YURTTA OLUP BİTENLER Şimdi görünen, elde edilen ilk i- yi neticelerin Hükümeti tuttuğu yol- da daha gayretli, daha başarılı ça- lışmaya teşvik edeceği merkezinde- dir. Beklenen, yatırımların derhal ve kendilerini hissettirir tarzda baş- lamasıdır. Bunları hissettirmek için mutlaka gösterişli temel atma tö- renlerine lüzum yoktur. Ama bir başka usül bulunup hadiseler, bizim elle tutup gözle görünce her şeyi da* ha iyi anlayan halkımıza intikal et- tirilmeli ve memleketin gerçek du- rumu ona hissettirilmelidir. Bu, şüphesiz ayrı ve yeni bir planlamaya ihtiyaç göstermektedir. Hükümetin en önemli işlerinden bi- ri bu olmalıdır. Politikacılar Eve dönüş Bu haftanın ortasında Salı akşamı, Başbakan İsmet İnönü, Özel Ka- lem Müdürü Necdet Calpa şu emri verdi: "— Adalet Bakanını ve İçişleri Müsteşarını bul. -İçişleri Bakanı E- gedeydi-. Kendilerine şunu tebliğ et: "Hakkındaki muamele tam amlanıp Celâl Bayar tahliye edildiği andan i- isterlerse giderler, kalırlar, nasıl program yaparlarsa yaparlar. Resmi makamlar sadece yardımcı olacaklardır ve onların ar- zuladıkları tedbirleri (o alacaklardır. Eğer sıhhi durumu dolayısıyla Celâl Bayarın Ankaraya naklinin bir heli- kopter vasıtasıyla (yapılmasını Ce- lâl Bayarın kendisi veya ailesi arzu ederse bunu temin edin. Arzu etmez- lerse, arzu ettikleri gibi davranırlar. mi makamlar gazetecilerin de is- tedikleri gibi vazife yapmalarını ko- laylaştıracaklardır. Celâl Bayar tah- liye edildikten sonra istedikleri ka- dar resmini çekerler, iL ko- de kanunların tatbiki tabiidir." Necdet Calp bu emri, hemen o akşam alâkalılara ulaştırdı. Kayserideki oyun Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Necdet Calp tarafından bu emir ilgililere ulaştırıldığında o Kayseride pek eğlenceli bir hava esmekteydi. Eğlencenin merkezi, Kayserinin en lüks oteli olan Turan Palas oteliydi. AKİS/8 Cahit Özen Kararı açıkladı Basın mensupları, İstanbulda Adli Tıp tarafından alman kararın Kay- seri İnfaz Savcılığına gelmesini bek- lerlerken, bir husus üzerinde bilhassa durdular: Bayarın tahliyesiyle ilgili zevat son derece teferruatlı bir kar- şılama programı hazırlamakla meş- guldüler. Programcibaşı ise, Musta- fa Demirkan adlı bir eski D.P. li va- tandaştı. Demirken, Çarşamba günü öğle- den sonra, gazetecileri Turan Pala- sın bir salonunda topladı ve kendile- rine, karşılama e ilgili a- çıklamalarda bulu Demirkanın açıklamalarına, Nİ Yarn Eczaha- nesi sahibesidir- Daime Demirkan da katılmaktaydı. Demirkan söze şöyle başladı: "— Gazeteci arkadaşlarımızdan ricalarım var. Sayın Bayar için otuz otomobillik bir konvoy hazırlamış bulunuyoruz. Eğer sizler de bu kon- voya katılacaksanız, bir takım hu- suslara dikkat etmelisiniz. o Evvelâ 60 kilometreden fazla sürat yapılma- yacaktır. Sonra, birazdan arzedece- ğim sıra içinde yola a ve bu sıra hiç bozulmayacak Demirkanın GZARENME, göre Baya- rı karşılayacak ve Ankaraya götü- recek otuz otomobillik konvoyun önünde iki pilot otomobil gidecekti. En öndeki otomobil bir nevi seyyar eczahane şeklinde olacak ve içinde Demirkanın eczacı eşi Daime Demir- kan bulunacaktı. Bayarın otomobili iki pilot otomobilin arasında gidecek, emniyet, arkadaki otomobil tarafın- dan sağlanacaktı. Basın mensupları, bu yürekten D.P. liye bir sual sormadan edeme- diler. Muhabirler, mesleklerinin ga- zetecilik olduğunu, dolayısıyla süra- tin onlar için elzem sayılması gerek- tiğini izah ettikten sonra: "— Peki, ya biz 60 kilometreyi az bulur da, daha süratli gidersek? Hem, bu kadar az bir süratle gitme- nin politik faydası ne olabilir? Yol pek boştur" dediler. Organizatör Demirkan gülümse- di ve şu cevabı verdi; " zaman konvoya giremezsi- . Zira biz karar aldık, konvoyun lunduğu kısımdan geçenlere mâni o* lacağız. Bunu da pilot otomobiller yapacak. İcap ederse çarpacağız bi- le.." MORE ilâve etti: — Hem, yolumuz üzerinde Bâlâ ve Kaman var. Manalı manalı güldü. Gazetecilerle Demirkanın hasbi- hali devam ederken, salonda bir ga- zeteci peydah oldu. Nilüfer Gürsoy adına konuştuğunu bildiren gazete- ci, o gün Emniyet Müdürü ile Gür- soy arasında geçen bir muhavereyi nakletti. Hikâye, Başbakanlık Özel Kalem Müdürünün ilgililere ulaştır- dığı emirle ilgiliydi. Valilik, o bahis konusu emri Savcılık kamalıyla OBa- yara iletmiş ve arzusunu sormuştu. Bayar da kın vasıtasıyla, Emniyet Müdüründen, sadece emniyet tedbi- ri alınmasını istemişti. Nilüfer Gür- soy Emniyet Müdürü Gültekin Kızılı- şıka telefonla bu arzuyu iletti. Emni yet Müdürü, bu gibi konuların tele- fonla değil, karşıkarşıya palledilmesi gerektiğini belirterek, Gürsoyu ma- kamına çağırdı. Gürsoy, öğleden son- ra Emniyet Müdürlüğüne giderek, ba basının tahliyesi sırasında oemniyet tedbirinin alınmasını rica etti. Muha- vere böylece sona erdi. Ama Gürsoy, kocasıyla bitlikte otele döndüğünde bambaşka bir hava yarattı. Gazete- cilere, kendisinin Emniyete davet e- dildiğini ve emniyet tedbirlerine ihti- yaç duyulduğunu bildirdi. Bir muha- bir: — Peki öyleyse, bize, orada si- ze söylenenleri nakleder (o misiniz?" şeklinde bir sual sorunca, oBayarın kızı dudak bükerek: