KİTAPLAR DRİNA KÖPRÜSÜ (İva Andniçin romanı, sırpça aslın- dan çeviren Nuriye akimoğlu, Altın Kitaplar Yayınevi, eş Ro- manlar Serisi 30, Ercan Matbaası, İs- tanbul 1962, 312 sayfa, 12,55TL) İv Andriç bir yugoslav yazarıdır. Adı, 1961 Nobel Armağanı ken- disine verildiğinde dünyaca tanındı. Tanındı ama ilk baştada bir hayli yadırgandı. Öyle ya, dünyada şu ka- dar ünlü yazar varken ortaya İvo Andriç adlı birisi çıkıyor ve "Drina Üstündeki Köprü" adlı romanı ile No- bel Armağanını alıveriyordu. O gün- lerde bu armağanın, adı sanı pek du- yulmamış bir sırp yazarına verilme- si dolayısiyle jüri üyeleri için dahi ile- ri geri bir takım laflar edildi. o Ar- mağan verilmeye değer eserleri o se- çenlerin taraflı hareket ettikleri, açık- tan değilse bile, el altından ortaya a- tıldı. Ne var ki İvo Andriçin romanı ingilizce, fransızca, almanca, italyan- ca, ispanyolca, basılıp da okuyucu- nun gözleri önüne serildiğinde bu söy- lentiler birden kesildi. Romanı oku- yanlar, Nobel armağanlarını dağıtan- lara hak veriyorladı. İvo Andriçin "Drina Üstündeki Köprü"sü, Nobel Armağanını alma- sından bir yıl sonra, Türkiyenin pek de alışık olmadığı bir hızla o türk- çeye de çevrildi. Nuriye Müstakimoğ- lu tarafından doğrudan doğruya sırp- ça aslından çevrilen Drina Üstünde- ki Köprü - Na Drini Çupriya-, türk- çeye çevrilirken "Dina Köprüsü" adını aldı. Nobel kazanmış, dünyanın belli- başlı dillerine çevrilmiş olan kitap, hemen belirtelim ki, bilhassa türk o- kuyucular için dünyanın şu veya milletinden okuyucular için olduğun- dan çok daha caziptir. Kitaba adını veren köprü, Drina Köprüsü, bir türk köprüsüdür. Kanuni Sultan Süleyma- nın en azından kendisi kadar ünlü ve büyük Sadrazamı Sokullu Mehmet Paşanın, Savanın kollarından Drina üzerine kurdurduğu köprüdür. İvo Andriç ise, köprünün bulunduğu ka- sabada doğup büyümüş çocukluğu, delikanlılık anıları bu köprünün üs- tünde geçmiş bir insandır. Yazarının hayatına sıkısıkıya bağ- lı olan kitabı tanımadan önce yaza- rını tanımakta fayda olduğu kanısı ile önce İvo Andriçi tanıtalım. İvo Andriç 1892 yılında Saray Bosna- nın Travnik şehrinde doğdu. oÇok küçük yaşta babasını kaybetti, anne- siyle birlikte, annesinin omemleketi Vişegrada gitti. Drina nehri kıyısın- daki bu kasaba İvo Andriçin ilk ve orta öğretimini yaptığı yer oldu. Da- ha sonra yüksek öğrenimi için Zag- rep, Viyana, Krakow ve Graz Üni- versitelerinde okuyan İvo, salav ta- rih ve edebiyatıyla ilgilendi. . Memle- ketinin, Avusturya - Macar İmpara- torluğunun idaresinden kurtulması i- çin slav ihtilalci teşkilâtlarına girdi. 1914'de oAvusturya Veliahdı o Ferdi- nandın bir ihtilâlci arkadaşı tarafın- dan vurulması üzerine hapsedildi. Bir yıl hapis yattı. 1917'de aftan fayda- landı. Üniversite Öğrenimini tamamla- dı. İlk Dünya Savaşının sonunda Yu- goslavya devleti kurulunca Hariciye- ciliği meslek olarak seçti. İkinci Dün- ya Savaşına kadar bu meslekte ça- lıştı. Bu savaş çıktığında Yugoslav- yanın Berlin Büyükelçisiydi. 