4 Mayıs 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

4 Mayıs 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 mai ın lehinde olduğunu söyled Bi ii yargı da tamamen uydu- rulmuştur. Gerçek şudur ve onu ka- bul etmeğe tamamen hazırım: oBil- hassa 24 ve 25 Temmuz 1962 tarihli TIMES'de. eğer 5 yıllık plân ve ge- rekli reformlar Türkiye'de kabul e- dilmezse ileride her hangi bir barı- şıklığın çıkacağını ön gördüm, ve ö- zellikle plânın başarıya (ulaşmasını sağlamak için batı ülkelerine Türki- ye için ancak bir felâket telâkki et- tiğim, makalelerimden kesin bir a- çıklıkla anlaşılmaktadır. 25 Temmuz 1962 tarihli makalem- den Dali cümle daha zikretmek isti- yorum “Beş yılık plânın başarısı (o yal- nız Türkiye için değil, fakat aynı za- manda Batı için de hayati önemi ha- izdir..... Batının, plânı tam anlamıy- la desteklemek için kuvvetli sebep- leri vardır". İmdi, bu durum, su cümle ile na- sıl bağdaştırılabilir: "Hotham, Tür- kiye'de bir askeri ihtilâl müjdeledi"? (0 14'ler meselesi: AKİS diyor Olay Basın Yayın ve Turizm Ba- kanlığında yulardan beri - hesapsız, kitapsız yapılan keyfi tasarrufların yeni bir örneğini teşkil etti. Ay Yıldız Mattbaasına karşı girişilen bu taah- hütle Nimet Arzıka uydurma kitabı- nın satışında hayalinden dahi geçir- mediği bir maddi menfaat sağlanır- ken, matbaaya da kitabın peşinatsız baskısı için gerekli garanti verilmiş oluyordu. Ancak olaylar zinciri sade- ce bu sipariş fiyaskosundan ibaret kal madı. Dedikodu sütunlarında püriten lik satan yeni ticari deha Nimet Arzı- ka gösterilen bu kolaylık hafızalardan henüz silinmeden bakanlık koridorla- rında kulaktan kulağa fısıldanan i- kinci bir havadis duyuldu: o "Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü müşavirlerinden Yusuf Mardin, ken- di yolsuzluğunu tahkik etmek üze- re Londraya gitmiştir İkinci haber, birinciyi de bastırdı" Meselenin aslı ancak, aradan bir- kaç gün geçtikten sonra öğrenilebildi. Bundan iki ay kadar önce Dino de Laurentis, İstanbulun fethiyle ilgili olarak bir film çevireceğini söylemiş ve bu sebeple -her türlü masraf ken- disine ait olmak üzere- bir müşavir ki: "İlerici ve solcu diye tanıttığı -evet, ilerici ve solcu sosyalist!.- Tür- keş'in duruma hâkim kalacağı tezi- ni savundu. Bu tez 13 Kasım'da fi- yaskoya uğradı". İlk önce şunu söyleyeyim ki, hiç- bir zaman 14'ler veya Türkeş'in şah- sının "..hâkim kalacağı"nı o söyle- medim ve hatta ima dahi etmedim. Türkeş'in fikirleri (o hakkında A- KİS bir kez için gerçeğe yaklaşmakla beraber, gene de yazdıklarımı çi - çeğe uymayacak şekilde (o tahrif et- miştir: İki kere, Ondortler'in obeyanat- larında esas itibarile solcu ( fikirle- rin bulunduğunu yazdığım doğrudur. Fakat, bunların, iktidarda iken ver- dikleri beyanatların, Türkiye'de ya- pılması gereken reformlarla ilgili ol- duğunu kim inkâr edebilir? Ben, A- KİS'in iddia ettiğinin aksine, hiçbir zaman Albay Türkeş'in şahsen bir solcu olduğunu yazmadım (8) Nihayet Bayar'ın tahliyesi hakkında AKİS diyor ki: "Hotham'- ın haberlerinde bildirdiği şuydu: Ba- yar hapishaneden çıkınca