KÖŞEDEN Bir Tasarı ve Gerekçesi Spor kulüplerimizin lokal ve tesis sahibi olmadıkları kimsenin meçhulü değildir. Bunların kimisi bir kah- ve köşesine sığınmış; kimisi, stadyumların alt boşlukla- rında oda haline getirilmiş izbelerde barındırılmış; ki- misi de rastgele bir binada kiralanmış tek bir gözde mesken tutmuştur. Bu yerlerin, kulüp kavramının sos- yal değeriyle, sporun eğitimci özelliğiyle hiç bir müna- sebeti yoktur. Kimin hediyesi olduğu bilinmiyen yazı masası, kupaları ve hatıra resimleri saklayan köhne bir vitrin, içinde rengi solmuş formalarla ayakkapları, bir - iki topu muhafaza ettikleri perişan bir dolapla bir kaç iskemle, lokalin bütün döşemini teşkil eder. Bu lokal- ler, bu halleriyle ne gençlerin toplanıp spor konuştukla- rı bir çatı altıdır, ne de idman edebilecekleri bir yer. Ol- sa olsa, üstünde kulüp levhası asılı bulunan, tertemiz gençlik hatıralarıyla kirli fanila ve çorapların muhafa- za edildiği birer gözdür. Beş - on meşhurunu bırakın, kulüp denince, memleket ölçüsünde bilinmesi lâzım ge- len acı gerçek budur. Bir memleket, vatandaşın aldığı nefese kadar hük- meden bir tutum içinde idare edilmiyorsa, sporu devle- tin yaptırması ve gelişimini zorlayıcı tedbirlerle sağla- ması mümkün değildir. Demokratik rejimlerde spor kendi ilmi tarifi içinde, serbestçe yapılır, sevk ve ida- resinden sorumlu olanların bilgi ve liyakatleri ölçüsün- de -devletin teşvik edici, kolaylaştırıcı yardımıyla- ya- yılır ve gelişir. Bu sporun yuvası da, en alt kademeden başlayarak, mahalle, her derecede okul, Ni işyeri ve bunlar kadar ehemmiyetli olarak da kulüp Senatör sayın S. Baturun, kulüplerin lokal ve tesis sahibi olmalarını sağlayıcı tedbirleri derpiş eden kanun tasarısı bu sebeple çok ehemmiyetlidir. Devletin spor kulübüne emanet ettiği gençlik de, onun yetişmesi için harcayacağı para da kıymetlidir. Tasarının gerekçesini ve hükümleri tesis eden maddeleri, bu sebeple, ayrı ay- rı üzerinde durulmaya değer buluyoruz. Gerekçe, kulübün, gençliğin spor yoluyla eğitilmesin- deki büyük yerini belirterek devletin yardımını istemek- tedir. Bu, çok yerinde bir taleptir. Ancak, hemen söy- lemek lâzımdır ki, kulüplerimizin pek büyük ekseriyeti- nin maddi yoksulluklarında bizim, millet olarak, bir ek- siğimiz vardır. Bu eksiği telâfi etmedikçe, kulübü, borç- landırmak suretiyle, lokal ve tesislerle obezendirmek, özlenen neticeye ulaşmamıza yetmiyecektir. İnsanlar bir kulüp içerisinde bir maksatla ve kendi arzuları ile toplanırlar. Maddi ve mânevi emekler, mak- sadın ve gayenin tahakkuku için yıllar boyunca damla damla birikir ve böylece eser meydana gelir. Bu eser eğitici, sosyal bir eserdir. Taraftarları kulübü teşkil eden gerçek kıymet saymak, bizi yanlış teşhislere sevk AKİS/36 Vildan Aşir SAVAŞIR etmektedir. Taraftarların sayısını kulüplerimizin kasa- sına aidatını ödeyen veya kulübün, ayda bir defa olsun, lokalinin kapısını açan üyenin sayısına kıyaslamaya im- kân yoktur. Takınım giyeceği forma için idarecilerin dilenmeleri, en basit malzame için çırpınmaları bundan- dır. Spor dünyamızda kıymet olan bu kulüpler, inanmış ve âşık idarecilerin gayretiyle renklerini sahalarda dal galandırırlar ve ağır şartlar içersinde başardıkları ham- le ile memleket sporuna hizmet ederler. Bugün memle- ketimizde elle tutulur ne varsa, adına kulüp dediğimiz ve yetiştirici olmaktan ziyade derleyici olan bu bünye- lerin ve onların başında dayanılmaz güçlüklere göğüs geren feragatli sporcuların eseridir. Tasan der ki, "Spor - Totodan her yıl 5 milyon lira ayrılsın, bununla bir kredi fonu tesis edilsin. Tasarıya nazaran nizamname ve talimatnamelerin koşacağı şart- lar içerisinde -tasarıda bu şartların prensipleri eksiktir- kredi, şu anlattığımız kulüplere tevzi edilsin ve bunlar da bu paralarla kendilerine birer lokal veya tesis yapıp, 10 sene içinde aldıkları borcu ödeyip gelişsinler." Daha ilk bakışta göze çarpacaklar ki -palazlanıp şöhret olmuşlar hariç-, güvenilir, devamlı hiç bir gelire sahip olmayan, müsabaka hasılatı bulunmayan kulüple- rin büyük Ur borcu ödemeleri mümkün değildir. Tasa- rıya göre, plân veya projesi dahil, tesisi kendileri yapa- caklardır. Spor teşkilâtı olarak sis, diyeceksiniz ki, "Bu, sadece spora hizmet etsin ve şöyle olsun". Kulüp de diyecektir ki, " borcu karşılamak için lokali bir gelir kaynağı halinde de kullanabilecek cinsten ya payım'" Adı kredi de olsa, verilen para devletindir ve bu pa- ra, düğün salonu veya pastahane gib, kulübe varidat getirecek yerlere tahsis edilemez. Kulübü lokal sahibi etmenin başka yolu da bulunabilir. Meselâ tahsis edile- cek lokal veya tesis, şartlara, kulübün veya lokalin bu- lunduğu şehre, semte, Udimin hususiyetlerine tâbidir. Ayrıca, mahallin icap ve İsteklerine göre tesbit edilmiş standart plânlara uygun şekilde devletçe yapılır ve sem- bolik bir kira ile kulübe emanet edilir. Bunun örneği vardır. Bakımı devletçe temin edilir, hattâ içerisine eği- tici, öğretici gönderilebilir. Ama, kurulduğu günden bu yana temin edebildiği gelirin tamamı, spor lokali diye inşa edilecek binanın tutarının binde birini karşılamıyan bir kulübün borçlandırılmasının bizi bir neticeye götü- receğine inanmak güçtür. Kaldı ki, borcu ödeyemiyeceği belli olan kulübe de tasarı para vermemektedir. Demek “oluyor ki, asıl bakıma ve yardıma muhtaç ünite olan küçük kulüp, tasarının nimetlerinden peşinen mahrum kalacaktır.