Meseleler Büyük Millet Meclisi! Karsta çıkan bir gazete, Ekinci Gazetesi "B. Mille Meclisini vazifeye çağırıyoruz” baslığı altında dikkatle ve ibretle okunacak bir yazı yayın- lantmştıT. Bu yazı, Resmi ilânlara M. B. K. İdaresinin vurduğu bir yeni damgayla büsbütün acıklı hal almış bir durumu bütün çıplaklığıy- Ta gözler önüne sermektedir. Mesele, sadece Resmi İlânlar yüzün- den bugün Basının içinde bulunduğu karışıklık ve bir Demokrasinin Dör- düncü Kuvveti olan organın görevini yapamaması neticesi doğan sorum- suzluk değildir. Ekinci Gazetesi, büyük bir cesaretle, "Anadolu (Basının ayakta böyle tutuyoruz” kalkanını kendi şahsi çıkarlarıma örtü yapanları da teşhir etmekte ve bir Anadolu gazetesi sıfatıyla isin içyüzünü açıkla- maktadır. Yapılmakta olanın tek kelimeyle ayıp olduğunu ve milletin ma- lının böyle israfına hiç kimsenin göz yummaya hakkı bulunmadığını hiç bir yazı bu samimi yazıdan daha iyi gözler önüne seremezdi. e Bir takım kimselerin geçinmek için devleti, parazitlerinden biridir. Yıktığımız devreye "yağma ve soygun devri" adım u devri bu iddia ve kanaatla kapadıktan sonra beklenir ki "Hukuk ve Anayasa devri"ni açanlar, bilümum suiistimal ve yağma kapılarını kapatsınlar ve bu nakıs mecrayı açık tutan hükümleri, metinleri sonu- na kadar tasfiye etmeyi başlıca vazifelerden biri say- sınlar. Geçen zaman, hükümetin böyle bir endişeyi lüzumu kadar duymadığını, ilgili Bakanların ise sadece günü gün etmek politikasına yer verdiklerini göstermiş, o iti- barladır ki yurdun en uzak köşesinden T. B. M, M. üye- lerine seslenmek icabetmiştir. Bir soru Önce bir soruya cevap aramak, konuyu İyice kavra- mamız bakımından yerinde olacak: Türkiyede bir basın ve gazete enflâsyonu diye ifadesi pek mümkün olan bugünkü duruma hangi saikle geldik? Fikir mü- cadelesi mi, gerçek gazetecilik mi, yoksa resmi ilân ti- careti cabası mı memlekette bugün adeta okuyucu ye- konundan çok gazete çıkmasına yol açmıştır? Değişmez cevap şudur: Resmi ilân ticareti. İster topyekün Anadolu basınına, ister kendilerini Anadolunun üstünde sayan Ankara, İstanbul ve İzmir basınına bakınız, müşahede edeceğiniz genel görünüş budur. Bir kamu ve bir kurum Resmi ilân parası yağmasını ilk tecviz eden şey ihti- lâle kadar Artırma - Eksiltme Kanunu olmuş, İhtilâl- AKİS/22 basını ve hazineyi bu şekilde istismarı- na mutlaka son vermek, gazeteciliği hakkı olan şerefli temizleyip oturtmak Büyük Meclisin, ve itibarlı yere, büyük görevlerinden den sonra Basın İlân Kurumu adı verilen ve ne olduğu el hak bilinmiyen bir teşekkül, her yıl devlet hazinesin- den milyonlar ve milyonlarca liranın çarçur edilmesine ya seyirci kalmış, yahut bidayeten vazedilen ve elden geldiği kadar bu yağmayı Önlemeye matuf bulunan hü- kümlerden bir tatbikat devresi geçmeden rücu etmek suretiyle bunu teşvik etmiştir. İlândan maksat? Bir ilkokul öğrencisine sorsanız, ilândan maksadın "duyurmak" olduğunu söyler ve devamla "bu du- yurmanın ilgilisine duyurmak” olduğunu ifade eder. Bu gün parası milyonlar halinde devlet hazinesinden öde- nen ilânlarda "duyurma" şartı gerçekten yerine getiri- lebiliyor mu? Bütün Anadoluda resmi daireler ve bir de ilân bü- roları için günde 15-20, yahut 200 adet basıp, diyelim ki hepsini satan istisnasız bütün gazeteler, duyurma hizmetini bu boydaki tirajlarla yerine getiremiyecekle- rine göre okuyucusu, abonesi, satıcısı olmıyan, münde- recatları da haftalık Ankara - İstanbul gazetelerinin köhne haberlerinden ibaret bulunan bu resmi ilân tez- gâhlarım, bu fakir milletin dolar, mark ve sterlin yar- dımına muhtaç fakir hazinesinden beslemek, akla, man- tığa, hukuka ve Anayasaya uygun düşebilir mi? Misali Her Anadolu şehrinde bir belediye hoparlörü, bir res- mi ilânı 3 dakikada 5 bin kişiye 15 lira ücret mu- kabilinde duyurabilir. Fakat aynı şehirde aynı resmi ilânı 1000 - 1600 lira hazineden ücret ödeyerek neşret- tirdiğiniz gazete, 15 yılın tecrübesiyle iddia ediyoruz