar bu- lunmalıdır. Plaj ayakkabılarınızla bü- tün kış burunburuna gelmenizin artık size bir faydası yoktur. Smokin az açılan bir yerli dolapta durabilir. Ya- tak odanızdaki elbise dolabınız ise çok tıkış tıkış olmamalıdır. Genel olarak, mimarlar evi yapar- ken, eşyalara yer ayırma hususunda cömert davranmamaktadırlar. Fakat evlere sonradan dolaplar, raflar, gizli gözler ilâve etmek mümkündür. Mer- diven altlan, koridorların tavana doğ- ru üst kısımları, banyo ve mutfakta boş duvarlar, ortada kalmış pek çok eşyayı barındırabilir. Kapalı dolaplar, raflar veya gizli dolaplar, aynı zaman- da, bu boşlukları güzelleştirecektir. Moda Chanel konuşuyor pisi büyük terziler, son yıllar için- de, büyük çapta müşterilerini Kay- betmiş ar adl Bu yıl da gene birkaç büyük modaevinin kapanması Eska Buna sebebiyet veren şey, doğrudan doğruya, bu modaevleri- nin çağımızın ve günün icaplarına uyamamaları ve değişen "moda zih- niyeti" ni yeteri kadar benimseme- meleridir. Büyük terzilerin o uğradığı fırtınadan yakayı kurtaran ve aksine daha çok parlayan kadın terzisi Cha- nel ise, modanın herşeyden evvel ya- şayış tarzına intibak şeklinde ele alın- ması gerektiğini söylemektedir. Chanel yalnız bir moda oynatıcısı değildir. O, Birinci Dünya Savaşından ğtibaren kadının hürriyeti için o çalış- mıştır. Chanel'e göre, hürriyet kıya- fetle de tahdit edilebilmektedir. Nite- kim o, kendi saçlarını kısacık keserek, kadını usun saçtan kurtarmış ve ona iş hayatında rahatça giyinebileceği el- biseler yapmış, modada üyük ih tilâl yaratmış ve modayı erkeklerin in- hisarından kurtararak, kadına sade giyim mefhumunu ( aşılamıştır Sve- ter — etek modası, rahat tayyör mo- dası hep Chanel'in ortaya attığı icat- Bir Chanel tayyör Zerafet lardır. Yalnız o, kadının erkekleşmesi- ne katiyyen razı değildir. En sade tay- yörü kadınvâri teferruatla oyumuşat- makta, kendisine has bir incelikle ka- dınlaştırmaktadır. Bu yıl Pariste top- lanan milletlerarası bir moda jürisi Chanel'e "Ölmez Chanel" lâkabını ver- miştir. Kadına lâzım olan güne kendisini hiç odeğişmemekle hep aynı modelleri tekrar et- mekle itham edenleri "modern haya- 'ti" tanımamakla itham etmiş ve or- taya, "Erkekler her mevsimbaşı yeni bir kılığa giriyorlar mı?" diye bir soru atmıştır. Hayır, erkekler her mevsim- başı yeni bir kılığa ogirmemektedirler. Şu halde, bugün erkeklerle ayni haya- tı yaşıyan kadınların başka türlü yap- malarına lüzum yoktur ve kadınlar, bugün yaşadıkları hayat icabı, artık âni moda değişikliklerine iltifat et- memekte, bunu lüzumsuz bir lüks say- maktadırlar. Bir terzi, bu şartlar içinde yaptığı bir şeyi bir yıl içinde iki-üç defa değiştirmemen ve modayı kendi ağır değişme ve gelişme hare- ketine terketmelidir. Fakat renkleri küçük bir teferruat, bir buluş, ayni modellere yenilik ve câzibe EE ki, kadın da bugün zaten bunu aram! tadır. Kadının yeni baştan meye, tâkati yoktur. Giyimine dikkat eden bir erkeğin bir spor kıyafete, bir şehir kıyafetin,

Bu sayıdan diğer sayfalar: