SİNEMA Filmcilik Alikinin işleri Bundan bir süre önce, İstanbuldan ayrı ayrı günlerde kalkan üç yolcu uçağı, birbirlerinden habersiz -aslın- da haberli- üç ayrı türk prodüktö- rünü Atinaya indirdi. İlk gelen prodüktör, hava alanın- dan doğruca şehrin en rahat otelle- rinden birine yollandı. Vakit akşama yakındı, o yüzden hemen dışarı çıkma di, bir süre dinlendi, yordu. Dört adam o gece bir sonu- ca varamadılar, ertesi gün o konuş- malara devam etmek üzere işi orada bıraktılar. Prodüktör, ertesi gün otelinde bu- lunamadı. Erkenden otelden çık- mış, şehrin tarihi yerlerini gezmeye gitmişti. Yunanlı menecer ve pro- düktör, çaresiz, otelin salonunda o- turup, kendisini beklemeğe Oo karar verdiler. Prodüktör öğleden sonra oteline döndü, berikiler kendisini hararetle karşıladılar. Oturum yeni- den açıldı, önce karşılıklı niyet ve nabız yoklamasına giriştiler. (o Pro- düktör, Aliki OVuyuklaki ile oTür- Aliki Vuyuklaki oynuyor Oyun ama ne oyun! Tiyatro, benzerleri bütün dünyada "bulvar tiyatrosu" diye anılan, ha- fif, sudan komediler oynayan bir ti- yatroydu. Tiyatronun primadonna- sı, yunanlı seyirciden çok, Türkiye- nin pek tuttuğu bir kadın yıldız, Aliki Vuyuklakiydi. Prodüktör, kendisine ayırtılan lo- caya girip oturdu ve piyes başladığı zaman yanına gelen bir menecer, bir yunanlı prodüktör ve rejisörle usun uzun konuştu. Konuşma, tiyatronun primadonnası üzerineydi. Prodüktör hemen bir karar vermiş değildi. Berikiler üzerine (o vardıkça kendini naza çeker gibi davranıyor, kesin konuşmaktan inadına kaçını- AKİS/26 kiyede bir film çevirmek İstiyordu. Sebebini de açıkladı: Türk seyircisi, bu yıl gösterilen Aliki filmlerine karşı büyük ilgi göstermişti. o Türk prodüktörü bundan yararlanarak, Aliki ile bir film yapmak kararın- daydı. Şartları öğrenmek istiyordu. Yunanlı menecer ile prodüktör de durumun yabancısı değillerdi. Tür- kiyeye. gönderilen Aliki filmleri, da- ha birincisinde -"Dayak Cennetten Çıkmadır"da-, önce azınlığın, sonra da çoğunluğun ilgisini çekmişti. Pazarlık ve ötesi pazarlık başladı. Daha doğrusu, ilk gelen türk prodüktörü, karşı ta- raftan, şartlarının ne olduğunu a- e istedi. Şartlar bildiril- di: i 300 bin türk lirası karşılı- ğı yanan parası istiyordu. İş bunun- la kalsa yine iyiydi. Çevrilecek fil- min rejisörünün, senaryo yazarının ve Alikinin karşısında (oynayacak erkek oyuncuyla filmin fotoğraf di- rektörünün de mutlaka yunanlı ol- ması isteniyordu. Gerçi kendileri A- liki kadar büyük para istemiyorlar- dı ama, açıklanan rakamlar, Tür- kiye filmciliğinde bugün alınan ve göze batan en büyük rakamlardan da yukarıydı. Türk prodüktörü, ileri şartlara hiç bir şey demedi, mek istediğini belirtti. Ertesi gün de görüşmeler, konuş- malar devam etti. Türk prodüktörü hep sustu, yunanlılar da hep konuş- tular. Fakat kesin bir sonuç elde et- sürülen düşün- törü de Atinaya gelmişti. İkinci türk prodüktörü, birinci türk prodüktö- rüne nazaran daha aceleciydi. Ace- leciydi, çünkü birincinin gelişinden ve pazarlık için masaya oturduğun- dan haberliydi. Arada zaten öteden beri normal bir rekabet vardı ve bu işte de önce davranan kazanacaktı. Bu düşünceyle hareket eden ikinci türk prodüktörü paçaları sıvadı ve vakit geçirmeden ilgilileri buldu, he- men pazarlığa girişti. Ne var ki, rekabetin ticaret haya- tnın can damarı olduğuna ina- nanların başında asıl, yunanlılar . İkinci ve yeni bir tali- bin daha çıkması demek, işlerin kı- zışması ve fiyatların artması demek- t. Onlar da bu kurula uyarak derhal fiyatları arttırdılar ve A- likinin değeri (300 bin türk lira- sı karşılığından 400 bin türk li- rası karşılığına yükseliverdi. e Sebep olarak da, ilk gelen türk prodüktö- rü ve isteği öne sürüldü. Mademki Aliki Türkiyede alıcısı ve seyir- si bol bir yıldızdı, parayı veren dil düğü çalardı. Yunanlılar, ikinci türk oprodük- törüne, birincinin bütün şartları ka- bul ettiğini, hattâ h anlaşma- yı imzaya da hazır olduğunu söyle- diler. Bu, ikincinin eteklerini tutuş- turmaya kâfi geldi. Otelinden acele olarak İstanbulu aradı, ortaklarıyla konuştu, bilgi verdi, bilgi aldı ve bi- rinciye işi ve yıldızı kaptırmamak i- çin, gece yarısı alelacele anlaşmayı karşılıklı imzaladılar. Bütün bunlar olup biterken, her- şeyden haberli birinci türk prodük- törü, son durum karşısında o kıskıs gülüyordu. o Yunanlılarla (o karşılıklı