Ekmek "Önce ekmekler bozuldu" Anadolunun olduğu kadar İstanbu- lun da bellibaşlı gıdasını oekme- gin teşkil ettiğini inkâra imkân yok- tur Bir avrupalı veya amerikalı ek- meği garnitür olarak yemeğin ya- nında yediği halde bizler, ekmek ye- mezsek doyduğumuzu anlayamayıp. Ekonomik zaruretler, alışkanlık- lar vesaire, vesaire.... Fakat bu bi- rinci derecedeki gıda maddemiz is- tihlâkiyle orantılı olarak ogayrisıhhi şartlarla hazırlanmakta, gayrisıhhi şartlarla satışa çıkarılmaktadır. Ekmeğin hamur veya lezzetsiz ol- masını bir yana bırakımı, sadece el- den ele geçerek satılması bile mik- rop taşıması bakımından kâfi dere- cede sıhhate ve dolayısıyla, gıda maddeleri nizamnamesine aykırı bir durum arzetmektedir. Bir, Avrupada, naylon torbalarda veya parlak jelatinli kâğıtlara sarıl- mış olarak dağıtılan ekmekleri düşü- nünüz, bir de bizim başlıca gıda mad- demiz olan zavallı hamurlarımızı... Alıştık da gözümüze çarpmıyor. Ama bundan birkaç yıl önce, Yuna- nistan ve Yugoslavya üzerinden Av rupaya trenle giden bir türk, Edir- neden aldığı ve Yunanistanda bitire- mediği ekmeği Yugoslavyada çıkar- mak mecburiyetinde kalmış yemek için değil de, artık atmak için- Yu- goslavlar dünyanın sekizinci hârika- sını görmüş gibi ekmeğin üzerine yı- gılmışlar ve bu simsiyah hamurun Türkiyeden mi geldiğini sormuşlar. Bizimki utancından, "Türkiyeden" diyememiş di, "Yunanistandan al- dım" deyivermiş!.. Trende bu ekmeğin münakaşası 45 dakika sürmüş ve o Yugoslavlar Yunanistana buğday yardımı yapma- dığı için kendi hükümetlerini acı acı tenkit etmişler. İşte, yediğimiz ek- hı için arada bir nükseden çalışmala- rımız da vardır. O zamanlar Toprak Ofis, değirmenler ve fırıncılar o hep bir ağızdan, fakat hiç biri diğerini tutmayan bir beyanat cezbesine ka- pılırlar. Birbirini tutmayan dedik ama. haddizatında her sektör başka başka ifadelerle olmakla beraber, ayni şe- yi söyler. Kendisi kabahatli değil- dir. Ekmeğin bozuk ve kalitesiz çık- masının asıl suçlusu, diğer iki sek- tördür. AKİS/20 A L E Böylece ortaya üç suçsun ve mağ- dur müessese ile, altı kabahatli çı- kar. Gazetelerde, bu kördöğüşü 15- 20 gün sürer, ondan sonra gazeteler ve halk, yapılan yaygaradan bıkar, — ğe V Saçlarınız dökülüyor mu ! , | Başımızda Kepek ve / ! kaşınlı var mı? | O halde | Pilo CuTümorannaz m El NE m Pilofura SAÇLARINIZIN | i SIGORTANIDIR. ARLE — 250 —— M İ Belediye yılar, böylece yeni Bir kam- panyaya kadar ekmek isi uykuya ya- tar. Arada, modern fırınlar kurup ek- meği yenilebilir bir madde o haline getirmek için Belediyenin faaliyete geçeceğinden bahsedebilir ama, tabii bunlar da hayal seviyesini asama- yan teşebbüsler olarak kalır. Bu derdin çaresi Oysa ki İstanbulun ekmek mesele- si, ancak ekmek fabrikaları kur- mak suretiyle o halledilebilecek (o bir mahiyet arzetmektedir. Dâvanın tek başına halledilemeyeceği, senelerden beri ferdi teşebbüslerin o giriştikleri fabrika faaliyetlerinin neticeleneme- mesinden anlaşılmaktadır. Fırıncıla- rın bu konuyu toplu olarak hailede- miyecekleri, daha doğrusu, halle ya- naşmıyacakları da artık anlaşılmış- ler bu işi üzerlerine almalıdırlar. Be- lediyelerin de bu işi kendi imkanları ile halledemiyeceği gözönüne alınırsa ekmekten "fabrika fonu" isminde bir ücret almanak bu dâva realist e- dilmelidir. Halen İstanbul Belediyesi 7000 ek- meklik un çuvalı üzerinden günde 700 lira almaktadır ki bu miktar yılda 250 bin liraya varmaktadır. Halbuki İs- tanbulda kurulacak en az 40-50 ek- mek fabrikası için arsa, bina, fırın, tesisler, nakil ovasıtaları o vesaire ile 35 milyon liraya varan bir kapi- tale ihtiyaç vardır. (o Böylece günde 700 lira ile 35 milyon lirayı ancak 140 senede toplamak kaabil olabi- lecektir. 140 sene!.. İnsanın, Türkiyede daha 140 se- ne ekmek fabrikası kurulamıyacağı- nı düşündükçe aklını oynatası gel- mektedir. Bunun için, bu işe bir ça- re bulunması zamanı gelmiş de geç- mek üzeredir. Yapılan hesaplara na- zaran beher ekmek başına fon için 2 kuruş alınacak olursa, İstanbulun günlük I milyon olan ekmek sarfiya- tından günde 20 bin lira, bir senede de 7 milyon lira sağlamak kaabil ola- bilecektir. Böylece, 5 yıl zarfında 35 milyon lirayı toplamak imkân dahi- line girecektir. Böyle bir fon için bir kânun çı- karmak gerekeceği aşikârdır. Bu kâ- nunda nüfusu 200 bini aşan belediye- lere fabrika mükellefiyeti yüklene- cek olursa, kısa zamanda -140 sene- ye mukabil 5 sene ekmeklerin bu- günkü iptidai imalât şeklinden kur- tulması kaabil olabilecektir.