YURTTA OLUP BİTENLER bağırdı. Sözleri mikrofona tam isabet et- tiğinden sessiz salonda çın çın öttü. Başları öne eğik milletvekilleri, bir- den gözlerini açtılar. Dikkatlerini ha- tibe teksif ettiler. Kaptan devam etti. Salon gene derin bir sessizliğe gömüldü. Bu a“ rada su değiştirilmiş, hatip bir yu- dum daha almak için davranmıştı ki, Meclisin kubbesinde yeniden bü- tün ei üzerine çeken bir say- ha yi eldi Bu su da sıcak, birader..." Kaplanın konuşmasının bundan sonraki kısmını, milletvekilleri dik- Bir millet Meclisinden şikâyetçiy- se, bir millet temsilcilerinin ça- lışmadığı, işini oOciddiye almadığı inancındaysa, bir millet Mecliste olup bitenleri derin bir hüzün, ka- ramsarlık, ıstırap ve ümitsizlik i- çinde seyrediyorsa buna mutlaka çare bulmak lâzımdır. Çare, de- Fuat Sirmen mokratfk sistemlerde vardır: Tü- züğü tatbik etmek. Zira hiç bir parlâmentonun tüzüğü, mensupları- nın çalışmaman halinde tedbir dü- şünmemezlik etmemiştir. Ama ken dini bilen Başkanlık Divanları gö- revlerini ciddiyetle yapar, devamı ve faaliyeti sağlar. Ancak bu vas- AKİS/16 katle dinlediler... Kalabalık ama neden? Şimdi bütün bunları anlatırken büt- çe müzakerelerinin tamamının böyle cereyan ettiği sanılmamalıdır. Salonun bazen lebalep dolu olduğu da görülmüştür. Mesela geride bırak- tığımız hafta içinde bir gece, millet- vekilleri bir haber duydular. (Vergi Reform kanunları konuşulurken Ma- liye Bakanı, Milletvekillerinin maaş- larında 300—400 lira fazlalık sağlı- yacak bir vergi kanununu o gece Mec lise getirecekti. Salon birden doldu, taştı ve iştirak 300 kişinin üzerine çıktı. fı taşımayan Başkanlık Divanları- dır ki eyyamcılık osonunda hern kendi başlarını, hem Meclisin ba- şını ve hem de Demokrasinin ba- -ını yerler. Senatonun ve Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divan- larını, millet göreve çağırıyor. Senato ve Büyük Millet Mecli- sinin Başkanlık oDivanlarından bir mikrobun kalkmış olduğuna söyle- mek lüzumu vardır. Bu, partizanlık mikrobudur. Celselere kim başkan- lık ederse etsin ve hangi partiden olursa olsun, tarafsızlığa azami de- recede riayetkar bulunduğunu söy- lemek bir borçtur. "Agâh Erozan tipi Başkan"lar, çok şükür tarihe karışmıştır. Ama Başkanlık Divan- larının işleri bununla bitmemek lâ- zımdır. Ürgüplü ve Sirmen, mutlaka halkın arasına inmeli ve halka ku- lak vermelidirler. Halk, Meclisin çalışmadığına bütün yüreğiyle ka- nidir. Bu inancın boşuna olduğu id- ların temsilcileri salona davet zil- leriyle çın çın ötmektedir. Buna rağmen temsilciler, inanılmayacak bir umursamazlık içindedirler. Ha- şarı ve dalgacı leyli mektep talebe- si gibi davrananlara haşarı ve dal- gacı leyli mektep talebesi muame- lesi yapmaktan başka çare yoktur. Şikâyet gökleri bulmuşken han- gi senatör, hangi milletvekiline bir tek devamsızlık cezası verilmiştir, lütfen söylenir mi? Kimden beş pa- ra kesilmiştir, lütfen söylenir mi? Kim, Meclisten tardedilmistir, lüt- fen söylenir mi? Avam Kamarasın- da, görüşmeler başlayınca gardrop- lar kapanır. Grupların "Kamçı" a- Beklenildi. Sabırsızlanıldı. Ama kanun gelmedi. Zira Melen Tarım Vergisi kanun tasarısını Meclise o sıralarda getirmeğe karar vermiş ve kalabalığı temin için küçük bir çare aramıştı. Maliye Bakanı Tarım Ver- gisi tasarısını 300 ün üzerinde bir topluluğun arasından böylece geçirdi. Bir başka türlü kalabalık ta po- litikacı hanımları tarafından temin edildi. Bu haftanın başında, gece o- turumlarında, seyircilerin bulundu- ğu localara bakanlar lebalep hanım- la dolu olduğunu gördüler. Bu ka- dar hanımın neden biraraya geldiği daha sonra anlaşıldı. Bulunanlar mil- nasıl Başkanlık? dı verilen mubassırları sıralar ara- sında dolaşıp devamlılığı temin e- derler. İngiltere, bu! Demokrasinin ve sağlam ananelerin beşiği.. Ora- da bu yapılırsa, pm b yapıla- n yapmamak suretiyle belki kendile- S. Hayri Ürgüplü rine Başkanlık için oy verecekleri tedirgin etmemektedirler. Ama bil- melidirler ki umumi efkârı şiddet- le tedirgin ediyorlar ve Meclisin ça- lışmamasına kızanlar, dalgacı tem- silcilerden çok onlara karşı şimdi- ye kadar tek müeyyide tatbik eme- miş eyyamcılara hiddet duyuyorlar.