YURTTA racaktı. va bu parlak idare na- sıl kurulacaktı? İki adam, bir darbenin şimdi ba- şarı kazanacağı fikrinde görünme- -iler. Tıpkı Hitler gribi, iktidarı de- mokratik usulle alıp Demokrasinin çanına ot tıkamanın faydaları üze- rinde durdular. Ancak' iktidara gi- den yolda Başgil sayesinde geri küt- leler ve D.P. ye o tabiatı dolayısıy- la bağlı zümreler, Türkeş sayesinde Ordu ve bilhassa onun genç kade- mesi ile zengin çevreler, Evliyaoğlu sayesinde de işçi, öğretmen ve öğ- renci çevrelerinin "Milliyetçi" etike- tini taşıyan militanları yeni Nasyo- nal Sosyalistleri destekleyeceklerdi. Açılacak bayrak, "Komünistlere ö- OLUP BİTENLER, desteğinden mahrum bırakacaktır. Bunların başında, genç subayları nezdinde itibarı olduğunu (sandığı Ordu gelmektedir. O bakımdan, ye- ni bir partiyle politika hayatına gir- mek tercih edilmiştir. Ancak bu da, hemen bugünün işi değildir. o Zira Türkeş önce zemini yoklayıp kendi- sine bir hava yaratmak peşindedir. Kullanacağı Oo kuvvetler (o arasında Türkeş 14'leri ve 22 Şubatçıları da saymaktadır. Halbuki bunların iki- si de artık mütecanis bir kütle ol- maktan uzaktırlar. 22 Şubatın are- fesinde Talât Aydemir (o Ankarada bazı fazla safdil, yahut fazla aklıev- vel, yahut fazla vesveseli kimselerle Zafer gazetesinde A. P. muhtırasıyla ilgili manşet Kim vurduya gitti " bayrağı olacak, daha hususi surette ve ölçülü olarak İnönü düş- manlığı aslında Atatürk düşmanlı- ğının paravanasını teşkil edecekti. Yeni bir parti 'ürkeşin, (o Türkiyeye (döndüğünde . ye gireceği haberleri doğru değildir. İsviçre görüşmelerinde bu- nun 'bir yandan imkânsızlığı, diğer taraf tan uygunsuzluğu üzerinde du- rulmuş ve o yolda karar alınmıştır. Bir defa. esas itibariyle eski Demok- ratlardan kurulu A.P. nin Türkeşi hazmetmesi, hele onu başa geçir- mesi kolay değildir. İkincisi, A.P. ye katılmak Türkeşi daha ilk anda. kullanmak istediği bazı kuvvetlerin AKİS/12 "Türkiyenin idaresini eline alacak a- dam" sıfatıyla cakalı cakalı emirler veriyor, isin asıl eğlenceli tarafı bun- ları dinlettiği de oluyordu. Yaban- cılarla, aynı sıfatla temaslar yapı- yordu. Gene isin eğlenceli tarafı, kendisini ciddiye alanlar da o çıkı- yordu. Şimdi aynı isi Türkeş yapa- cağına göre, Aydemir onun emri altına girecek midir? o 14'lerden, bambaşka ve çok daha mantıki fi- kirlere sahip Kabibay ile arkadaş- ları Başgiller, Evliyaoğlular ile be- raber yürümeyi kabul edecekler mi- dir? Sonra, bu curcunanın memle- kette yaratacağı tepki olmayacak mıdır? Bu, Demokrasiye inandık- ları halde prensip değil tatbikat ih- tilafı halinde bulunan ve memleketin asıl gücünü teşkil eden kuvvetleri birleştirmeyecek midir? O takdirde başarı şansı ne olacaktır? Bunlar, İsviçrede ve burada ce- vapları aranan sualler oldu. İlk en- dişe A.P. saflarında başladı. Tür- keşi gürültüyle karşılamak temayü- lü vardı. A.P. liler bu kuvvetleri ve- recekler miydi? A.P. nin ırkçı de- gil, eski Demokrat Parti idarecileri buna karsı şiddetle cephe aldılar, Türkeşle hiç bir ilişikleri olmayaca- ğını bildirdiler. O takdirde Evliya- oğlu ve arkadaşları, yapacakları mi- zansen için nurcu, ırkçı, Peyami 8e- facı gençlere kalıyorlardı. İşte, "Muhtıra Skandali" ile A. P. içinde beliren kargaşalık bu ha- diselerin neticesidir. A.P. Genel İ- dare Kurulu üyesi Ahmet İhsan Kı- rımlı da “İnönüye kulağımıza gelen ve A.P. içinde günün konusu olan bazı hususları anlatacaktık" derken bunları kastetmektedir. Bir Çok A.P. li, D.P. li hüviyetinden sıyrılıp ka- fatasçı hüviyetine bürünmeyi (o şid- detle reddetmektedir. Gökhan Evli- yaoğlu da bunu anlamış durumdadır ve Gümüşpalayı kullanıp bir takım akıl almaz ve A.P. için son derece tehlikeli benzetişlere kalkması bir taktiktir: A.P. isteristemez o gafı savunma zorunda kalacak, dolayısıy- la bazı noktalara angaje olacaktır! Nitekim, o hareketin gaf olduğuna yüzde yüz kani bir çok A.P. kaleni "Hamamın namusu" uğruna böyle bir vaziyet alma gafletinde bulun- muşlardır. Ama iş daha ileriye götü- rüldüğünde, D.P. li bir A.P. nin ka- lıp ötekilerin ayrılmaları gerekecek- tir. u ise en çok, Y.T.P. lilerin el- lerini memnun memnun uğuşturma- larına yol açmaktadır. Af Fırtına Bu hafta Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece, saatin l'e yak- laşmakta olduğu sırada Ankaranın 0003 numarayı taşıyan en meşhur Opel'i Çankayadaki evden çıktı ve Meclisin yolunu tuttu. Opel, seksen yaşındaki Başbakan İnönüyü evine bırakmış dönmüyordu. Opel, seksen yaşındaki Başbakan İnönüyü evin- den almış Meclise götürüyordu. Ge- ce yarısını geçe İnönüye telefon edil- di ve acele Meclise gelmesi istendi. Af kanunu dolayısıyla kavga çıkmış- tı. Milletvekilleri birbirlerine meydan dayağı çekmişlerdi. Ama İnönünün istenmesindeki sebep bu değildi. Hü-