bekliyordu. Hele Hükümeti, Başbakan İsmet İnönü bulu halde salonda görenler bu hislerine aklanmadıklarını sandılar. Hükümet üyelerinden bir kısmı, belki bir mü- dahalede bulunmak lüzumu ( belirir diye Başbakanın celsede hazır bulun- masını istemişti. Böyle bir lüzum belirmedi. C. K. M.P. den ayrıldıktan sonra M. P. si- nin uğradığı felaket C. K. M. P. nin ise kavuştuğu itibar ve ferahlık yü- zünden bir süredir yarı çılgın ve bütün hayallerinden olmuş halde baş- kentte dolaşan Osman Bölükbaşı bir çıkış yapmak istediyse de muvaffak olamadı. Buna mukabil partisini, oy kullandırmaksızın salondan çekip çı- kardı. Tabii bu, iri kıyım lideri ta- nıyanları güldürdü. Celseyi yukarda- ki balkonların birinden takip eden ve Yuvarlak Masa Toplantılarını o bilen biri gülerek yanındakilere şöyle de- di: başında nduğ — Af meselesi tazelenirse, üstad faydalanacağı aralık kapıyı oayar- or!" Sakal ve bıyık fi aslı şudur ki, ciddi siyaset çev- relerinde A. P. tarafından koparı- lan "Total Af" yaygarasının fiili tür netice vermeyeceğinden hiç bir saman şüphe edilmemiştir. e Bunun, 1962 Türkiyesinde kimsenin kudreti dahilinde olmadığı derhal görülmüş- tür. Bu “kimse"ler arasına, İsmet İnönü de dahildir. Hükümette af konusu müzakere edildiğinde bilhas- sa Y. T. P. kanadı ve onun lideri A- lican Başbakanı daha ileriye itmek dedi. a önce bir çok kimseye söylediği sözü o tekrarladı: "Kudretimin neye yetip neye yetme- diğini ben bilirim", Üstelik İnönü, kimin affı hak edip kimin etmediğini de mükemmelen biliyordu. Ama, ırkçı ekalliyetin eline düş- müş ve suni doping yapılmış A.P. nin azgınlığı memleketin sağlam kuv vetlerinin tepesini attırıp ta onlar "Total af mı istiyorsun? Pek âlâ! Ben de hiç af istemiyorum. Varsa gücün, çıkar bakalım total affını.." diye ve hislerinin alevlenmesi neti- bir an İnönüye döndü ve onun etrafında tesanüt şar- kılarının söylenmesine başlandı. Zi- ra Şurası bir gerçektir ki, içinde bu- lunulan şartlar altında sâdece İnö- nünün teminatıdır ki affın bir baş- langıç olacağı endişesini oduyanlara sükün getirdi ve affa karşı sokakta beliren barikatı vardı. Yoksa af hiç çıkmayabilirdi. AKİS, 15 EKİM 1962 p Kulağa Küpe Herkes göbek atar gir eveleme develemeci po- litika esnafının ağzında, şu: Millet istiyor! Bir defa millet istiyor mu, istemiyor mu, toptan af şampi- yonları boylarının ölçüsünü al- dılar. O, bir yana.. Ama, millet daha neler ister. "Politikacı, her isteği yerine getirecek mi? 0- nun hiç sorumluluğu yok mu- ur? Sen, bütün bankadaki pa- raların bütün vatandaşlar ara- sında, en çoğu en fakire veril- mek üzere taksim edilivermesi- ni teklifeden bir kanun tasarı- sı ver de, gör. Bak, herkes na- sıl bayram, yapıyor. Canım, uzağa gitmeğe ne ha- cet. Unutulmaz "Milletvelkili maaşlarına zam "tasarısı "alâ- kalılarda nasıl göbek attırdı. Ama, "Meclisin istediği” oldumu? Yeni durum A. P. yi çok karıştır- dı. Bütün kongrelerde, bilhassa ırkçı ekalliyetin adamları "Millet total af istiyor. Biz onu çıkartacağız" diye Cevat Önder Ah, kurnaz! OLUP BİTENLER çalım satmışlardı. Gazetelerde o sü- tun işgal eden -ne "fuzüli işgal" ya- rabbi!"- kalemleri memlekette kimiyetin kendilerine geçtiğini san- dıracak bir hava monte i YURTTA besi iniyordu. Süngüler Daha fenası, çarşıdaki pirince gider- ken evdeki bulgurdan olundu ve Total Afda ısrar etmekle yüzlerce mahküm bir atifetten mahrum bıra- kıldı mı A. P. politika alanında daha da beter rezil olacaktı. O halde ne yapmak lâzımdı ? Partilerini bu tadsız noktaya ge- tirmiş bulunanlar, başta ateşli (Gök- han Evliyaoğlu, aynı ateşle ve var güçleriyle -ama asıl, Oo görülmemiş pişkinlikle- (obağırmaya başladılar: "Ya.. ya.. ya.. Şa.. şa.. şa.. İsmet Pa- şa çok yaşa!" A. P. lilerin kritik durumu en ziyade, haftanın başlarında af tasa- rın Adalet Komisyonunda görüşü- lürken ortaya çıktı ve Mecliste tatlı tebessümlere yol açtı. Bilinmeyen kulis Ain, gözler önünden uzak, cere- yan eden kulisi çarşamba saba- hı saat 10'da toplanan Adalet Komis- yonunda oldu. O gün, sadece Hükü- metin tasarısı düşünmeye başladılar. Kısmi Affa "Evet" demek izah edi- . Ama Total Affa bizzat ken- "Hayır" dediklerini nasıl kongrelerde -hani o, dünyaya mey- dan okudukları ve kendi kendilerine gelin - güvey oldukları kongrelerde- anlatacaklardı? Bu yüzden, tam mak- yavelvari bir kurnazlık düşündüler. Toplantıya katılmayacaklar, yahut geç gelecekler, her halde oyda bu- lunmayacaklardı. Ama o sabah bir de baktılar ki, C. H. P. liler de aynı taktiği kullanmışlardır. Bunun üze- rine işin o tarafı yürümedi ve iki ta- raf da yerlerini aldılar. Aksi halde, Komisyon toplanamayacaktı. Adalet Komisyon odasının kapısı önünde bekleşen A. P. li milletvekilleriyle Latif Aküzüm (A. P. ) ve Esat Kemal Aybar (Y.T. P.) olayların gelişmesi ve Komisyonda takınılacak tavır ü- zerinde görüşmelere giriştiler. Akü- züm partili arkadaşlarına Özardanın teklifi üzerinde ısrar etmenin O fay- e bunun infial yaratacağını, Hüküm tin getirdiği tasarının desteklenerek bazı teknik tashihler yapılı sure- tiyle (o geçirilmesinin olacağını belirtti. A. P. li milletvekilleri - Ha- 7