YURTTA OLUP BİTENLER bir defa kurulunca asıl desteklerini olsun, tahrik organlarını devlet pa- rasıyla beslemesi görülmemiş bir ha- disedir. Resmi İlânların mevcudiyeti Basının bugünkü üzücü manzarasının I numaralı sebebidir ve o sebep or- tada kaldıkça sorumluluğunu omüd- rik ciddi bir Basın asla kurulamaya- caktır- A. P. organları yalan haber- lerle, açık kapalı hakaretlerle, pes- paye imâlarla sakin bekleyen İstan- bullu gençleri de sokaklara döktüler. Tahrikte Yeni İstanbul başı çekti- ğinden - İzmirdeki bir kaç bin kişi- lik A. P. mitingini başlıkta "yüzbin- ler"den bahsederek verdi, sanki bir halk hareketi varmış gibi başlıklar attı, yüz kızartan imalarda bulundu- hiddet en ziyade ona karşıydı. Tabii Ypinyanın en aptalları, kendileri- ni kurnaz ve kendilerinden baş- ka herkesi köprüden o seçilinceye kadar dayı diye hitap edilen ayı- lar kadar safdil sananlardır. Bun- ların zaman zaman adam kandır- dıkları varittir. Ama uzun vadede başarı kazandıkları şimdiye kadar görülmemiştir. Gökhan Evliyaoğlu, İnönü Hü- kümetinin desteklenmesini istiyor! Kime karşı? "Komünist" adını verdiği ve aslında bir avuç ücretli tahrikçi hariç bizzat Gökhan Evli- yaoğlunun ve avanesinin giriştikle- ri şirretlik ve şımarıklık okampan- yasından bizar olup "Ece, çok olu- yorsun artık!" diye ateşini yükselt- miş kuvvetlere karşı.. bette ki unutulmuş değildir. İhtilalden son- ra bu aynı adam, iktidarı bırakmak istemeyen Komiteci grubunu (o des- tekliyor, onları savunuyordu. Kime karşı? Cumhuriyete karşı, o Milli- yete karşı, Akise karşı ve seçimle- rin bir an önce yapılmasında sayı- sız menfaat olduğunu söyleyen İ- nönüye karşı!. İhtimal ki delikan- lının unuttuğu, İnönünün o Komi- teci grubu olmadığıdır. A.P. nin, parti olarak, milli menfaatin de, dolayısıyla menfaatinin de nerede olduğunu an- laması karşısında vatandaş olarak sevinmemenin imkânı yoktur. Ama politika bir fikir, bir inanç, bir akide meselesi olduğu süre makbul- dür. Bunların hepsi bir kenara iti- lip sadece taktik haline getirildi mi bir "aldattım, buldattım" oyu- bu tahrikler, aslında başka maksat taşıyan başka tahrikçilerin ekmeğine yağ sürdü, onların işlerini çok kolay- laştırdı. Yayınlar, tatlısu kahraman- larının çalımları, sarfedilen ipsiz sap- sız sözler, takınılan tavırlar onların elinde delillerinin en güzeli odu. "İş- te" diyorlardı, "Bakınız ve güzünüz. Bu, dia af çıkmadan... Bir de af çı- kınca Buna rağmen gençler çok ağır- başlı ve vakur davranmasını bildiler. Yeni İstanbulun önünde güya "so- payla, taşla, kürekle imanlarını ko- rumak" için toplanmış, ağzı alkollü bir çapulcu gruba gereken dersi ver- dikten sonra geçip gittiler ve (odev- rimlerin savunmasında üzerlerine dü- şeni, gerekirse, yapacakları (o husu- sunda azimlerini belli ettiler. o Tıpkı Ankarada olduğu gibi İstanbulda da, Haydi nu olar ki zavallı Gökhanların so- kakta çelik çomak oynadıkları sı- rada bu oyunun kurbanı yapılabile- ceği sanılan adamın Lord Curzon'- larla becelleştiğini bilmek macera- nın sonucu hakkında bir fikir vere- bilir