veren bir suç işledi mi, savcılar yaka- sına yapışmaktadır. Ama bu adam milletvekili veya senatörse iş aylar ve yıllar sürüncemede bırakılmak- ta, takibat yapılamamaktadır. Bu ha- lin önlenmesi için Koalisyon kanatla- rının Mecliste beraberce çalışması la- zımdır. Adalet mekanizmasının O is- tikamette isletilmesi şarttr. İki mütehassıs germ gelince, bizzat (Başbakan bizim basın nizamımızın en yet- kili bir merci olan Milletlerarası 8a* temizliği nin bir demagojik fırtına içinde yapıl- masını arzulamıyor, adeta bir tarafsız hakemin yardımını tercih ediyordu. Basın Tayın Bakanlığı Enstitüye mü- racaat etti, Enstitü iki çok değerli mensubunu -Dr. Oscar Pollak ve Prof. Olivier Reverdin- durumu yerin- de görüp incelemek için Tür- kiyeye Gelenler o geçen haftanın sonuyla bu haftanın ba- şında Oo İstanbulda oOve Ankarada tetkikler yaptılar Ağızlarını en ziyade açık bırakan nokta, s- zuatının tesirlerini gözden geçirdiler. Her temayülden gazeteci ile görüştü- ler, Başbakan tarafından kabul edil- diler. Başbakan her demokratik ül- kede yaşayan basın gibi bir basından sı hususunda yardım ve fikir talep Mütehassıslar ziyadesiyle müte- hassis oldular ve sonra, İnönünün i- yi niyetini, gittikleri her yerde öv- düler. Tetkiklerini salı günü bitirdi- ler, raporlarını hazırlamak üzere memleketlerine döndüler. Raporlarıy- la Mayıs ayı sonlarında geleceklerdir ve o raporun ışığında Türk basını ni- hayet normal ölçülere kavuşturula- caktır. Mızıkçılık Milli Güvenlik Konseyinin ittifak- la varılmış kararlarının bir baş- ka tezahürü, suç isledikleri ileri sürü- len milletvekillerinin bunun hesabını mahkemelerde vermeleri ülü nün kuvveden fiile Meclis komisyonları bu dosya- ların üzerine dikkatle, ve süratle eğil- diler. İlk olarak, aylardır vatan "Re- şat Özarda dosyası" açıldı. Ama ka- rar saati geldiğinde, o şikâyetçi T.T. Yolda Dökülenler Olacaktır Bugüne, anormal bir devreden geçerek gelmiş bulunuyoruz. Anormal şartlar anormal müesseseler doğurmuştur. Eğer bunlar, memleketçe normale dönmemizi güçleştirirse dertlerimize deva bulmamız imkânı ol- maz. Anormal müesseseler, ister istemez yolda döküleceklerdir. Bunlar- dan kurtulmadan düzlüğe çıkmak mümkün değildir. Böyle müesseseler iktisadi hayatta vardır, idari hayatta vardır, basın hayatında vardır. Bunların tasfiyesi, şüphesiz bazı ıstıraplara ve sıkıntılara yol açacak, çok kimsenin söylenmesine sebep olacaktır, Yapılacak şey, ıstırap ve sıkıntının nisbetini asgariye indirmektir. Yoksa, banlar mutlaka göze alınmak lâzımdır. Enflasyon günleri ve ithalât güçlükleri, bunların yanında geniş kredi imkânları bir "Gecekondu Sanayi" türetmiştir. Ocak-Bucak Başkanı Kartvizitlerinin tesirli olması çok teşekkülü lüzumsuz adamla doldur- muştur. Dünyada bizden başka biç bir memlekette bulunmayan Resmi İlân Rezaleti mantar gibi gazete üretmiş, bunun neticesi bir takım adam- lar "fikir isçisi" etiketini üzerlerine yapıştırarak toplum içinde seyrüse- fere başlamışlardır. Normal şartlara