Haftanın İçinden Hudut pa huzur içinde, rahat bir memleket değil. Iraklı- lar bir iktidarı ihtilâlle devirdiler, rejimi ve sistemi deriştirdiler. Irak, dünyadaki iki blokun çatıştığı hu- dut bölgelerinden biri. Hatta, üç blokun. Batılılar Bağ - datta kendilerine dost bir hükümet arzuluyor. Doğu- lular, Bağdatı zorlamaya çalışıyor. Tarafsız Nasır, gün geçtikce kaybettiği Bağdattaki nüfuzunu kuvvetlendirerek telâfi oetmeye savaşıyor. Her kutbun, karışık Irakta temsilcisi var. Bir de kürtler.. Barzani, Bağdat için baş belâsı. Dışardan yardım görüyor, içe- riyi karıştırıyor. Bağdat, bununla uğraşmakta. Ama |I- rakın hudutları, "gecekondu hudut". Bir taşı aştın mı öteki tarafa geçiyor ve devletler hukukuna göre taki- battan kurtuluyorsun. Peşindekiler de, seninle bir- likte hudutlu aşarsa., milletlerarası mesele çıkıyor. "Üs telik, hududun bir tarafındakilerle öteki tarafındakiler eğer akraba değillerse, mutlaka ortak. Bir yanın mal- ları, diğer yana bu kanaldan geçip gidiyor. İşte, şu anda ihtilâf halinde bulunduğumuz Irak. Eğer Iraklılar, durumlarını takdir etmediğimizi id dia ederlerse, haksızlık ederler Ama her memleket, kendi hududu konusunda has- sastır. Zaten, memleketlerin arasında bir hududun çi- zilmesindeki sebeb-i hikmet de budur. Dertlerini top raklarında halledeceksin, topraklarını taşmayacaksın Taştın mı, bir belirli müsamaha çizgisinin ötesinde, top rağını savunan milletle karşı karşıya gelmen mu kadderdir. Bir defa taşacaksın, adam ses çıkarmaya cak. Yeniden taşacaksın. Adam, platonik protestoda bulunacak. Aldırmayacaksın, gene taşacaksın. Üstelik şerefini ömr-ü billah her şeyin üstünde tutmuş bir Si- lâhlı Kuvvetin iki mensubunu şehit edeceksin. O zaman gene eski ve Iraklıların anlayacakları tâbirle muka- bele-i bilmisili beklemek zarurettir. Irakın, Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülen uçağı böyle bir zinci- rin son halkasıdır. Dostun ve düşmanın, yanlışlıkla ve kasten hudutlarımızı aşmış her a eş muameleye uğrayacağını bilmesinde fayda vi u ne çalımdır, ne de tehdit. Allah Türkleri böyle yaratmıştır. O ka- dar.. Müşterek hududa sahip memleketler arasında, hu- dut hadiseleri bir fevkalâdelik değildir. Ne var ki, hu dut hadiseleri iki çeşittir. Bir, Hitlerin, Çekoslovakya - yi veya Polonyayı ilhak etmek için yarattığı hudut ha- diseleri vardır. Bir de Türk - Yunan balıkçıları arasın- da hemen her gün çıkan hudut hâdiseleri. Birincilerin devası yoktur. Hâdiseyi çıkaran Hükümetin ta kendi- sidir.. Kurt, suyu bulandırdı diye kuzuyu yemeye azim- lidir. Her gayret boşunadır, her anlaşma o teşebbüsü e Nitekim, Almanya en sonda Çekoslovak- a da. Polonyaya da tecavüz etmiş, sözüm ona ken dini haklı göstererek iki memleketi Yutmuştur. Irak istikametinden gelip hududumuzu aşan uçak- ların, Bağdattan aldıkları emirle böyle bir teşebbüse geçtiklerine inanmak istemiyoruz. Ya, pilotlar hata et- mişlerdir. Ya da pilotlar maksatlı davranmışlardır. I- rakın hava kuvvetlerinde başka ideolojilere hizmet e- 20 AĞUSTOS 1962 Hadiseleri Metin TOKER denlerin mevcudiyetini tahmin etmek mübalağa değildir. Eğer müşterek kuzey komşumuzun Türkiye ile oIrakı kapıştırmakta ne menfaati, olabileceği bir göz Önüne getirilirse, hatta Kahirenin taçsız hükümdarının bunu ne kadar arzulayabileceği düşünülürse bir oyuna geti- rilmemiz ihtimali kendiliğinden ortaya çıkar. Bu gibi hallerde, basiret hükümetlere düşer. Muhale- fetin bir belirli cephesinden gelen bütün istismar gayret- lerine rağmen Ankara Hükümetinin ağırbaşlılığından yetimiz vardır, ne de Bağdatta şahsi dostlarımızın tek- rar iktidara gelmesini sağlayacak bir omüdahalenin şampiyonları Hükümete hâkimdir. Bugünkü Türk hü- kümetinin temel felsefesini aldığı kuvvet, General Ka- sımın siyası dertlerini daima anlayışla karşılamış, o- nun üzerine gitmemekte, bilâkis onu zor durumlardan kurtarmakta fayda mülâhaza etmiştir. Bu görüşte bir değişiklik olmamıştır. Ankara, Bağdatı bir komünist merkez saymamakta, ona dost gözüyle bakmakta, hat- ta onun iç politika zaruretlerini anlamaktadır. Ama bu mübalâğa edilmemelidir. Düşmanca davranışların, Tür- kiyede ilelebet dostane mukabele görmesi bahis ko- nusu değildir. Türkleri kendisine düşman etmenin, ta- rihte hiç kimseye fayda getirmediği hatırdan hiç çı- karılmamalıdır. Eğer, sadece Kasım değil, bilhassa Na- sır bütün bu hususları göz önünde tutarsa kendi mem- leketi için pek akıllıca hareket etmiş olur. Kahire rad- yosunun bütün hezeyanları, Türkiyede siyasi denge- yi bozmaz. Ama, seçimden sonra memleketin idare- sini ele almış yeni demokratik hükümetin Orta Doğuda huzur ve dostluk konusunda bir çok iyi niyetli plânını sekteye uğratır. Bugün, Türkiyede ve Irakta, tadsız hâdiselerle coş- muş veya coşturulmak istenilen kuvvetler vardır. An- kara hükümetinin, bunlara hakim olabilme kudreti mevcuttur. Eğer Bağdatta bir hükümet varsa, o da ay- nı kuvvete sahip olmalıdır. Ancak, anlayışlı devlet a- damlarının serinkanlı davranışları bir zaaf alameti sa- yılmak hatası işlenmemelidir. Polis romanlarında bir cinayet oldu mu, sorulan ilk sual 'Kim faydalanıyor?" dur. Hudutlarımızda işlenen ve iki erimizin şehadetine malolan cinayet dolayısıyla aynı sual sorulduğunda An- kara ve Bağdat hükümetleri için bir de tutum, kendi- liğinden ortaya çıkmaktadır. Eğer bir takım ekmeklere yağ sürülmek istenilmiyorsa bütün kompleksler ve mü- balağalı iç baskılar ikinci plâna atılmalı, süratle ger- çeklerin kabulü, hataların tekerrür etmemesinin temi- ni yoluna gidilmelidir. Aralarında kaza ile hudut hadi- seleri çıkmış dost memleketler için tutulacak yol budur. Bak, rüzgâr Ama, peşinde koşulan başka sevdalar vardır! o zaman söylenecek söz yoktur. Ne yapalım, eken mutlaka fırtına biçer.