halk, onun lehinde, içten gelen öyle büyük bir gönderilmesini istemişti. Bu arada ilgililerin aklına Yusuf Mardin gel- di. Cambridge Üniversitesinde kon- ferans vermek üzere İngiltereye da- vet edilen Mardin bu iş için biçilmiş kaftandı. Mardin, Laurentis'in senar- yosunun hazırlanması için aylığı 640 dolar üzerinden angaje edildi. Roma, - Londra gidiş geliş yol parasıyla, gündeliği 17 dolardan 170 dolarlık harcırah ücreti Basın Yayın ve Tu- rizm Bakanlığı tarafından ödenerek Romaya gönderildi. Mardin 1959 yı- lında Londra Basın Ataşeliğinde bu- lunduğu sıralarda 15 bin liralık es- rarlı bir yolsuzluğa adı karışmış; a- radan geçen dört yıl içinde ataşelik tahsisatından harcanan bu paranın nereye gittiği -bir türlü anlaşılama- mıştı. Bazı kayıtlara dayanılarak bu 15 bin lirayla bakanlık için ham film alındığı ileri sürülüyordu ama bu sa- dece bir tahminden ibaretti ve her- hangi bir kayıt mevcut değildi. Mer- dinin İngiltere seyahatinde (derhal bu mesele akla geldi. Belki ataşelik defterlerinde böyle bir kayda rastla- nabilirdi. Gerçi, doğrusu istenilirse, Yusuf oOMadinin dürüstlüünden şüp- he etmeye hakkı bulunacak tek in- BASIN gösteri yapmıştı ki, hükümetin bun- dan ödü patlamıştır. Bunun üzerini sokaklara hükümet taraftarları kas- den dökülmüş, bunlar güvenlik kuvvetlerinin oMüsamahası altında ni ve gazetelerine tahrip et- mişlerdi". Bu, sanki benim yazımdan ikti- bas edilmiş bir pasaj gibi (o gösteril- mektedir. Fakat, ben asla bu yolda bir şey yazmadım. Acaba, AKİS bu cümleleri nerede yazmış olduğumu bana gösterebilir mi? Artık, AKİS'in her iddiasının ger- çeğe aykırı ve bir çoğunun da ger- çeğin tam tersi olduğunu göstermiş bulunuyorum. Son olarak şunu ilâve edeceğimi Türkiye gibi bir ülkede, o Başba- kan'ın damadı tarafından çıkarılan bir dergide gerçeğe aykırı bir iddia- nın biri değirini takiben icad edilme- sini ve bu suretle büyük bir gazete- nin muhabirine hakaret edilmesini ve ona vahim mesleki zarar verebile- cek haksız ithamlarda bulunulması- nı hayrette karşılıyorum. David HOTHAM san yoktur ve Mardin o bakımdan ter temiz bir kimsedir. Ama böylece Mar din, kendi hakkında ileri sürülen bir yolsuzluk iddiasını tahkik etmekle görevlendirildi. Dünyanın hiç bir yerinde (o eşine rastlanmıyacak kadar o eğlenceli a- lan bu yeni oto-kontrol (o sisteminin mucitleri, bakanlığın en yetkili iki şahsı olan düşman kardeşler, Alte- mur Kılıç veya Genel Müdür Nejat Sönmezdir. Ancak her ikisi de bu iş- lerle kendisinin ilgilenmediğini iddia ettiklerinden asıl buluşun kime âit olduğu bir türlü (o kestirilememekte- dir. Bakanlığın birinci derecede so- rumlusu olan Karasapan ise bu fani dünyanın işleriyle pek ( ilgilenmeye- rek odasına kapanıp pembe rüyalara dalmayı tercih ettiğinden hemen her- kes onun bu çorbada tuzu olmadığın- dan emindir. Geçirdiği (o hastalıktan sonra Karasapanın dalgınlığı zaman zaman protokol kaidelerini alt üst edecek kadar ileri gitmektedir. Hat- nün bekleyişinden bihaber. giderek çam kokuları arasında ken- dine mükellef bir ziyafet çekmiştir! AKİS/19

Bu sayıdan diğer sayfalar: