Kulağa Küpe Y.T. P.nin Derdi Farzediniz ki Vehbi Koç ile, Vehbi Koçun oturduğu mahallenin bakkala bir müşterek şirket kurdular. Bu şirket faaliyete geçti. Şirketi muvafak olursa, mahallenin bakkalı Ağzıyla kuş tutsa, bunun şerefinin büyük kıs- mı Vehbi Koça gidecek, herkes "yaman adam şu, Koç, bak Sunun da üs- tesinden geldi” diyecektir. Hiç kimse, "Sen Koça bakma, asil (Okeramet mahallenin bakkalında. Adamda bir deha varmış ki, deme gitsin” deme- yecektir. Hatta, adamda gerçekten böyle bir deha bulunsa bile.. Belki haksizliktir, belki insafsızlıktır. Ama, gerçek budur. Şimdi, mahallenin (obakkalı için tutulacak iki yol vardır. şudur: Şirketin içinde, başarı bile bile elinden geldiği kadar çalışmak, didinmek, şirketin mümkün nisbetinde çok kâr sağlamasını temin etmek. Bir yandan bu kârdan ken- di hissesine düşen miktarı alıp belini doğrultmak, diğer taraftan da ba- şarıdaki şeref payını mümkün nisbetinde çok kimseye duyurmaya çalış- mak. Eğer mahallenin bakkalı gerçekten başarıda Koç kadar rol sahibiy- se, sahiden iyi gayret gösteriyor, şirkete en erken o geliyor, şirketten en geç o ayrılıyor, iyiniyetle ve samimiyetle başarı istikametinde çalı- şıyorsa zamanla bir gün bunun farkına herkes mutlaka varacaktır. O vakit mahallenin eski bakkalı memleketin büyük iş adamlarından biri olarak arzuladığı otoritenin, prestijin sahibi olacaktır. Bu, akıllı bir adamın davranış şeklidir, Yolların ikincisi şudur : Mahallenin bakkalı, şeref payının o büyüğü Koça gitmesin, Koçun düşmanları "Bak, muvaffak olamadı. Yüzüne züne bulaştırdı. Bani, ikide bir şirkette maraza çıkarır. Sinirlidir, teredir, i hatta kafasının içinde bir takım tertipleri vardır. Hiç b hiç bir şeyi iyi görmez ve göstermez, hep menfidir. Koç onunla uğraş- mağa, işlerle uğraşmaktan daha fazla zaman sarfetmeye mecbur kalır. Mahalle bakkalının evinde karısı başını ütüler: "Şirketi Koçun idare er- tiğini söylüyorlar”, oO"Kimse sana aldırış etmiyor. Varsa Koç, yoksa Koç", "Başka büyük iş adamları daima Koçla temas ediyorlar, sana boş veri' Birincisi şerefinin büyük kısmının Koça gideceğini, yortar", dığını söylüyor: Tabii bir gün gelir, ortada ne yakasını gene kurtarır. Kılına tane bezi vardır. Olan, mahalle kaçırır. "Sen ne biçim erkeksin, herkes bizim nafakamızı Koçun sağla- Göstersene kendini!" şirket kalır, ne mirket. Üstelik Koç alel gelmez. Onun başka taraklarda bin bakkalına olur, ayağına gelen o şansı Bu, akılsız bir adamın davranış şeklidir. Ama, iki davranıştan birini kesin olarak seçmedikçe mahalle bak- kalının ne rahatı olacaktır, ne huzuru ve zavallı kendisini boyuna yiyip duracaktır. dan istifa etmelerinin de yersiz oldu- gunu - Perinçek ve Hacıbaloğlu ihtila- fın ilk günlerinde Genel idare Ku- rulundan istifa etmişler ve toplantılara katılmamağa başlamışlardı -, bunun kabul edilmediğini bildirdi ve yapıla- cak ilk toplantıya katılmalarını söyledi. KAVEL Hasan HÜSEYİN'in Şiirleri Takında çıkıyor Ataç Yayınevi Cağaloğlu — Ankara Cad. 45/ — İstanbul (AKİS — 471) AKİS/14 İçten içten... Ha böylece yumuşatıldı. Hacıbal- oğlu Perinçeke durumu anlattı. İki politikacının nasıl bir karara vardık- ları meçhuldür. Zira Perinçeke bu ko- nuda sorulan bir suali Grup Başkanı şöyle cevaplandırmıştır : "— Bir şey yok ortada... İstifaları- -ızı kabul etmedikleri doğrudur" Öçten hizbinin kuvvetli adamı bun- ları söyledikten sonra manalı manalı gülümsemeyi de ihmal etmemiştir. Y.T.P. irilerinin arasında bunlar ce- reyan ederken daha alt kademelerde de eğlenceli olaylar eksik olmamaktadır. İki Y.T.P. li -Fethi Mağramlı ve Se- lami Üren -gezdikleri yürüdükleri yer- de artık bu partide durulmıyacağını, YTPnin CHP'nin bir peyki haline gel- diğini, kendilerinin de ayrılacağını söy- lemekle işe başlamışlardır. Sonra, Üren gerçektin ayrılmıştır. Bu iki politika- cının AP ile de gizliden temasları dâi- ma mevcut olmuştur. AP nin YTP transferi Turhan Bilgin durumdan akıllıca istifade etmiştir. e Mağramlı ve Ürenin tahribatı, istifalarını uzat- makla daha fazla olmuştur. Zira as- linda iki YTP li çok evvelden tutumla- rını belli etmiş kişilerdir ve anlattık- tan hikayeler yani olmaktan uzaktır. Bir başkası, pek celalli bir politika- cı, oyununu kendine has şekilde oyna- maktadır. Cemal Tarlan, vefakar dos- tu İhsan Sabri Çağlayangilden hiç ayrılmamakta, ama bu arada Alicanla temasım kesmeyi de istememektedir. Tarlan, bu gürültüde Raif Aybarın ba- şına bir şey gelir de onun Bakanlık koltuğu boşalacak olursa kendisinde bir şansın mevcudiyetini vehmetmek- tedir. Şayet böyle bir işlem olursa Tarlandan daha sadık bir YIPli mumla aransa bulunamayacaktır. Bu bakımdan YTP nin Senatodaki sözcüsü adımlarım tedbirli atmaktadır. Kendisine istifa edip etmediği geçen- lerde -yanında tabiatıyla Çağlayangil vardı- sorulduğunda gülerek cevap verdi : "— Ne demek canım, kim çıkarıyor bu lafları?." Ama sadık dostu boş durmadı ve sual sahiplerine : "— Neden hep ona soruyorsunuz? Bir kere de bana sorun bakalım" di- ye birlâfattı. Soru sahibi bu defa Çağ- Ekrem Alican Liderlerin günahı