ya başlamakta ve işini pek nadiren akşamın dokuzundan evvel bitirmek- tedir. Bu, Kemal Satırdır. Dr. Satır, İsmail Rüştü Aksalın sıhhi sebepler- den dolayı istifasından bu yana eski ve büyük partinin Genel Sekreterlik makamını asil olarak doldurmakta- dır. C.H. P. nin yeni Genel Sekreteri vazifeye başlar başlamaz bir b lama geçirdi. Evvela son derece yay- gın bir a kendine has dert- . P. li politikacılara Satır hemen paçaları sıvadı, zilerle başladı. Zira Genel Merkezin santralı hemen her gün, yurdun dört bir tarafındaki C.H.P. teşkilâtı ta- rafından aranıyor ve kongrelere hiç değilse bir, bir tek milletvekilinin gelmesi ricası ile karşılaşılıyordu. Buna rağmen, davetler cevapsız kal- makta devam etti. Bunun üzerine, C. H. P. nin büyük Kurultayı arefesin- de, bu kurultaya kadar Genel Sek- reter kalacak olan Kemal Satır da- vetlere bizzat icabet Zzorunluğunu hissetti, Zaten derdin başı C. H. P. millet- vekillerindeki bu O umursamazlıktır. Bu bakımdan en dertli olan da su- yun başındaki Ankara , teşkilâtıdır. tamamlayabilmiş değildir. mazlığın tipik misali, bundan bir süre önce cereyan etti. Ankara teş- kilâtından bir üye C. H. P. Ankara Senatörü Osman Alişiroğlunu (o tele- fonla aradı ve bir kongrede bulunma- sının lüzumlu olduğunu bildirdi. Ali- şiroğlu - aynı zamanda C.H. P. Mec- lisi üyesidir- bu davete icabet etme- mekle kalmayıp birde : — Canım, ne faydası yiverdi. Bu sözler Ankara (teşkilâtının takkesini başından fırlattı. Ancak bu umursamazlığı gösteren bir tek Ali- şiroğlu değildir. Meselâ bir (o Halil Sezai Erkut bile C. H. P. Merkez yö- netim Kuruluna seçilir seçilmez, teş- kilâtıyla ipini kopardı. Ne kongreler- de göründü, ne de teşkilât meselele- riyle ilgilendi. Ankara ( teşkilâtıyla ilgilenen iki Bakan müstesna- Hıfzı Oğuz Bekata ve Bülent Ecevit- bir tek kul, kendi yağıyla kavrulan ve kongrelerinin tamamını Büyü Ku- rultaya yetiştirmek çabasında olan Ankara teşkilâtıyla ilgilenmedi. He- le İbrahim Emirzalioğlu kendine, son derece makül bir de gerekçe o bul- Gr : var?" de- Ne e yapayım kardeşim, evi Bı- elem orum AKİS, 15 EKİM 1962 Ali Sohtorik Görevini tamamlayan adam Başkentte durum bu olursa, baş- kent dışı kongrelere alâka kendili- ğinden ortaya çıkar. Meseleler, meseleler mal Satır işe başladığında teş- kilât derdini bir kere de yeni Genel Sekretere daha tiz perdeden duyurdu. Bunlar bir kaç kısımda top- lanmaktadır. — Mahalli meseleler — Şikâyetler Teşkilâttan yükselen bu iki dert, Genel Merkez ile Teşkilât arasında- ki buz dağlarını yaratmaktadır. Ga- nel Merkezi atalet içinde olmakla it- ham edenler, bilhassa bu iki nokta ü- zerinde durmaktadırlar. Evvelâ hemen her bölgenin mil- letvekilleri, büyük bir lakaydi içinde bulunmaktadırlar. Meselâ Ankarada bulunan 370 bin gecekondu sakininin dâvası bir türlü Meclise intikal ede- memiş, nihayet İzmir milletvekilleri meseleye el atmışlardır. Şikâyetler ise, bilhassa en alt ka- demede çalışan ve 10 yıllık muhale- fet devrinde D. P. iktidarının derdini çekmiş, vefakâr C. H. P. ilerden yükselmektedir. Onların iddiası, ik- tidarda bulunan C.H.P. nin kendi- lerine sahip çıkmadığıdır. Ancak bu konu, iki tarafı keskin bir kılıç gi- bidir. Zira C.H.P. teşkilatının bir çok militanı on yıl boyunca bir gün gelip partilerinin iktidara geçmesini ve böylece kendilerinin de D. P. mili- tanlarının kondukları nimetlere kon- malarını beklemişlerdir. Halbuki İ- nönü, kurduğu hükümetin prensibi olarak "Partizan idareye paydos!"u seçince bu grup hayal su- YURTTA OLUP BİTENLER kutuna uğramıştır. "C. H. P. nin mi- daha ziyade İnönü aleyhtarı hareket- lerin oçekirdeğini e- ceğini vaad eden çarıklı politikacıla- rın peşine takılmaktadır. Ama, kendilerine sahip çıkılmadı- ğı yolundaki bütün şikâyetler bu da» rece haksız değildir. Hatta, çoğu hak- lıdır. C.H. P. lilerin hemen her talebi hemen her C.H. P. Bakanı ta- rafından "Ooo, partizanlık yapama- yız" diye reddedilmektedir. Halbuki öteki parti mensuplarının arzuları ö- teki parti Bakanlarınca çok daha "munis" karşılanmaktadır. O ka- dar ki işlerin öteki parti Bakanları- na yaptırtılmasını C. H. P. liler bile tercih eder hale gelmişlerdir. C.H. P. Bakanları teşkilâtla münasebetle - üzen, iş- lerinin yapılmamasından çok kendi- lerine ilgi gösterilmemesidir. Yoksa dünya kadar C. H. P. li, aksettirdiği meseleye alâka gösterilip te durum açıkca anlatılsa anlamayacak Okim- seler değildir. Bir üçüncü dert, bundan bir süre önceye kadar azıtmış A.P.lilerin bil- hassa köylerde ve küçük yerlerde sa- hipsiz C. H. P. lileri "Bu sefer biz bir ihtilal yapacağız, göstereceğiz o siz- lere. Bizim ihtilalimiz sizinkilere ben zemeyecektir. (o Liderlerimiz oObunun hazır olduğunu söylediler" diye teh- dit etmeleri, buna karşı onların bir şey söyleyememeleridir. Ama son du- rum o derti temelinden yok etmiş- tir! Şimdi bu çeşit tehditler sâdece alay konusudur. Ankaranın havası atır, bu noktalara değer vermek kararındadır. Bu yüzden bütün kongrelere devam etmeği ve C.H.P lilerin dertleriyle yakından ilgilenme- 8i prensip kabul etmiştir. Genel Merkez bundan böyle teşkilâtın içi- ne, en alt kademesine kadar inecek- tir. Bunu Genel Sekreter Satır ove Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ya- pacaklardır. Ayrıca Genel Merkez milletvekillerine Oo mahalli kongrele- rinde bulunmayı ve mahalli dertler- le ilgilenmeği biraz sertçe tavsiye etmiştir. Satırın bulunduğu kongrelere ha- kim olan hava ve onun karşı parti- lerden gelen tecavüzlere mukabele tarzı gerçi Genel Sekreteri "müfrit- lik" ithamı altında bırakmıştır ama, C.H. P. teşkilâtının maneviyatı çok yükselmiştir. Üstelik (o tecavüzlerle mukabele mukayese edilirse, Satır az bile söylemektedir. Genel Sekreter çıkışlarından birini, Ankara il kong- 15