M U S Haberler una Kan, 16 Nisan Salı akşamı Konser Salonunda Otto Matzerath yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Or- kestrasının eşliğinde saldı. Bu konse- rin başlıca (o özelliği, (o programında, memleketimizde ilk defa çalınan St- ravinskinin keman konçertosunun çağdaş bestecilerin eserlerini tanıt- ma çabalarının yeni bir örneği olarak bir süredenberi bu konçertoya çalı- şıyordu. Hatırlanacağı gibi Suna, ünlü avusturyalı çağdaş besteci Al- ban Berg'in de konçertosunu İstan- bulda çalmıştı. Böylece, günümüzde anlaşılan sekliyle, dört başı mamur bir sanatçı olduğunu göstermektedir. kinci kısımda Orkestranın çaldığı Dvorak'ın "Yeni Dünyadan" adlı sen- fonisi oldu. Gerçekten bu müzik se- zonu içinde Ankaralı müzik meraklı- larının tam dört defa dinledikleri bu zaten ünlü senfoni, bu sefer bambaş- ka bir kılıkta karşımıza çıktı. Bil- hassa birinciyle sonuncu ( kısımları, senfoniyi iyi bilenleri hayli yadırgat- tı. İkinci bölüm gayet duygulu ve çok temiz çalındı. Genellikle orkestranın beraberliği ve çalışı kusursuzdu. Ama galiba George Weldon'dan dinlediği- miz şekliyle eser, Dvorak'ın tasarla- yer almasıydı. Kemancı Suna Kan, Konser dinledim Konseri veren: Cumhurbaşkanlığı Sanfoni Orkestrası. Konser Salonu. 14 Nisan 1963 Pazar, Saat 20.30. Konserin veri; Günü: Yöneten: Otto Matzerath. Solocular: Henryk Szeryng (keman). Ayla Erduran (keman). Program: Üç konçertodan kurulmuştu: 1. Bach: İki keman için konçerto, 2. Mendelssohn: Mi minör keman- konçer- tosu, 3. Çaykovski: Re majör keman konçerto- su, Ek parça, Bach: Solo keman için "Ciac- cona". Konserin özellikleri: Konsere solocu olarak katılan Henryk Szeryng, bundan önceki, 12 Nisan günü veri- len konserde de tam üç tane konçertoyu birbiri ardı- na çalmıştı. Bu konserde de üç, eder altı! Ama daha tam 30 tanesini, hem de ezbere olarak çalabildiğini program notlarındaki biyografisinden öğrenen bir din' leyici, "İyi" diyordu, "bu adam bir mevsimliğine yer- leşse, bu sezon Ankarada olduğu gibi, müzikseverlerin bıkmasına meydan vermeden solocu ihtiyacı, tamamen karşılanmış olurdu!". Gerçekten meraklı dinleyiciye hak vermek gerek- tir. Szeryng öyle olağanüstü bir şahsiyetti ki, tek ba- ---a 30 virtüöz kemancıya bedel olduğunu bile söyle" seler inanmak gerek... O da, diğer birçokları gibi, mü- zisyenleri tutamamak yönünden talihsiz; bir ülke olan Polonya asıllıdır. Küçük yaşta, yurttaşı ünlü keman- cı Bronislav Huberman onu dinler dinlemez, ileride büyük bir sanatçı olacağını hemen anlamış ve kendi- sine bugünkü yolunu işaret etmişti. Büyük, üstâd hernekadar memleketimizi ilk defa ziyaret etmekte ve daha önceleri adı çevremizde pek duyulmamış bulunmaktaysa da, kısa bir temas bile AKİS/26 Konserin diğer bir özelliği de, i- dı.. Baklava bile olsa, dığına en yakındı... dinleyiciler üzerinde onun, büyük sanat kişiliğinin et- kilerini göstermesine yetti. Pazar akşamı jverilen kon- serde başta çalınan Bach konçertosuna katılan Ayla Erduranla birlikte çalmak istemesi, iki kemanemin parçanın bütününde güzel bir beraberlik sağlamaları konsere ayrı bir özellik verdi. Beğendiğim: Bir hârika çocuk devresini geçirip mü- zik bilgisinin yanısıra genel kültür ve sanat bilgileri- ni de geliştiren Szeryng, bütün dinleyicilere olduğu ka- dar, bana-da tatlı bir sanat heyecanıyla dolu saatler yaşattı. Ne teknik, ne de duygu ve ifade yönlerinden en küçük bir kusura düşmeksizin iki saatten uzun bir süre yaya hâkim olabilmek -hele' hafızaya kuvvet ça- lınırsa- hiç de kolay birşey değil... Ama bunu iki gün arayla ve iki ayrı programla tekrarlamak galiba yer- yüzünde Szeryng'den başka kimseye vergi değildir! Nasıl-bir hafızadır ki, böyle çeşitli besteleri aynı zamanda berrak bir şeki ilde tekrarlıyor, odemeyiniz Dahası var: Hem de nasıl olumlu bir ifadeyle ortaya koyuyor, nekadar rahat bir çalışla eserleri sunuyor!.. Beğenmediğim: Doğrusu, "begenmediğim" diyemi- yeceğim. "Keşke elde daha geniş bir imkân bulunsay- dı da, iki konsere sığdırılan bu altı okonçertoyu bir hafta süreyle altı ayrı konserde dinlesek ve iyice zev- kine erisebilseydik" demekle yetineceğim. Ama üstâd üstüste tıkıştırılınca dokunur! Sonu Henryk Szeryng, müziksever Ankaralılara yıllardır hasretini çektikleri cömert bir keman ziyafeti verdi. "Acaba, ünlü olduğu hâlde, bizim dapdaracık sanat çevremizde iyice tanınmayan daha nekadar sa- natçı vardır?" sorusu akla geliyor... Ayla Erduran, yetişme formasyonuna yakışan gü- zel bir başarı sağladı. Orkestra da Otto Matacrath'ın rahat ve dengeli yönetiminde her zamankinden çok daha iyiydi. Umarım ki bu topluluk, yakında çıkacağı konser gezisinde de hiç değilse bukadar dikkatli ve başarılı olur.. Daniyal ERİC