5 | Türkiye .Yabancılar akını | stanbulun Binbirdirek semtinde, ge- ride bıraktığımız haftanın sonları- na doğru birgün, görülmemiş bir ka- labalık toplanmış, trafik durmuştu. Tarihi sütunlar arasında yabancı bir şirket ve yabancı oyuncular yeni bir film çekiyorlardı. Filmin adı "From Russia with Love " Rusyadan Sevgi- lerle.." idi. Başrollerinde, türk se- yircisi için adı henüz duyulmamış o- yunçular oynuyorlardı, içlerinde, ta- nınmış bir tek oyuncu vardı: Meksi- ka asıllı Pedro Armendaria. Binbir- direkte geçen bölüm çok kısa sürü- yordu: Sütunlar arasında önce filmin N E M A kadın kahramanı koşuyor, arkasın- dan ünlü Armendariz, onun arkasın- dan da baş erkek kahraman birbir- lerini kovalıyorlardı. Sahnenin hazır- lanması -ışık, prova ve daha bir sü- rü teknik işlem- yarım gün aldı. Sa- yılamayacak kadar çok insan ordan oraya koşuyor, çırpınıyor, hesapsız uzunluktaki kablolardan bir yerli fil- min bütün çekim süresince kullandı- ğı oranda ışık kullanılarak Binbirdi- rek aydınlatılıyordu. Herşey olup bittikten ve hazırlan- dıktan sonra, filmin rejisörü Teren- ce Young'a haber uçuruldu. Rejisör çok geçmeden geldi. Hemen altına rahat etmesi için bir koltuk - san- dalya sürüldü, dublörlerle üç defa A İİ 'KADIKÖY i BEYAZIT EDİRNE T Ea KREDİ BANKASI AS. Kielslekeielekmi İSTANBUL ü w MERKEZİ; OSMANBEY |. ANKARA ANAFARTALAR Ne MERSİN BAKIRKÖY AKİS/30 çekilecek sahne prova edildi, sonra oyuncular geldiler ve bir tek prova da onlarla yapıldıktan sonra Touns: "— Kamera!" diye seslendi. Herkes sustu ve üç oyuncu, tık- nefes, direkler arasında koftular. Yo- ung, sakin ve sessiz bakışlarla du- nunu kontrol ediyordu. Oyuncular kameraya yakınlaştılar, genç kadın gelip geçti. Young'ın sesi duyuldu: "— Stop!" Herşey durdu. Young oturduğu kol- toktan kalktı. Yardımcıları çevresini sardılar. Young onlarla birkaç keli- me konuştu ve gelecek sahneyi an- lattı ve Sahne hazırlanana kadar din- lenmek üzere o yakınlarda adına ki- ralanan oteldeki odasına çekildi. Kazın ayağı Röiisör Young'ın ekibi "Eon Pro- duction Inc.", yurdumuza gelen ve bundan gelmesi beklenen yabancı film şirketlerinin ne birin- cisi ve ne de sonuncusudur. Türkiye, dış ülke sinemaları için hem e- mek gücünün değerlendirilmesi, hem lokal zenginliği ve hem de parasının düşüklüğü yüzünden son derece çe- kici gelmektedir. Yerli o filmlerimiz kendi iç pazarlarımız oranına göre pek ucuza çıkmamakla beraber, ya- bancı paranın türk parası ile değişi- minde, gelen şirketler masraf ve e- mek değerlendirilmesi konusunda bü- yük kazançlar sağlamaktadırlar. Bu yetişmiyormuş gibi, Ülkemizi kendi filmlerimiz- yoluyla değil de yabancı filmlerin aracılığında tanıtmayı ter- cih etmiş görünen Basın - Yayın ve Turizm Bakanlığı, bu arada İçişleri Bakanlığı, gelenlere tam bir öz evlât muamelesi yapmakta, bütün kolay- lıkları göstermektedirler. Bu çeşit bir muamele hem yerli filmcilerimiz ve hem de yabancı filmciler için şaşır- tıcı olmaktadır. Yerliler (o kaybeder- ken, yabancılar (o kazanmaktadırlar. Halbuki başka ülkelerde hiç bir ya- bancı şirket, elini kolunu sallaya sal- laya bir ülkeye gelip, dilediği gibi ça- lışma imkânına sahip değildir ve al- masına da o ülkelerin ne kanunları, ne sendikaları ve ne de bakanlıkla- rından herhangi birisi izin vermekte- dir. Sendika deyince... Başka ülkelerin çalışma kanunları ve sendikalar mevzuatı, yabancı şirketlerin kendi ülkelerinde çalışa- bilmelerim bir takım kayıtlar altına almıştır. Film çevirmek için gelen yabancı şirket mutlaka ve mutlaka bu kayıtlara uymak zorundadır. Ak- si takdirde sendikalar işe vaziyet et- mekte, o şirketin film çevirmesini kanun yoluyla veya kamu oyuna du- rumu aksettirerek, manevi baskı yo- luyla engellemektedirler. Yurdumuzda sinema işçilerini bir araya getiren bir Türkiye Sinema