TİYATRO Paris Aktör - Yazar Billetdoux Yeni Fransa tiyatro yazarları ara- sında, Robert Thomas gibi aktör olan, kendi oyunlarının ün kendi oynayan biri daha var: Fran- çois Billetdoux. Okuyucularımız gibi seyircilerimiz de onu, iki mevsim Ön- ce Ankarada, Oda Tiyatrosunda oy- nanmış olan "Şerefinize" -"Tchin-Tc- hin"- piyesiyle tanırlar. Otuzbeş yaşında olan François Bil- letdoux, Charles Dullin'in tiyatro o- kulundan yetişmiş, Sinema Enstitü- sünü bitirmiş, Fransız Radyolarında prodüktör, realizatör, program mü- dürü olarak çalışmış ve, o "Şerefini- ze" ile meşhur olmadan, irili ufaklı bir hayli oyun ve roman yazmıştır. Şimdi Studio des Champs Elysees ti- yatrosunda oynanmakta olan son O- yunu "Va done chez Törpe" adını taşıyor. Pariste mevsimin en ilgi çekici o- yunlarından biri olduğunda herkesin birleştiği "Va done chez Törpe", Pi- randello'yu hatırlatan bir fikir, daha doğrusu bir dâva oyunudur. Vaka, günümüzde, Orta Avrupada, halk de- mokrasisi nizamının hakim olduğu, eski küçük şehirlerden birinin yanıba- şında, bir misafirhanede geçiyor. Av- rupanın dört bucağından, çeşit çeşit insanların dertlerini unutmağa, tesel- li bulmaya ve sonra canlarına kıyma- ğa geldikleri bir misafirhane. Ama halk demokrasilerinde insanların öy- le keyiflerinin istediği gibi canlarına kıymalarına - böylesine bir ferdiyet- çiliğe- müsaade edilir mi hiç?! Polis müfettişi Karl Topfer, otomatik ta- bancalı adamlarıyla, hemen bu garip misafirhaneye gidecek, herkesin dizi dibinde ölmiye can attığı misafirhane sahibesi Ursula Maria Törpe'ü, hiz- metçilerini ve her biri ayrı ayrı se- beplerle hayattan uzaklaşmak iste- yen misafirlerini sorguya çekecektir. Kendine ve realist metodlarına pek güvenen bu hoyrat polis müfettişi ruh problemlerinin alelade polis vakaları gibi. sıkı bir soruşturmayla, Zorla, tehditle çözülebileceğini osanmakta- dır. Gerçeğin hiç de öyle olmadığını çok çabuk öğrenecek ve bu garip da- vada, başkalarını sorguya çekmek is- terken kendi kendisini sorguya çek- mek, başkaları hakkında hüküm ver- mek, isterken, kendi kendisini mah- küm etmek zorunda kalacaktır: Tıpkı Shaw veya Claudel'de, Camus veya Sartre'da olduğu gibi... Oldukça ka- ranlık bir işi aydınlığa çıkarmak için AKİS, 27 AĞUSTOS 1962 kollarını sıvayan zavallı polis müfet- tişi, mutluluğa ermek için paraya, sağlığa, parlak bir geleceğe, herşeye sahibolan, yalnız "yaşama arzusu" nu kaybetmiş bulunan bir avuç insa- nın iç dünyasına girdikçe, mayı "derinleştirdikçe", insanlar ve olaylar üzerindeki bütün bilgisinin tecrübesinin iflâs ettiğini Oo görecek, kendisinin de durumlarını incelemeğe geldiği mutsuz insanlardan pek far- kı kalmıyacaktır. "Va done chez Törpe" madde, doktrin olarak herşeye sahibolan çağı mız insanının ruhundaki boşluğu, gü- vensizliği, yalnızlığı ve umutsuzluğu -bir seri cana kıyma olayının polis metodlarıyla soruşturulması yoluyla- tesirli bir sahne sesinden geniş ölçü- de faydalanmasını bilerek, çok çekici ve son derece yumuşak bir o- yun üslubuyla, ona tabantabana zıt karakteri vuzuhla canlandırıyor (o ve esere havasını kazandırıyor. "Les Maxibules" arcel Ayme'nin yeni oyunu bu dı taşıyor ve Andre Barsacg'ın -sayısız olayları Jacgues Noel'in çok orijinal tek dekoru içinde teksif oe- den- ustaca mizanseni, Jacgues Du- filho'nun şaşırtıcı taklid o kabiliyeti ve sıcak oyunu sayesinde Bouffes-Pa- rissennes Tiyatrosunu uzun oOÖmürlü olabilecek yeni bir başarıya götürü- yor. Nurullah Ataçın "Aman Kasap" diye dilimize çevirdiği ve oynandığını göremediği "Lucienne et le Boucher"- "Va done chez Törpe" den bir sahne Yazar aktör ve kahramanı seyirciye -kuvvetle duyuran biraz ga- rip, biraz esrarlı, biraz şaşırtıcı, bir hayli de buruk bir oyundur. Ama tıp- kı "Şerefinize" de olduğu gibi, bu görünüş altında, beşeri gerçekleri ses- sizce ve ustalıkla dile getiren bir O yun... Sahnedeki oyun Bi oyununun baş erkek ro- lünü, Polis, Müfettişini, (o kendisi oynuyor. Karşısında, o garip misafir- hane sahibesi Ursula Maria Törpe'ü de Katharina Renn, "Şerefinize"deki unutulmaz partöneri... İkisi o kadar iyi anlaşmışlar; kaynaşmışlar ki, bü- tün oyuna hakim olan diyalogları, ö- bür rollere de "ton"unu vermiş olu- yor. Yazar - aktör, hantal görünüşlü çizgisi içinde, sinirli, dediğidedik ve çok canlı bir polis müffettişi tipi çi- ziyor. Katharina Renn ise, güzel ve si, tiyatrolarımızın piyes dolapların- da uyuyan "Clerambard"ı ve "La Te- te des Autres"u ile seyircimizden çok tiyatrocularımızın tanımakla yetindi- ği Marcel mi Fransızların en “tuzlu biberli" yazarlarındandır. Sah- nelerimize çıkarılmasından bu derece sakınılması da o yüzdendir Ama "Les Maxibules"de öyle pek korkutacak, Ürkütecek bir şey yok- tur. Marcel Ayme bu sefer sanayici- leri ele almıştır. Genç yaşta baba- larının fabrikasını işletmek zorunda kalan sanayici çocuklarının şımarık- lıklarını ve kirli çamaşırlarını ortaya döküyor, o kadar. Araya temiz, hat- ta romantik bir aşk hikâyesi sıkış- tırmayı da ihmal etmeyerek... Oyunun bütün çekiciliği, başkalı- gı, yazarın sahneye çıkardığı bir suf- lör rolünde kendini gösteriyor: o Ak- 31