MU S Konserler Genç virtüoz 1 948 yılının bir kış günü Beyoğlu caddesindeki Saray sinemasının öÖ- nüne asılan afişlerde İstanbullu mü- zikseverlerin aşina olmadığı iki isim göze çarpmıştı. İki yıldanberi Paris Konservatuvarında Benedetti ile ke- man çalışmakta olan küçük sanatçı Ayla Erduran, hocası ile beraber o sıralarda ilk konserini vermeğe ha- zırlanıyordu. Konserde Bach'ın iki sindeki İstanbul Şehir Konservatuva- rı orkestrası eşlik edecekti. Fakat ne yazık ki, o zamana ka- dar rastlanmamış ilgi çekici bir mü- zik olayına tanık olacaklarından ötü- rü konser gününü zevkle bekleyen İstanbullu (aydınların bu sevinçleri uzun sürmedi. Hâlâ "anlaşılamayan" sebeplerle konser iptal edildi, afişler kaldırıldı, sanatçılar da gerisin ge- riye Parise döndüler. Bu olayın se- bebin! o zamanlar Cemal Reşit Rey- le küçük sanatçının ailesi arasında geçen' Ur yanlış anlayışa oyoranlar Çıktı. Sebebi ne olursa olsun, o tarih- lerde olaya üzülenler, Cumhurbaşkan lığı Senfoni Orkestrası, geçen Per- şembe gecesi iki sanatçının yine ay- nı sahnede biraraya gelmesine vesi- le verdiği için sevindiler. O gece An- kara Konser Salonu, sayılı sanat o- laylarından birine tanık oldu. Prog- ramda önce Beethoven'in Egmont Üvertürü, Prokofiefin 2. Keman Kon- çertosu ve ikinci bölümünde de Beet- kıymetli şefinin dirayetli yakından izlemeğe fırsat buldular. Kaderin desteği Prokofiefde o Ayla Erduran, yirmi iki yıllık gayretlerinin semeresini parlak bir şekilde gösterdi ve "en başarılı türk kemancısı" ünvanını el- den kaçırmamış olduğunu ispatladı. Bu büyük ve olumlu sonuçta kendi- sinin bıkıp usanmak bilmeyen çalış- masının olduğu kadar, ona bu çalış- ma ortamını ve her türlü maddi im- kanlan sağlayan -daha doğrusu sağ- layabilen- babasının yardımlarının da büyük rolü olduğu şüphesizdir. Ger- çekten bugün Türkiyedeki kalburüs- tü kemancıların hiçbirine nasip ol- mayan "mükemmel" bir Stradivar- yüs uzun yıllar önce Aylaya babası tarafından hediye edilmişti. Kemanın bugünkü değerinin 300 bin lira ka- dar olduğu sanılmaktadır. Kızını pek küçük yaşta Parise ve sonra New- Kİ york'a gönderen ünlü doktorlarımız- dan Behçet Sabit Erduran bu konu- da hiçbir fedakârlıktan o çekinmedi. Ama Ayla da bu şanslı durumdan faydalanmasını bildi, zamanını da imkânları gibi iyi kodlandı. Çağımı- zın en büyük kemancılarından Zino Francascati'den, David Oistrakh'dan dersler aldı. Katıldığı (o uluslararası müzik konkurlarında da çok başarılı sonuçlar elde eden genç sanatçı, bil- hassa 1958 Brüksel Fuarı sırasında tertiplenen konserlerden birinde bes- tecimin Ulvi Cemal Erkinin keman konçertosuyla hem kendisini, hem de milli sanat müziğimizi dünyaya ta- nıtmağa fırsat buldu. Konsere gelince, Aylanın hocası Oistrakh'ın da çok sevdiği ve yay- lu tarafı, kürsüde bazan aşırı heye- cana kapılıp, coşması oldu. Bu da onun sanatçı tarafını yansıtıyordu. Ama ölçü biraz fazlaca kaçırılmasa. daha iyi olacaktı herhalde... Dev Kemanın resitali Geçen haftanın ilk gecesi bazı An- karalılar, pek ender rastlanan çe- şitten bir konseri dinlemek amacıyla Kızılaydaki Alman Kültür Derneğine koştular. O gece davudi sesli bir çal- gının, kontrabasın, solocu olarak ka- tıldığı bir resital veriliyordu. Konser- vatuvarın kontrabas öğretmeni Heinz Fromme, operanın koro öğretmenle- rinden Karl Oehring'in eşliğinde her yönden "mükemmel" bir konser ver- di. Programın gayet güzel tertiplen- mesinden, çalınacak parçaların iyi hazırlanmış oluşuna kadar titiz bir gayretin ürünü olan resital büyük Cemal Reşit Bey Takdir toplayan Şef mağa çalıştığı, Prokofief konçertosu pek öyle kolay yenir yutulur bir e- ser değildir. Eserde moderne kaçan bir üslüpla romantizmin, hattâ liriz- min yankılarını bulmak kabildir. Bu yönden Prokofief tezatlarla dolu bir besteci sayılmaktadır. İşte Ayla, yo- rumlanması bu kadar güç eseri, din- solukları kesilircesine izle- meğe Üstün bir parmak tekniği, ustaca kullanılan bir yay, enerji do- lu bir çalışla temiz çıkarılan sesler, başarıyı tamamlamağa yardım etti. ' Konserin ikinci yarısında Cemal Reşit Reyin yönettiği orkestra, bil- hassa senfoninin son bölümünde, iyiy di. Zaman zaman dinleyiciler, bir ta- rihte Hermann Scherchen'in yönetti- ği Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkest- rasını dinlediklerini sandılar. Şef o- larak Cemal Reşitin belki tek kusur ilgi ve takdir topladı. Kültür Heyeti lirttiği gibi, Brahms'ın babası rabastan temin pir ses çıkarabilme- nin imkânsız olduğuna" inanırdı. Bu inancına hak vermek kolaydır. Çün kü, yaylı çalgılar ailesinin en koca- man üyesi olan bu sazı çalmak hem büyük enerji, hem de incelik isteyen bir iştir. Birbirine zıt bu iki şey na- sıl biraraya getirilebilir? Hele resi- tal programına konulan Dragonetti ve Koussevitz'ki konçertolarının, ça lanın da, dinleyenin de nefesini ke- sen, birçok güç pasajları vardır. Ma- mafih Haendel ve Hindemith'in bes- teleri müzik sanatı yönünden diğer- lerinden çok daha derli toplu ve olum luydu. Resital, tümüyle olağanüstü bir sanat olayı oldu. AKİS/29