YURTTA OLUP BİTENLER istifa etmişlerdi Torun ve arkadaşla- rından sonra işbaşına gelen Müezzin- oğlu ekibi halefleri kadar ekstremist olmamakla beraber gene de iç finans- man meselesinde (Maliye Bakanlığı kadar iyimser olmadılar. Ancak plâ- bilmesi için radikal hamlelere giriş- meden bir takım palyatif tedbirlerle meseleyi hal yoluna bağlamağa mec- bur kaldılar. Programın bütçeden son- ra hazırlanması ve hedeflerin bütçede öngörülen rakkamlara paralel olarak tespit edilmesi mecburiyeti de plân- cıları bu istikamette bir tutuma sev- keden başlıca faktörleri teşkil etti. Müezzinoğlu ile Maliye (Bakanlığı arasındaki ilk görüş ayrılığı 5 Yıllık Plânın 1963 yılı uygulaması için ge- rekli iç finansmanı temin etmek iksi- re konulan yeni vergilerin müzakere- leri sırasında başgösterdi. o Plâncılar mevcut sistemin bir çok aksaklıkları bulunduğunu ve bu sistemle istenen gelirin sağlanmasının imkânsız oldu- gunu ileri sürüyor ve 1963 yılı bütçe- sinin en az 400 milyon liralık bir a- çıkla kapanacağını iddia ediyorlardı. Maliye Bakanlığı ise sistemin mükem- Züğürdün ir memlekette «enginin çenesinden çekinip te züğürdün parasına göz dikildi mi, orada ne sosyal, ne au- tisosyal, adaletin hiç bir türlüsünden bahis açılmaz. O zaman, Parlâmen- tonun zenginlerin, menfaatini koru- duğu iddiası da hak kazanır, yüzbin liradan az kazanan için tek hakkın bu topraklar için şehit olmaktan iba- ret bulunduğu demagojisine (oOkanan da çoğalır, rejime, sisteme, idareye güren de azalır. Ne zenginin çenesi ve tabii ne de züğürdünki devlet ic- raatında esas unsur yerine hiç bir saman geçmemelidir. Zenginin o ve züğürdün hakkı eşit şekilde korun- malı, her birine aynı muamele yapıl- malıdır. Türkiyede uzun süredir o mevcut bulunan, ama 27 Mayıstan bu yana açık şekilde tartışılan bir gerçek var- dır: Herkes, kazancı nisbetinde ver- gi ödememektedir. Haksızlığın en a- çık misali, tarım gelirlerinin vergi- idi. Geçen yıl, memlekette bu haksızlığa karşı öyle bir hava yaratılmıştır ki AKİS/16 mel olmamakla beraber programda ön- görülen miktarda geliri sağlayacak ni- telikte olduğu tezini (o savunuyordu» Böylece iki teşekkül arasında beliren görüş ayrılığı her geçen gün biraz da- ha derinleşerek, fakat hiç bir sızıltı vermeden Temmuz ayma kadar de- vam etti ve bu tarihte 1963 Yılı Prog- ramının ilk 8 aylık uygulama rapo- nun hazırlanışı sırasında' birdenbire patlak vererek günün meselesi haline geldi İlk altı ayın gösterdiği 4963 yılının ilk 6 aylık plân tatbi- katından elde edilen sonuçlara göre plânda öngörülen yüzde 7 oranında tirilememiş, vergi gelirleri ( istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Bütün bu s0- nuçların tesiriyle (o Yüksek Plânlama Kurulu toplantılarına plâncılar bir- kaç ay öncekinden çok daha karamsar bir ruh haleti içinde geldiler. Müza- kereler sırasında Maliye Bakanı Fe- rit Melen ve diğer bakanlık yetkilileri bu ilk 6 aylık sonuçların bir kriter teşkil etmeyeceğini, zira henüz piya- sanın tam olarak açılmamış olduğu- nu ve politik olayların menfi tesirle- parası, zenginin bizzat tarım geliri sahibi olanlar "prensip itibariyle" bunun lüzumunu, zaruretini kabul etmişlerdir. Buna mukabil Hükümet re Meclis de ilk tatbikat senesinde kırıcı, yıkıcı bir ölçü kullanmaktan sakınmış, bir ilk adım sühulet içinde atılmıştır. Böy- lece, Hükümeti ve Meclisi bir bolşe- vik rejimin kulaklara reva gördüğü muameleyi tatbik etmesi için itenler vu bundan bir karışıklık, huzursuz- luk hayal edenler avuçlarını yalamış- lardır. Buna mukabil, bir takım istihlak maddelerine vergi zamları konulma- sı da, beklenilenin aksine, halk ta- rafından elbette ki başta sızlanma ile, ama sonda anlayışla o karşılan- mıştır. Dünyada hiç kimse sigara ve içkisini daha pahalı içmek, benzinini daha pahalı satın almak istemez. A- ma bunun zarureti anlatıldı, devle- tin yükünü herkesin eşit şekilde sırt- ladığı intibaı yaratıldı mı vatandaş ihtimali belirirse.. Bugün Türkiyede rinin de dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek, müteakip aylarda kre- di hacminin genişlemesi ve bol mah- sül gibi sebeplerle durumun iyileşece- ğini belirtirlerken, plâncılar ilk tah- minlerinden de öteye (ogiderek 1963 yılı bütçesinin en az 600 milyon lira- lık bir açıkla kapanacağını iddia etti- ler. Mevcut vergi sistemiyle bundan daha iyi sonuç alınamıyacağından, zi- ra halen vergi mükelleflerinin ancak yüzde 25 unun kontrol edilebildiğin- den. -Bu nispet hemen hemen kont- rolün sıfıra müncer oolması demek- tir-, bu gidişle bütçenin ilk tahminle- ri de aşarak 600 milyon liralık bir a- çık vereceğinden yakındılar. Gerçekten plâncılara ilk bakışta hak vermemek elde değildir. (o Zira milli gelirdeki yüzde 7 oranındaki ar- tış ve para değerindeki yüzde 5 ora- nındaki düşme, vergi oranındaki yüz- de 7 artışla karşılaştırılarak basit bir hesap, yapıldığı takdirde vergi gelirle- rindeki yıllık artış çok düşük bir o- rana münhasır kalmakta ve elde e- dilen rakkam harcamalarla, gelir se- viyesi arasında kapatılması son dere- ce güç olan bir açığa müncer olmak- tadır. Ancak bu konuda Maliye Ba- çenesi. köylünün eline geçen yıla nazaran çok daha fazla para geçmektedir. Bugün Türkiyede, büyük firmaların ilk altı aylık bilançoları geçen yıla nazaran aşağı yukarı yüzde 20 nisbe- tinde bir fasla ciro göstermektedir. Bugün Türkiyede, bu ilk iki durumun neticesi, esnaf daha fazla satış yan- maktadır. Demek ki, bir mükemmel- lik değil ama geçen yıla nazaran a- çık bir iyilik her sahada hissedil- mektedir. Bul külfet yüklenmekte va- tandaşa iyi niyet verecektir. Ama, eğer alınması gereken bü- tün vergilerin layıkı veçhile alındığı, alınacağı inancı kalplere sokulursa.. Esas vergi reformu bu olacaktır: Ver- gilerin verimliliğinin sağlanması. Bu inanç gelmiş değildir. Tarım saha- sının ve büyük kazançların vergilen- dirilmesindeki ikinci adım atılmadan Sokaktaki Adamdan kırk para fazla almak imkânı yoktur: Tâ ki, bir çok şiddetli tepki göze alınmasın.. Bu- nun ise, kaş yapayım derken göz çı- karmaktan farkı olmayacaktır.