OLUP BİTENLER sünden Türk Ordusunun en nç subayına, C.H.P. sinden taptaze üni- versitelisine ve sağlam devrimcilerin a YURTTA diyorlar mı etmiyorlar mı? Şimdiye kadarki bütün gevelemelerin o hiç kimseyi aldatmamış olmasının sebe- bi bundan başka bir şey değildir. Bu prensip bir defa kabul olun- du mu, affin manası daha kolay an- latılır. Af iki kabahatli taraftan sa- dece biri cezalandırıldığı için öteki taraftan özür dilenmesi değildir. Af Af Aklın zaferi Bu haftanın sonunda An- rada, İspanya Büyük Elçiliğin- de, "Biesta de la Hispanidad" mü- nasebetiyle kordiplomatik Oo duayeni olan Büyük Elçi tarafından bir kok- teyl parti veriliyordu. Başkentin ta- nınmış simaları ve hemen bütün kal- burüstü yabancı diplomatlar oraday- dı. Toplantıda konuşulan tek konu, o gün öğleden sonra Büyük Meclis- ten çıkan af oldu. Meclis celsesinin bütün tafsilatı, celse (kapandıktan — İsmet Paşa denizi geçtikten sonra derede kolay kolay boğul- z" İşin aslı şudur ki, af konusunda hisleri bir tarafa iterek orta yolu bu- lan Hükümetin makul ve ölçülü ta- sarısının süratle ve sükünetle kanun- laşması yolunun bulunması Türki- yenin huzur, sükünet ve istikrar i- çinde kalmasını isteyen dostlarımı- zın hapsini tahmin edilmeyecek ka- nasebetlerini tanzim eden dost dev- bir hatanın tamiri de değildir. Af bir hakkın iadesi hiç değildir. Af ziya- desiyle hak edilmiş bir cezanın ba- zılarınca çekilen kısmının milletçe kâfi görülerek bu bazılarının geri kalan cezalarının o bağışlanması de- mektir. Bu yüzdendir ki sadece bu şef- kate layık bulunanlar çıkarılmakta- dır, ötekiler, büyük suçlular, cezala- rını çekmekte millet onlar içinde atı- fet gösterinceye kadar devam o ede- ceklerdir. Hadiseler, o zamanın gel- mediğini şu son haftalarda herkese gösterdi. 6 Adalet Komisyonu çalışıyor Taktikçiler taktikçilere karşı hemen bir kaç dakika sonra merak- la bekleşen elçiliklerde öğrenilmiş vs tatlı bir sürpriz yaratmıştı. Zira, cereyan eden hâdiseler (o karşısında diplomatların en iyimserleri bile Mec- liste çatışmalar, hiç olmazsa tartış- malar beklemekteydi. İspanya (Bü- yük Elçisinin davetinin sonunda, ka ramsarlığını terke pek o kıyamayan bir dost elçi: NN Bakalım tatbikat nasıl ola- ai diye, tek istifhamı ortaya at- “ Hadiseleri ondan daha iyi takip e- denler gülümsediler : let adamlarının zihinlerini kaplayan bulutlar kümelendikleri kadar o ça- buk, dağıldılar. O cuma akşamı, İs- panya Büyük Elçiliğinin dik merdi- venlerini inenler ikram edilmiş olan şampanya kadar günün iyi haberleri neticesinde (o kendilerini (o hafiflemiş hissediyorlardı. Sürprizli celse rçektende, o gün öğleden sonra eclisi bilhassa dinleyici (olarak pek cesaret gösteremiyorlardı. larından çoğu patırdı ve gürültü bile AKİS, 15 EKİM 1962