YURTTA OLUP BİTENLER AP Grup toplantısı bitmişti. Grup sözcüsü Turhan Bilgini ortalarda gö- rene mükafat verilebilirdi. o Meclis Basın odasına her gelen kendi konuş- masını yazdırıyor, odaya söyle (Bir uğrayan AP li aklına geleni söylü- yordu. Bir ara Ferit Alpiskender de Basın odasına geldi. Heyecanlıydı ve birşeyler söylemek istiyordu. oTam söyliyeceklerine başlarken odaya gi- ren birkaç AP li milletvekili, sena- törü derdest edip gazetecilerin ara- ledikleri Basına yazılı olarak veril" di. Grup Cihat Bilgehanın başkanlı- ğında toplanmıştı. Hava evvelâ 10-15 milletvekili ve senatörün partiden ih- racı lehindeydi. Nitekim adı geçen senatörlerden Muallâ Akarcaya ar- kadaşları acele telefon ettiler ve gel- mesini, durumun aleyhlerine olduğu- nu söylediler. Aradan geçen zaman pek az olma sına rağmen Grupa alelacele gelen Bayan Akarca konuşmaları şöyle bir dinleyince kendisine telefon edenle- na ağzına ne gelirse söylüyordu. Ay rca bu grup bir de takrir vermişti. Takrirlerinde Genel idare (oKurulu- Yakan bakıldığı zaman A.P. nin bir takımının hesa- Saadettin Bilgiç Musa mı memnun, İsa mı? nu partiyi parçalamak, memleket menfaatlerine aykırı hareket etmek- le suçluyor ve çekilmelerini temenni ediyordu. Bu grupun ikinci önemli a- damı Ferit Alpiskenderdi. Serenden sonra konuştu ve günün en fazla dik- kat çeken konuşmasını yaptı, Alpiskender, AP yi idare edenle- rin bundan evvel memleketi idare e- denlerle aynı politikayı güttüğünü, ancak bunun iflâs etmiş bir politika olduğunu belirtti. Bütün olaylardan idarecileri suçlu buldu ve neticenin kendileri için iyi olmayacağım bil- irdi. Alpiskender, AP nin en büyük yardımcısının -bazı kuvvetlere karşı- İnönü olduğunu, CHP içindeki mute- dil milletvekilleriyle Başbakan kar- şı koymasa baslarına büyük felâket- ler geleceğini ve bunun tek sebebi- nin Merkez Yönetim Kurulunun tutu- mu olduğunu izaha çalıştı. Gerekçe olarak da Bayar olaylarında, idareci- lerin davranışını gösterdi. Bir parti idarecilerinin, bir hükümlüye böyle muamele etmelerinin doğurduğu Ka- rışıklıklardan dem vurdu. Bütün bun- lardan sonra da İçişleri (Bakanının Meclis kürsüsünden AP ne yönelttiği ithamların gerçek olduğunu söyledi. Dolap hızla dönüyor, sabahleyin mutedil milletvekillerinin ihracı tale- biyle başlıyan hava yavaş yavaş iste- nilen tarafa yöneliyordu. Bu arada bir önerge daha verildi. e Önergenin sahibi Baki Güzeydi ve İdareciler a- rasında değişiklik talebinde bulunu- yordu. Üçüncü önerge Celâl Ertuğ tarafından verildi. Ertuğ partinin po- litikasının değiştirilmesini, o mutedil bir politika takip edilmesini, kongre- lere, mitinglere ara verilmesini ve buralarda gerçeklerin söylenilmesini Temeldeki idareci takımı değildir. İyi niyetli çok tarafsız veya A.P. bını doğru bulmamak imkânı yoktur. Bu memleket- te İsmet Paşa başta oldukça bir ihtilâl vasatı ve şartı mevcut değildir. Demek ki, müfritlerin uğrayacakları en büyük kaza suratlarına tükürülmesi, itilip (kakıl- maları, biraz hırpalanmalarıdır. Ama "Yassıada" bir uzak ihtimaldir ve teşrii hayat devam edecektir. Eh, o kadar "fedakârlığı" bu takım göze almaktadır. Zaman zaman hâdiseler sıkıştırınca ve bunlar İsmet Paşa ba- rajım da aşınca A.P, liler bir yandan İsmet Paşanın İşi hallini beklerken bir yandan da “derlenip topar- lanma" türkülerini çağırmaya başlamakta, yağmurun dinmesini bu şemsiye altında beklemektedirler. Güneş tekrar açınca, hiç değişmeden yeniden ortaya çıkmak- tadırlar. Peki gayeleri nedir? Gayeleri, önümüzdeki seçim- lere kadar vakit kazanmaktır. Tahminleri, bu milletin ye, yani onu temsil eden kendilerine fiyede sıyrılmamak lâzımdır. Bir yandan tekerleğine çomak sokulup halkın memnun hale gel- mesi önlenilecektir, diğer taraftan bu memnunsuzluk eski D.P. metodlarıyla istismar edilecektir. Devrenin sonunda, sandıklardan sadece A.P. oyu çıkacaktır. Plâ- nın inandırıcı tarafı bulunduğunu şuradan anlamak lâ- zımdır ki buna doğru gözüyle bakan sadece A.P. nin AKİS/18 ye karşı kimse de bu ihtimali varit görmekte, endişe sesi yüseltmekte, "Bir seçim olsa bunlar silme gelir- ler!" diye sızlanmakta ve bir çare peşinde koşmakta- dır. Çarelerin arasında, içinden A.P. oyu çıkacak san- dıkların kapatılması da vardır! Buna rağmen bir nokta, AP. lileri düşündürmek- ten geri kalmamaktadır. Haydi, rüyalar tahakkuk et- ti. Nisbi temsile rağmen sandıklardan silme AP. oyu çıktı. Memleketin sağlam kuvvetleri, 27 Mayıs öncesi idarenin bir harf değişikliğiyle tekrar kurulmasına mü- saade edecekler midir? "Bayar Hâdiseleri" mevcut kuvvet dengesi hakkında bir fikir vermemiş midir? Bu noktada, A.P. lilere idareci takım tarafından iki kuvvet hapı yutturulmaktadır. Bir defa, böylesine ka- hir ekseriyetle seçim kazanıldı mı hiç kimse bunun ica- bının yerine getirilmesini önleyemeyecektir. ( İkincisi, şimdi AP. bütün kuvvetiyle "Milli Müesseselerde hu- lul etmeye çalışacaktır. o "Milli Müesseseler"den mu- rat, Ordu ile Gençliktir. Bu fikrin şampiyonu, ayda ya- şayan Gökhan Evliyaoğludur. Sadece kendi adının, Gü- müşpala adının, Osma adın'n "Milli Müesseseler" men- suplarının tüylerini nasıl diken diken ettiğinin dahi far- kında olmayan bu hayalperest, Türkeş veya Eminnsu culara güvenerek Ordudaki,' İmam-Hatip Okulu tale