Gel de, bu palavracılara inan! ekiz sütun üzerine, majeskül harflerle bir başlık: "Fe- rençvaroş iddialı geldi". Onun altında, dört sütun üzerine "Gol kralı Albert" in hava alanında verdiği ö- zel beyanat: "Beraberlik bize ikinci tur kapısını açacak- ır." Alttaki yazının içinde, Ferençvaroşun Yeşilköye veli- sinin bütün tafsilatı var. Uçağın iniş saatine kadar: 21.20! Takımın sol açığı Feneyveşi de bir beyanat patlatmış- tr: Galatasaray korkulacak bir rakip!". Sonra, "misafir kafile kendilerine ayrılan otelde istirahate çekilmiştir". Bu, ziyadesiyle muteber, inanılır, güvenilir, pek di- rayetli, basiretli, ferasetli Yeni Sabah gazetesidir. Hani, Allahın her üç gününden birinde şunun hakkında, bunun hakkında ne doğru, ne şaşmaz, ne kokmaz fısıltılar ya- ar.. İşte, o gazete! Bi başka gazete, bir başka başlık: "Dün hususi uçakla gelen Ferençvaroş Galatasaraya yenilmeyeceğiz diyor" Haberi beraber okuyalım — okuyalım da, gülelim — "Galatasarayın rakibi Macar şampiyonu Oo Ferençvaroş dün akşam hususi bir uçakla şehrimize gelmiştir. Bir gün önce yaptıkları maçta Debreceni 2—0 yenen o Ferenç- varoşlular yarınki maçtan oldukça ümitli görünüyorlar. Bilhassa Albert, Novak ye Feneyveşinin formda oluşları idarecileri ümitlendiriyor. Ferençvaroş bu sabah Mithat- paşa stadında bir antrenman yapacaktır". Bu da, en aşağı Yeni Sabah kadar muteber, inanı- lır, güvenilir, pek dirayetli, basiretli, ferasetli Son Hava- dis gazetesidir. Hani, büyük başlıklarla ve Mandrakenin maceralarını hatırlatan bir üslüpla dehşetengiz o suisti- mal açıklamaları yapar.. İşte, o gazete! H albuki Ferençvaroş gelmemiştir! Evet, ne 21.20 de bir uçak Ferençvaroşu Yeşilköye getirmiştir, tabii ne "Gol kralı Albert" veya bir başka Ferençvaroşlu Yeni Sabaha veya Son Havadise beyanat çekmiştir, ne kafile "kendi- lerine ayrılan otel" e gitmiştir, ne de Mithatpaşa sta- dında bir antrenman bahis konusudur. Bütün bunlar, sadece Oo iki asil gazetenin idarehanesinde, masa başında düzülmüştür. Bazen bize sorarlar: "Yahu, bu Safa Kılıçoğlu, bu Yeni Sabah, bu Son Havadis her Allahın günl sizinle uğ- raşır. Hiç aldırış bile etmezsiniz. Neden? Neden olacak, bundan işte: Düşününüz, Yeni Sabah okuyanlar hâlâ Macar Ferençvaroş takımı pazartesi ak- şamı İstanbula geldi ve Gol Kralı Albert "Beraberlik bize ikinci tur kapısını açacaktır" dedi zannediyorlar! Bunu zanneden adam bizim hakkımızda şunu zan- nedecekmiş, bunu zannedecekmiş, başka derdimiz mi kalmadı Allahaşkına! Muteber Ankaraya geldikten sonra kendisi- ni arayan gazeteciler (oBekataya hep ayni soruyu sordular. Bekata da bı- yık altından gülerek, bıkıp usanma- dan bu husustaki görüşlerini tek tek izah etti. Tabii, bu konuda basın men- suplarının fikirlerini almayı da ihmal etmedi... Bekatanın bu umulmadık demeci İstanbulda büyük bir hayretle karşı- landı. Hemen herkes - olacak şey de- ğil ama - İstanbul ikiye ayrılırsa mey- dana gelecek karışıklıkları yan şaka, yarı ciddi münakaşa etmeğe koyuldu. Vapurlarda, trenlerde, otobüslerde hep aynı Konu tartışılıyordu. İçişleri Bakanı, dikkatleri üzerinden uzaklaştırmak için, kaş yapayım der- ken göz çıkarmış, gazetecilere verdiği AKİS/18 Yenisabah gazetesinde bir ciddi Atma Şamlı Safa, dağlar inliyor... demecin hafifliği (o İstanbullular için bir eğlence konusu ohaline gelmişti. İşi İstanbulda, evi Anadolu yakasında olan ve sayıları 500 bini geçen İstan- bullu, Bekatanın daha birkaç ay ka- dar önce İstanbula yaptığı gezide Be- lediye Başkanı ararken de saçtığı in- cileri hatırladı ve bu demeci gülüm- seyerek karşıladı. Şimdilik üzerinde en çok espri ya- pılan konuyu, İstanbulun ikiye ayrıl- ması teşkil etmektedir. Yarını sayfa- sını bu konuya ayıran bir günlük ga- zete ise İstanbulun hususiyetleri hak- kında bilgi verirken "Üsküdar İstanbu- la en yakın bir il olacaktır. Bursa İs- tanbula uçakla (20 dakika mesafede bulunmasına rağmen, Üsküdar vapur- la Beşiktaştan 15 dakika mesafededir" haber! demektedir. Günlerin getirdiği, götürdüğü Bekataya göre, kendisini böyle keden başlıca sebep, Anadolu yakası- nın İstanbul yakasına nispetle bir hay- li ihmal edilmiş olması ve Çamlıcanın tabii güzelliklerinin yeteri kadar de- ğerlendirilememesidir. Üsküdar harap bir haldedir. Çamlıca bakımsızdır. Bu- rayı şenlendirecek odeğil bir gazino, bir çayhane dahi mevcut değildir. Böylece Hiltondan çok daha şahane bir manzaraya sahip olan Çamlıca ih- mal edilmekte ve âdeta bir üyey ev- lât muamelesi görmektedir! Oysa, bu- rada bir otel kurulduğu takdirde, sa- dece bu otelde kalmak ve manzarayı seyretmek için dünyanın dört bir ta-