nderes Hükümetleri, yıllar yılı kendileri için bir "Basın Meselesi" icat etmişlerdir ve "Basını yola getirmek" maksadıyla türlü tedbir düşünmüşlerdir. Bu tedbirler hep şiddet tedbirleri olmuştur ve sayısız ga- zeteci, akıl almaz müddetler hapse mahküm edilmişler- dir. Avuç dolusu gazeteci, Ankara ve İstanbul hapis hanelerinden 27 Mayıs günü çıkarılmıştır. Menderes ve Hükümetleri için "Basın Meselesi" ga- zeteleri satın almak ve susturmak dâvası olmuştur. Yoksa, bir demokratik sistemin parçasını teşkil edecek bir Basının teşekkülünü düşünmek o devrin kudret sa- hiplerinden hiç birinin kafasından geçmiş değildir. Men- derese karşı gelmezsen bütün nimetler senin olacaktır. Menderese karşı gelirsen sopasıyla ve kara hâkimleriy- le iktidar sana tarifsiz eziyet çektirecektir. Bu gayeyle ne zaman harekete geçilse o zaman hapis cezaları art- tırılmış, sorumluluklar genişletilmiş, savcılara özel emir- ler verilmiş, ta Yargıtayda ele geçirilmiş kara hâkim- ler hüküm tefhiminden tince Menderese neticeyi haber vermeyi âdet haline getirmişlerdir. Bununla da yetinilmemiştir. Resmi İlânlar, her tür- lü hakkaniyet kaidesi dışında, bir "İktidar Âleti" ola- rak kullanılmış, fiyatları öyle ayarlanmış, “hattâ bir ara devletin Basına daha fazla müdahalesinin yolları Server Somuncuoğlu marifetiyle araştırılmıştır. Fakat bunda muvaffak olunamamış, zaten memleketteki ha- va da her türlü tedbiri boşa çıkaracak hal aldığından D.P, devrilip gitmiştir. ayışın farkı Bugün de memleketin bir "Basın Meselesi" ile karşı karşıya olduğu biliniyor. Menderes devrini bir Ahmet Yıldız devri takip edince, böyle bir meselenin doğma- masına imkân yoktur. Menderes gibi Yıldız da, kendi aklıyla, Basını yola getirmenin parlak usulünü keşfet- miş, çalışanlarla çalıştıranları birbirine düşman hale getirirse meramına ereceğini hesaplamış, ilân kaynağı- nı sözümona kontrol altına almıştır, Basının bugünkü hali, üstüste gelen iki felâketin tabii neticesidir. Basını ne yapacağız? Menderes kendi ideal arkadaş- larıyla, Yıldız bir takım menfaat gruplarıyla bu sualin çaresini, kendi dehalarını da katarak aradıkları halde bugünkü Hükümet Basın Hürriyetinin dünyadaki en mümtaz koruyucusu Beynelmilel Basın Enstitüsüne müracaat etmiştir. Demiştir ki: "Bize mütehassıs gön- derin. Gelsinler, baksınlar. Ne yapmamız gerektiğini, Demokrasi ile Basın Hürriyetini nasıl beraber yürüte- bileceğimizi söylesinler." Bu, her hangi bir hükümetin Enstitüye bu şekildeki ilk müracaatıdır. Enstitü, hükü- metler daha ziyade Basın Hürriyetini kısmak temayü- lünde oldukları için önce şaşırmıştır. Ama derhal an- lamıştır ki Türkiyenin demokratik sistemi ciddi şekilde yerleştirmek arzusu samimi ve derindir. Müracaat bu- nun bir delili olarak görülmüş, Enstitü tarafından dün- yaya öyle ilân edilmiş ve Türkiyeye en mümtaz iki mü- tehassıs memnuniyetle gönderilmiştir. . Köprülerin altından çok su geçmiş olduğunun bun- dan iyi ispatı olur mu? Karasapanın Bakanlığı süresince devam eden bu kış uykusunda dış ül- kelerden gelen tekliflere hiç bir ce- vap verilmemiş, 5 Yıllık Plânın 1963 yılı Uygulama Programında öngörü- len tahsisatın tek Kuruşuna dahi el rülmemişti. Bu süre zarfında ha- nlığın bütün personeli ellerini ka- vuşturarak Teşkilât Kanununun çı- rılmasını beklemişler ve böylece yük bir müessese aylarca hare- ketsiz kalmıştı. Bakardık koridorla- da hergün yeni bir yolsuzluk ola- rak yeni bir usulsüz tayinin tafsilâtı kulaktan kulağa fısıldamıyordu. Oy- bu arada Basın-Yayın ve Turizm bakanlığının ve özellikle turizm -la- mın türk toplumu için taşıdığı ö- nemigittikçe artmaktaydı. Yarasa- ve birlikte çalıştığı yüksek yö- tem kademesini teşkil eden birkaç arkadaşının bu ağır yükü kaldırma- sına imkân . Karasapanın de- giştirilmesi zaruretibundan doğdu. Bakanlığın başına en kısa zaman- da enerjik, bilgili, teşkilâta hâkim o- labilecek, meselelerin çözümü yolun- da köklü reformları başarabilecek bir Bakanın - getirilmesi gereki- yordu. Önce Basın Yayın ve Turizm bakanlığının kendi personeli arasın- da yükselmeye başlıyan şikâyet ses- leriburadan Basına ve nihayet Par- ntoya intikal etti. Ancak Kara- AKİS/10 sapan, dört elle yapışmış olduğu bor- do renkli rahat Bakanlık koltuğun- dan ve duvarları ses geçirmez plâs- tik kaplamalı makam odasından bir türlü ayrılmak istemiyordu. Nihayet Turizm Dairesi Tavuğun altın yumurtası Hükümet içindeki son revizyon ara- sında bu iş te halledilebildi. "Ayinesi iştir kişinin.." Nüreddin Ardıçoğlu işe "durumu tesbit" ile girişti. Miskin bakan- lık şöyle bir kıpırdandı. Çok odanın lâmbası, hava karardıktan sonra da açık kalmaya başladı. Bakan' sabah sekizde geliyor, gece geç vakit gidi- yordu. Bir fırsatını bulup dışarıya, kapağı atmış olanlar kalplerinin çarp- tığını hissettiler. Teşkilâtı yeni Ba- kanın bir güzel elden geçireceği ve ni- zama sokup çiftlik havasından kur- taracağı derhal anlaşıldı. Yeni Teş- kilât Kanunu birreformları kolaylaş- tıracaktır. Kanunun getireceği (o yeniliklerin en önemlisini personel orejimindeki değişiklikler teşkil etmektedir. Yeni rejime göre yurtdışı teşkilâtta görev- ler Dışişleri Bakanlığında olduğu gi- bi kariyer esasına tabi olacak ve ta- yinlerde bir yıl merkezde ve bir yıl Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Bü- rosunda çalışmak, yüksek öğrenim ve lisan bilgisi, mesleki liyakat gibi ba- zı kıstaslar tatbik edilecektir. Ayrı- ca teşkilâttaki ünvanların bir kısmı değiştirilerek ücret oayarlaması ya- pılmakta ve bakanlık bünyesinde is- tihdam edilmek üzere yeni kadrolar- ihdas edilmektedir. Bakanlık Habe- ralma Servisi Anadolu Ajansı ile