JALE OKUYUCULARIYLA AKİS'in bu sütunlarında sık sık, di- siplinli bir eğitimden bahsediyor- sunuz. Ben de sizin fikrinizdeyim, fa- kat gelin de bunu vi e Oğlumuz oniki yaşın birçok kabahatlerini benden sizliyor ve kendisine lüzumsuz paralar veri- yor. Anne - oğul evde bana karşı ittifak kurmuş haldeler. Daha ya- zacak çok şey var, fakat öyle müte- essirim ki, bunları kendi kendime bi- le tekrar etmek istemiyorum. Evde disiplinli bir eğitim uygulamak için evvelâ annelerin, çocuklarına karşı daha az müsamahalı, daha az "ha- mur kalbli" olmaları lâzım gelmez mi? Bir baba - İzmir Sayın okuyucum; benim bahsettiğini ve modern pedagoji üstatlarının sık sık tekrarladıkları şey, zanneder Km, disiplinli eğitim değil, "disiplin- li hürriyet"ttr. Mâna biraz değişiyor. Fani eğitime hem hürriyet, hem di- siplin aynı nispette ve birbirini ta- mamlayıcı şekilde giriyor. Yazdıkla- rınızda haklı görünüyorsunuz. E çocukların, eşlerden biriyle diğerine ei ittifak halinle hareket etmele- elbette üzücüdür. acaba siz Ta disiplin isteğinizde fazla mı ileri gidiyorsunuz? Tanınmış doktor ve psikolog Mucehielli, hürriyet ve di- siplin konusunda şöyle diyor: "Fazla otorite, mübalâğalı disiplin, çocukta- ki şahsiyeti tamamiyle öldürür. Eğer anne ile baba bu konuda anlaşama- larsa veya birbirlerini aşağı yukarı aynı şekilde tamamlıyorlarsa, evde, ına çaresiz boyun eğecek, fakat ha- yatta bütün mücadele kuvvetini kay - bedecektir. Normal gelişmesini o ya- an bir çocuk, bu gelişme sırasında iki tabii kriz geçirir; Oğlan çocuk- lar için ilk kriz 13 - 14 yaş civarın- dadır -seslerinin kalınlaştığı devir- kızlar bu krizi âdet gördükleri za- man geçirirler -12 - 13 yaş civarın- da-, İkinci kriz bundan dört - beş yıl esnasında oldukça üzücü ve çetindir- ler. Anne ve babalarını o halleri ve davranışlarıyla (oürkütürler. o Fakat AKİS/32 CANDAN KONUŞUYOR aslında bu, onların kişiliklerinin te- şekkülüdür. Her çocuk bu devreyi geçirmelidir. Geçirmesi değil, geçir- memesi gayritabiidir. Aile, krizin ta- bii olarak geleceğini düşünürse, kriz çok daha çabuk atlatılır. Fazla oto- riter ailelerde çocuk, bu krizi geçi- remez ve kişiliğini bulamaz. Eğer anne ile baba bu konuda anlaşmış- mışlarsa, meselâ birinin yasak etti- gine diğeri gizliden müsaade verir- se, o zaman çocuk riyaya, yalan ve dalavereye alışır. Bunları, hayatta kendisine silâh olarak kabul eder ve tabii ki, elzem krizi geçiremez. Bu durumda suç işlemeye kadar giden bazı çocuklar vattır. Bunlar, normal şekilde kişilik (o gelişmesi'ni o yapa- madıkları için, çarpık yollarda ken- dilerine teselli ararlar. Ancak bun- lar, nadir vakalardır. Aile fazla müsamahalı, zayıf o- lursa, vaziyet aynı şekilde tehlikeler yaratır. Bu dünyada yaşıyacak olan insan, elbette ki bazı toplum kaide- lerine tâbi olacaktır. Çocuk, bu ka- nunları küçük hissetmeye başlamalı, nizam, m ve şuur- lu, âdil, ölçülü bir disiplinle kendi- sini frenlemesini öğrenmeli. Başı- boşçocuk kişiliğinibulamaz,'Her dediğini yapan' çocuk, aslında kişi- liğini bulmuş çocuk değildir. Çocuk, kişiliğini, biraz kendi kendisiyle, bi- raz çevresiyle mücadele ederek bu- lacaktır. Disiplinsiz büyümüş çocuk, intibaksızdır. Mutlu olamaz. . İdeal şekil, 'disiplinli hürriyet tir. Baba, evde âdil kanunların âde- ta temsilcisi olmalı, anne de bu ka- nunlara aynı bağlılığı göstermelidir. Ancak, biraz daha yumuşak, biraz daha anlayışlı davranmalıdır." Hürriyet için insanların bunca fe- dakârlığa katlandıkları bir devir- de toplumun, yürümeyen evlilikleri illâ ki tutmasını ben anlıyamıyorum. Eğer insan, evlenirken bir hata işle- miş, yanlış adamı seçmişse, bunu te- lâfi etmek istediği zaman neden bu kadar mukavemetle karşılıyor? Hâkim de, ekseriya, boşanma kara- rma Zor gidiyor. "Artık sevmemek", "artık beraber yaşamak istememek" bence ayrılmak için kâfi (o sebeptir. İnsan yeniden hayatını kurabilmeli değil midir? Her insan, bir kere ol- sun yanılabilir. S. Berman - Ankara İnsanlar birkaç kere de yanılabilir- ler, S. Berman. Bunun içindir ki, yanılmaları azaltmak ve doğan ço- cukları korumak amacıyla boşanma- ları güçleştirmişler. Böylesi daha iyi- dir sanıyorum. Bir büroda çalışıyorum. Oda arka- daşım olan genç kız o kadar ağır bir koku sürüyor ki, rum. kokunun tesir ettiğini meyin. Arkadaşım -her bakımdan iyi bir insan. Kalbini kurmaktan korktu- ğ için kendisiyle bu hususta ko- nuşamıyorum. Hem de, eğer dinle- mezse, mi kaçacak diye kor- kuyor R. H. B. - İstanbul Bence siz konuşmayın. Herhalde, büroda bir âmiriniz vardır kunun sizi rahatsız ettiğini âmirinize usulünce bildirin. Amirin, bu konuda arkadaşınızı ikna edeceğini o sanıyo- imsenin, ağır kokular sürerek büro arkadaşını rahatsız etmeye hak- kı yoktur. Hem, büroya giderken ko- ku sürmek yanlıştır. Her kokuyu her- kes sevmez. Hafif de olsa, rahatsız edici olabilir. Tabii, çalışmanın da bir âdabı var