tün parçaları gibi sanayi ve maliye çevrelerini de nazi partisinin bir şu- besi haline getirdi. Artık her şey Führerin görüşüne ve emrine bağlıy- dı. Führerin etrafında ise gözü uç bir sürü maceraca vardı. Orduyla münasebet Od. alman hayatındaki bütün bu gelişmeleri uzaktan takip etmek- le yetindi ve bir müdahalede bulun- madı. Şurası bir gerçektir ki naziz- min devrilişine, kadar Ordu Avustur- yalı Onbaşıya "Defol!" demek kud- retini elinde tutmuştur. Ama gaflet ve delalet Almanyanın temel direği mesabesindeki bu kvvwveti (o Führerin getirmiştir. Hitler aşırı- lıktan aşırılığa öylesine geçti ki Har- bin son yıllarında kendisine (o karşı girişilen suikast üzerine bütün Or- duyu kapısında uşak durumuna sok- tu. Koca koca Mareşaller, General- ler, Amiraller nazi selamını mecbu- ri selam tarzı olarak kabul zorunda bırakıldılar. Fakat Hitler, başlangıçtan itiba- ren Orduya karşı çok kurnaz dav randı. Nazi partisinin iktidara geç- mesi üzerine, bilhassa S.A.'ların ku- rucusu olan Ernest Roehm ve arka- daşlarının çevresinde o birlikleri Or- dunun yerine geçirmek temayülü be- lirdi. Tabii bu tehlikeli temayül Or- duda şiddetli tepki yaptı. Bir çok na- zi ihtilalin henüz bitmemiş olduğu- nu söylüyordu. Propaganda Bakanı Goebbels daha sonra başka ihtilalci- ler tarafından tekrarlanan "İhtilal asla durmaz" kerametini o sıralarda savurdu. Goebbels'e ve bilhassa Ro- ehm'e göre ortalıkta hâlâ "geri kuv- vetler", "mukavemet yuvaları" var- dı. Bunların temizlenmesi şarttı. Hitler onlara katılmadı. İktidarı ellerine geçirmişlerdi. Şimdi Alman- yanın ihtiyacı sükünet ve nizamdı. Onun için İkinci İhtilal yapılmaya- caktı. Buna lüzum yoktu. İhtilal bir devamlı rejim olamazdı. İhtilalin in- kılâp haline getirilmesi şarttı. O yo- lu açmak lâzımdı. Hitler bir yandan Ordu, diğer taraftan Krupp ve Thyssen gibi sanayicilerin Oo emrine verdiği büyük iş alemiyle temas Kur- Kitap yakan öğrenciler Gözler kararınca AKİS, 15 EKİM 1962 TARİH du. Bu, partisindeki ultraları deliye döndürdü. Lider kendilerine ihanet e- diyordu. S.A.'lar ile Ordu arasındaki münasebetler bu suretle biraz daha i. Hitler S.A.'ların şımarıklık- nun kâğıt üzerindeki haklarına sa- hip hale getirdi. Ama çatışma bitme- di. Hitler nihayet 30 Haziran 1934'te eski arkadaşlarından kendisine karşı dönmüş ve bir S.A. ayaklanması dü- şünenleri kanlı bir şekilde temizledi. Goebbels oFührerin yoluna dön- müştü. Ama Roehm ve bir çok kanlı katil, homoseksüel, o şantajcı» profesyonel maceracı o kanlı temiz- likte tasfiye edildi. En önemlisi, S- A.'ların başının koparılmasını Ordu kendisine verilmiş tavizlerin en kıy- metlisi saydı ve Führerin emri altı- na daha sağlam şekilde girdi. Hindenbursr'un ölümü ve son perde ski devrin tek sembolü kalmıştı: Mareşal von Hindenburg. İhtiyar umhurbaşkanı artık bir kenara ta- mamiyle itilmişti. Ama Ordu ve Jun- ker'lerin kendisine karşı bir sem- patisi yok değildi. Hindenburg 2 A- gustos 1934'te, sabah saat 9'da öl- dü. Yerine milletçe birinin seçilme- si lazımdı . Hitler böyle bir seçime lüzum görmedi. Üç saat sonra, tam öğle vakti yayınlanan bir tebliğle Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığın birleştirilmesinin karar altına alın- dığı ilân edildi- Böylece Avusturyalı Onbaşı Alman o Feldmareşalinin de yerine geçmiş oldu. Hitler Alman- yanın protokol bakımından da | nu- yaya değil, Anayasaya da değil, hat- ta rejime veya hükümete, devlete de değil, doğrudan doğruya (Hitlerin şahsına bağlılık yemini olan bu ye- nlini bütün alman subayları ettiler: "Allahın huzurunda yemin ederim ki Alman Reich' nın ve halkının Führe- ri, Silahlı Kuvvetlerin Başkomutanı Adolf Hitlere kayıtsız şartsız itaat e- deceğim ve kahraman bir asker sıfa- tıyla her an bu yemin için hayatımı feda etmeye hazır olacağım." Böylece son perde de inmiş olu- yor ve tarihin en inanılmaz hadise- si gerçekleşmiş bulunuyordu: Almanya artık bir tek adamın avucu içindeydi ve onun elinde korkunç bir aletten başka şey değildi. (Gelecek yazı : inanılma ret dersleri") “Netice - Hitlerin alınacak ib- 23