YURTTA OLUP BİTENLER Basın Ava giden avlanır B hafta Ankara, "Basılan Bakan" hikâyesini konuştu. Bu tara ha- berlerin ne o"sükseli haber" olduğu bilindiğinden gile bir taraf yok- tur. Şaşılacak taraf ne basan, ne basılan bir Bakanın mevcut oluşu- dur. Ama, emekçilerin hakkının mü- dafii bir yaman fikriyatçı gazete bu- nu ciddi ciddi yayınladı ve tabii er- tesi gün mahkemeye düştü. Şimdi mahküm olursa, her halde Türkiyede basın hürriyetinin kalmadığına ve solculara hayat hakkı tanınmadığına dair parlak yazılar okunacaktır. " Hâdise, sömürülen emekçilerin hakkını savunan gazetenin bir türlü maaşını, alamadığı için canı pek sık- kın bir muhabirinin bir haberi duy- masıyla başladı. Haber, Koalisyon Bakanlarından birisinin bir kadınlı alemde basıldığına dairdi. e Bakanın Sahir Kurutluoğlu olduğu belirtili- yor, olayın cereyan ettiği evin ad- resi de veriliyordu. Sâdece bir tered- dütlü taraf vardı. Haberin kaynağı, işlerle uğraşmayı pek seven, üstelik hayalhanesinde böylesine ma- ceralar yaratıp sonra kendi de ina- nan bir gazeteciydi! Gazeteci, Rasim Tınazdır. Tınazın anlattığına göre evine Emel Aktuğ ismini kullanarak meçhul bir şahıs telefon etmiş ve "Adalet Bakanı Ku- rutluoğlu bir kadınla âlem yapıyor, basılacak" demişti. Tınaz, haberi a- lınca pek keyiflenmiş ve polis - adli- ye muhabirliği sırasında sıkı fıkı olduğu Ankara Emniyet Müdür Mu- avinlerinden Kemal Özsoyu - Özsoy hâdiseden 15 gün kadar evvel (o Ba- kanlık emrine alınmıştır- o aramıştı. Tınaz Özsoyun Kurutluoğluyla ara- sının gergin olduğunu bildiğinden, böylelikle bir zamanlar kendisine yardım eden Emniyet Müdür Muavi- nine bir iyilik de yapmış olacağını düşünmüştür! Özsoy haberi duyar duymaz solu- gu T nazın evinde almıştır. Gazeteci ve Emniyet mensubu olayı beraberce ele almışlar tahkikata başlamışlar- dır. Tahkikatta her şeyin doğru ol- duğunu gövmemişler midir? Meçhul "Beyfendi" görülen, Kemal OÖzsoyun ifade siyle şu olmuştur : — Tınazın evinde misafir olarak bulunan Nadire banımın bazı politi- 18 kacılarla yakın ahpaplığı olduğu bi- linmektedir. Bu meyanda Nadire ha- nım İçişleri bakanlığı (o Müsteşarıyla da ahpaplık peydah etmiştir. Eve gittiğim sırada telefon çaldı. Nadire hanım telefona cevap verdi. Karşısın- da Babaoğlu vardı. Babaoğlu, Yük- sel adındaki hanımı arıyordu. Baka- nın bayan Yükseli oaradığını söylü- yordu. Bunları duydum. Babaoğlu Emniyet Müdürünün de yanında ol- duğunu söyledi. Nadire hailim (o i- nanmadı. Emniyet Müdürünü telefo- na istedi. Konuştu. Bunun üzerine adı geçen genç kadının evinin oyolunu tuttuk. Oraya vardığımızda 3 o Şube Müdürünü ve Emniyet Müdürünü evi beklerken gördüm. Müsteşar da ev den çıktı. Bunu da gördüm. Devam- lı o Beyfendi lâfı (o geçiyordu. Bakanı oralarda göremedim". Taktik dediğin.. (Gs muhabir. üstelik Yüksel hanı- mı da bildiğinden, bu sansasyo- nel ama kaynağı pek meşkük haberi tahkik için alâkalının kendisine, koş- tu. Genç kadın hâdisenin aslı faslı bulunmadığını söyledi. Böyle bir şey- den haberi bile yoktu. Gazeteci o bir şey çıkaramamış olduğundan oüz- gün gazetesine döndü ve haberi, tah- kik ettiği gibi yazdı. Haber, gazetenin taktikçi büyük idarecilerinin eline varınca obunlar Yüksel Dikensiz gül Hanım "Ooo!" diye sevindiler. İşte bu bur- juva hükümeti yere k, onun burjuva Bakanlarını istismar (edilen zavallı emekçi kütlenin gezleri Ö- nünde çırılçıplak soymak i ü kemmel bir fırsat çıkmıştı! genç kadının gözleri önüne resimlerdeki gibi ince bir kara bant çekildi, sonra da manşet patlatıldı "Bir Bakan dün âlem yaparken ya- kalandı." Resim altında ise şöyle deniliyordu: "NE DEĞİŞTİ?- Eski de- virde geçen olaylara şimdi yeni isimler karışıyor. Olayın ramanı arkadaşlarımızla konuşuyor". Bu çok dramatik ibarenin altına ve muhabirin yazısının başına tantanay- la şu giriş eklendi: Ankara siyasi çevreleri ve Mec- lis dün öğleden sonra büyük bir skan- dal olayının dedikodusuyla çalkan- mıştır. Siyasi çevrelerde bir bomba etkisi yaratan habere göre, isminden sık sık bahsedilen bir Bakanla Müs- teşarı, genç ve güzel bir kadınla a- lem yaparken görülmüşlerdir. İddia- ya göre Bakanla, Müsteşarı birlikte yaptıkları alemi Emniyet Müdürü ile İkinci Şube Müdürü de gözetlemiş- ler ve onların rahat kalabilmelerini temine çalışmışlardır. İddialar oara- sında adı geçen Bakana genç ye güzel kadım bir memuru kanalı ile müsteşarın bulduğu da vardır." Vay emekçinin başına gelen Ki tabiatıyla gazetenin bir üddetten beri dertten kurtula- mıyan Yazı İşleri Müdürü (Ayhan Bilginin başına patladı. Gazetenin taktiklerinden bihaber, sâdece O bir teknik adam olan genç gazeteci sav- cılığa giderken, sorguda ne ocevap vereceğini ilgililere sordu ama, ken- disine bu konuda bile yardımcı çıkma di. Gazeteyi ilk elde, kendilerine pek şerefli "gözcülük" görevi yüklenen- ler dava ettiler. Haber tamamiyle uydurmaydı A- ma daha komiği aynı gün bütün ga- zetelere aynı kaynak tarafından ay- nı haberin duyurulmuş olmasıydı. Ha- berin yalan olduğu öylesine üstünden bakıyordu ki sansasyon meraklısı ak- şam gazeteleri bile, müvezzilere oba- ğırtacak mükemmel bir manşet ya- kaladıkları halde buna iltifat etmedi- ler. Ama bahis konusu gazete için maksat doğru haber vermek değil, şu alçak burjuvalara günlerini ogös- termekti. Tongaya basan, bir o oldu. AKİS, 15 EKİM 1962