Suni tedbir yerine.. Prkiye bundan böyle, hiç olmak- ta uzunca bir süre koalisyon hü- kümetleriyle idare edilecektir. Nis- 1961'in çok şartları içinde C.H.P. bunu sağlaya- madıktan sonra, onun ya da bir baş- ka partinin bu mehareti gösterebil- mesi hiç muhtemel değildir.. Bir parti, hükümet teşkil edebilmek için daima, en azından bir başka parti- nin yardımına muhtaç olacaktır. Demek ki, buna alışmamız lâzımdır. Nitekim, yavaş yavaş alışmakta- yız da.. İlk Koalisyondaki A.P. nin, hükümette olduğu halde muhalefet- teymiş gibi davranışı garabeti, bu- bir uyanmanın başladığıdır. Hükü- met partileri elbette iktidarda ol- duklannı bileceklerdir ve karşıla- rında da muhalefette bulunduğunu müdrik bir veya bir kaç muhalefet partisi yer alacaktır. Demokrasi o- yanunun kaidesi budur ve bunun i- parti tek bir parti gibi hareket et- meli ve zedelenmeden yepyeni bir kabine ortaya çıkarılmalıydı. Bu "yeni ve kuvvetli kabine" lâf- ları meseleyi bir başka noktaya gö- türdü. Ortada muhalefetin devamlı karşı koyması ve A.P. nin direnmesi mevcuttu. Meclis bu yüzden işlemez haldeydi. Hükümet rejim. meselele- riyle uğraşmaktan, plânın tatbikatın- dan uzaklaşıyordu. Bu çareyi ara- mak gerekliydi. Ulaştırma Bakanı Öçten bu yön- den hareketle Milli Koalisyon fikrini ileri sürdü. Öçtenin bu fikri kabul- lenmesi, daha doğrusu çarelerden bir ri olarak görmesi bütün o partilerin hükümete katılmakla (o sorumluluğu paylaşacakları ve bu (paylaşmadan ötürü, bazı çatışmaların önleneceğin- den ötürüdür. Öçten fikrini sohbet- ten sonra Meclis koridorlarında da savunmuş, bazı partili arkadaşlarıy- i milletvekillerine an- gün alaya alınmıştır. Telâş üzerine.. toplantıdan ve ortaya atılan fi kirlerin bir araya getirilmesinden sonra iş birdenbire veçhesini değiş- . Durumun sön derece kritik ol- Tevfik Karasapan ve Hasan Dinçer AKİS/12 çindir ki dünyada, Türkiye için Mil- li Koalisyondan daha komik bir i- dare tarzı düşünülemez. Milli Koalisyonun rejim bakı- mından garabeti bir yana, ama bu ne fayda getirecektir ve neyi değiş- tirecektir? İşleri (karıştırmaktan başka? Zira, bu konudaki teklifle- re bakınız: Herkes kendine yont- maktadır! A.P. nin derdi, iktidara bir ucundan kapağı atmak ve "a- leyhine nümayişler yapılan muhale- fet partisi" hüviyetinden sıyrılmak, marifetini daha açık C.H.P. para- vanası arkasında icra eylemek- tir. Bir takım Tabii Senatörün ve- ya Meclis dışı zat-ı şerifin hülyası, Kabinede bir yerdir. Aslında, işlerin daha iyi ogitme- si için böyle suni bir tedbire lüzum yoktur. Hükümet partileri bir şeyi kafalarına İyice yerleştirirlerse bu iş yürür: Hükümetin başarısı el- bette ki İnönunün tasarısıdır, ama aynı zamanda ve o ölçüde de ken- di başarılarıdır! Eğer, Hükümette ortak bu- parti "Aman, İsmet Paşa muvaffak olmasın" diye dertlenir- se ve ne yardan, ne serden seçe- meseleyi kendi aralarında tezekkür etmek lüzumunu duydular. Tabiatıy- la, Kabineye verdikleri dördüncü Ba- kanı -Abdülhak Kemal oYörük- da meseleden haberdar etmeyi (o uygun buldular. Geride bıraktığımız haftanın or- tasında cuma günü dört C.K.M.P. li Hasan Dinçer İki ileri, bir geri! meyecek kadar cambaz olmaya ça- lışırsa dört veya beş değil, seksen parti bir araya gelse merleketi bir karış öteye götüremez. Aksi or- taklar ne kadar fazlalaşma "güçlük o nisbette artar. Mesele budur ve bunu anlamak- ır. "İki elin sesi var, bir elin ne- si var" derler. Sesi iki elle çıkar- mak lâzımdır. Ortaklar birbirleri- nin tekerleğine çomak o sokarlarsa arabanın o dingilinin kırılması ka- B a şarısının kendisine fayda değil, za- rar vereceğini hesaplarsa ve C.H.P. nin aklı fikri Y.T.P. yi baltalamak olursa bir oOçıkmazda obocalamak mukadderdir. Bundan kurtulmanın çaresi ise garip yollar aramak de- gil yürekliliği ve hadiselere odaha yüksekten bakabilme kabiliyetini edinmekten ibarettir. İsmet Paşadan sonra ne olacağı- mız sualinin cevabının, İsmet Pa- şayla ne yapabileceğimizin (o içinde yattığını hiç unutmazsak çok güç- lük kendiliğinden hal yolu bulacak- tır. Bakan Adalet Bakanlığında, Bakan tıştılar. Doğrusu Koalisyon" hikâyesi o sıralarda akıl- larına pek uygun geldi. Zira C.K.M. P. li Bakanların hemen hemen dördü de ciddi telâş içindeydiler ve herhan- gi bir olayın ortaya çıkmasından sa- mimi olarak çekmiyorlardı. C.K.M.P. li Bakanlar Milli Koalisyon mesele- sini partilerin müşterek mesuliyeti ve Meclisin çalışması yönünden mütalea ettiler. Ancak bir noktada Dinçer te- reddüde düştü. Tereddüdü, A.P. nün sorumluluğa iştirak ettiği halde tu- tumunu değiştirmemesi noktasınday- dı. Hem Hükümet sorumluluğunu o- muzlarına alır, hem de şimdiki gibi hareket ederse durum halihazırdan girebilirdi. İnönünün yapması çok iyi olur, belki de bir ça- kar yolu o bulurdu. C.K.M.P. li dört Bakan arasında eçmek mümkün olabi- leceği fikri bile tartışıldı. Bu toplantının tepkisi oldukça bü- yük oldu. Zira haber, gündelikler ta- rafından duyulmuş ve olay bayağı gü- nün meselesi olmuştu. İçinde türlü cereyanlar olan CKMP -küçük filân