A. P. için mesele, ırkçı ekalliye- tin görüşünün ve politikasının mı, yoksa mutediller diye bilinen gru- bun yolunun mu enimsendiğinin açık olarak bildirilmesidir. Bir de- fa bildirildikten sonra da onun ge- reğinin ciddiyetle yapılmasıdır. A. nin, siyasi müşterilerinin tema- yülüne aykırı bir vaziyet almasını beklemek hem doğru değildir, hem haklı değildir. O temayül mevcut bulundukça bir teşekkül çıkıp onu mutlaka kanalize edecektir. A P. den istenen bu değildir. A.P. den is- tenen, kendi müşterilerinin tema- yülüne hangi teşhisin konulduğu- nun açıklanmasıdır A.P. nin müş- terileri şimdi taktik değiştirmekte fayda hayal eden grubun sandığı gibi 27 Mayısa ve onun gerçek ya- pıcısı sağlam kuvvetlere karşı hınç, kin, intikam hisleriyle dolu kütle midir, yoksa bu kütle mazinin bir tarafa bırakılıp hem kendi in, hem m iyi istikamette ilerlemesini isteyen va- tandaşlardan mı müteşekkildir? E- ger teşhis hâlâ birinci teşhis ise, yani kongrelerde ve kongre sonra- larında ifade edilen "Bu millet ek- mek değil, af istiyor" sa A.P. nin sevk-i idaresinde bir değişikliğe lü- zum yoktur. Ama, ikinci gerçek A harekete geçenlerin Silahlı Kuvvet- lerin sükünet tavsiye eden mensup- larına karşı ne kadar saygılı bulun- dukları hiç kimsenin gözünden kaç- madı. Buna mukabil haftanın sonunda, Gençleri de, Silahlı Kuvvetleri kullanmak sevdasındaki başka rikçiler Gençler nezdinde de, lı Kuvvetler nezdinde de itibarların- dan çok kaybettiler. Zira onların başka oyunlar oynadıkları (o süratle ortaya çıktı. Eski Komiteciler sahnede diseler sırasında faal rol ooyna- yanların arasında eski M.B. nin üyeleri dikkati çektiler. M panyasına bir süredir maruz bira- kıldıklarında hiç kimsenin o şüphesi Oradan! P. de samimiyetle anlaşıldıysa o- nun icabı herkesi ikna edecek tarz- da yerine getirmelidir, başında felaketin do- laştığını hisseder etmez bir takım alaturka kurnazlık oyunlarına giri- şiyor. Bundan önce, bünyesindeki bir takım mikropları nasıl sonra da onları nasıl geri hatırlardadır. A.P. nin yöneticile- ri bunu akıllılık saymışlardır. Ha- tanın ta kendisidir. A.P. o oyunla kendisine inanılmayı güçleştirmiş- tir. Nitekim, orada burada miting tertibine girişip güç göstermeye ge- lince en güvendikleri belgelerde el- lerinin altında bir kaç bin kişiden fazla kalabalık bulamamışlar (o ve ancak bu muazzam fiyasko karşı sında işi pişkinliğe vurup mitingle- ri önlemeye kalkışmışlar ve oGök- hanlar filan falan o zaman İnönü- nün ayakları altında odolaşmaya başlamışlardır. A.P. bu Gökhan filan falanla- rın mı partisidir, yoksa doğru yolu çok önce gösterdikleri halde mute- dil diye Pala Paşanın yetersizliği sayesinde ırkçı ekalliyete (kurban edilip direksiyon başından uzaklaş- tırılanların mı? Bu sualin cevabı fiille alınma- dan A.P. karşısında daima memle- ketin bütün sağlam (kuvvetlerini bulacak ve bir gün başına felaketin gelmesini önlemeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Hiç kimse de, o A. P. yi kurtar- mak için küçük parmağını kaldır- mayacaktır ya... AKİS, 15 EKİM 1962