dönüş, temellerinde anormallik ya- tan bu gibi müessese veya kimseleri elbette tedirgin edecek, onlara za- rar verecektir. Bunların şahsen bir kusurlarının bulunmaması mümkün- dür. Şartlar istifade imkânı yaratmış, bunlar da ondan faydalanmışlar- dır. Ne yapacaklardı? Bir kazanç fırsatı önlerine çıkacaktı da bunlar bunu tepecekler miydi? Hayır. Arsası' kredi, binası kredi, makinesi kre- di, ham maddesi kredi, döner sermayesi kredi ve bunları bir kaç yıl için- de -hatta bazen,, bir yıl içinde.- amorti etmek imkânına sahip bir sana- yi kurmak kabil olacak ve "Aaa! Şartlar normale dönünce ben ne ya- parım?" diyenler bulunacak! Bunu sanmak hayaldir. Kâğıtlın karaborsasıyla normal fiyatı arasında dağ kadar farkın bu- lunduğu günlerde sayısız kırtıpil gazete ve sahipleri inanılmaz servetler kazanmışlar, iktidara şirin görünerek kontenjanlarını ne kadar yükselt- mişlerse vurgunları o nisbette geniş olmuştur. Şimdi, gazeteleri satma- dığı, masrafını karşılamadığı için ağlıyorlar. Ama kâğıt (o karaborsası yapmaksızın, hatta resmi ilânla masrafları gene karşılanmıyordu ki.. Ka- panan, ek boru olmuştur. O tekrar aksın istiyorlar. Ama ne yapılsın ki, şimdi şartların normale dönmesi lüzumu vardır. Feryat edenler bulunuyor. Kulak verinle: Şikâyetlerin yüzde doksanı anormal devrin anormal yavrularıdır. Normal kurulmuş bir müesseseden ses gelmemektedir. Zira onlar, asıl gelişme, ilerleme, ciddi mesaiye da- Türkiyede hayat böyle devam edecektir. Bunu önlemek imkânı yoktur Kapanmış faturaların bedeli, bir gün mutlaka ödenir P. mensuplarının bir garip tutumuna şahit olundu. Sanki Hükümet toplan- tısındaki o vaziyeti alan, sanki Mil- li Güvenlik Konseyindeki kararların ittifakını sağlayan Y.T.P. ile bu Y. P. başka teşekküllerdi. (Bk. Gün- lerin Getirdiği - Sayfa: 4) Şimdi, siyaset ve basın o hayatı normal ölçülere getirilince elde za- ten mevcut kanuni tedbirler daha faz la hassasiyetle işletilecektir. Bunların başında, Anayasaya hiç bir aykırılı- ğı bulunmadığına dair Anayasa Mah- kemesinden ittifakla ilam alan Ted- birler Kanunu gelmektedir. 27 Ma- yısa, onun Anayasada derpiş edilen ruh, mânâ ve mahiyetine tecavüze müsaade edilmeyecektir. Tıpkı Cum- huriyet gibi, 27 Mayıs da mukaddes bilinecek ve yeni Türkiyenin tarihi- nin o günden başladığı gerçeği mü- nakaşa ettirilmeyecektir. Bunun, de- mokratik prensiplere uymak suretiy- le yapılacağı hususu Hükümet ve Mil- li Güvenlik Konseyi kararlarının esa- sım teşkil etmektedir. Bunların ya- mnda, temel meselelere eğilmek hu- susunda acele edilecek ve Hükümet de sesini duyuracaktır. Hükümetin bu tarz ses duyurma gayretlerinden biri, C.H.P. nin İstan- bulda tertiplediği ve beklenilenin da- hi çok üstünde alâka toplayan Açık Oturum oldu. Açık Oturum H aftanın başındaki pazar günü Spor ve Sergi Sarayı, C.H.Pli Bakanların izahatını merakla dinle- yen İstanbullularla doluydu. C.H.P. Genel Merkezinin İstanbul İdare Ku- rulu tarafından tertiplenen Açık O- turum, uzun kış günlerinden sonra AKİS/9