1918 yılında yayınladığı hapishane hatıraları ile edebiyat dünyasına gi- ren İvo Andriç, 1919 da lirik bir ne- şir kitabı, ertesi yıl ise bir hikâyeler cildi yayınladı. İvo Andriçin asıl bü- yük eserleri, 1945'den sonra yayın- lanan "Travnik Kroniği", "Matmazel" ve "Drina Üstündeki Köprü" adlı e- serleridir. Yugoslavyanın bu gerçekten dün- ya çapındaki büyük yazarı, 1961 No- bel Edebiyat Armağanını yüzdeyüz hak ederek aldı. Böylece de hem ken- di adını, hem milletinin adını, hem de bir büyük türk eserini dünyada saygı ile andırdı. "Drina Köprüsü" veya "Drina Üs- tündeki Köprü" adlı roman, konu ola- rak bir kasabayı, bu kasabadan geçen bir nehri ve bu nehir üstündeki köp- rüyü ele almaktadır. Kasaba, Saray Basmanın Vişegrad kasabası; nehir, Savanın bir kolu olan Drina ve köp- rü de, nehrin iki yakası üzerine Ku- rulmuş kasabayı bağlayan Drina Köp- rüsüdür. Yazar romanında bu köprü- nün kuruluşundan Saray Bosna Sul- kastına kadar geçen 350 yılı anlat- maktadır. 350 uzun yıl ve ayakta dim- dik kalan köprü!.. İnsan eliyle yapı- lan ve 350 yıl tabiatın her türlü âfeti- ne dimdik göğüs gerdikten sonra gene insan eliyle, dinamitlenerek ortasın- dan ikiye bölünen bir köprü. 350 yıl süreyle köprünün üstünden ve etrafın- dan gelip geçenler.. Osmanlı hakimi- yeti, savaşlar sonra köprünün (evre* sinde yaşayan tipler. Sırplar, türkler, avusturyalılar, macarlar yolunu şaşır- mış italyanlar, pomaklar.. Bunların aşkları kinleri, dostlukları, düşmanlık ları, tasada ve sevinçte kah ortak, kah düşman oluşları. İslâm Dünyası ile Hristiyan dünyasının köprübaşı o- lan bir kasaba. Efsaneler, o savaşlar, ülküler, ihtiraslar... Sonra bildiğimiz, içinden çıkıp geldiğimiz evler, tipler, Mütevelli Ali Hoca, kasabanın yan delisi Tek Göz, dimdik sırp papazı, iki büklüm haham, sel baskınları, yangınlar, istilâlar, kasabanın Os- manoğullarının hakimiyetinden çıktı- ğını bir türlü hazmedemeyen Şemsi Bey.... Bütün bunlar bir şiir havası için- de öylesine ustalıklı, öylesine içten duyularak ve yaşanılarak yazılmış ki şaşmamak mümkün değil. "Drina Köprüsü"nde herşey var. Romanı o- kurken sanıyordunuz ki, köprü ile birlikte siz de 350 yıllık bir hayatı yaşıyorsunuz. Taa Sokullu devrinden başlıyor, köprünün mimarları, vekil- harçtan ve Vişegradlılarla ( birlikte nesilleri toprağa vererek 1014 yılına kadar geliyorsunuz. Büyük bir sanat- çı, usta bir psikolog olan İvo Andriç, sizi alıp sürüklüyor. Nereye kadar? Taa Romanın sonuna, Mütevelli Ali Hocanın ölümüne, köprünün dinamit- lenmesine kadar. Drina Köprüsü şimdi bir harabe- dir. Ortasında on, onbeş metrelik bir kısım, 1914'de dinamitlendiği zaman uçmuş gitmiştir. Köprünün bir başın- dan bir başına geçilmiyor artık. Köp- rü, köprülükten çıkmıştır. Köprü köp- rülükten çıkmıştır ama, İvo Andriç, beyaz mermer köprüyü ruhlarda kur- muştur. Vişegradın hristiyan, müslü- man ve musevi halkı arasındaki köp- rü, aradan 350 değil, 3050 yıl da geç- se dinamitlenecek gibi değildir. o Dri- na Köprüsü dün olmazsa bugün, bu- gün olmazsa yarın yıkılabilirdi. Ama İva Andriçin dünya edebiyatına ka- zandırdığı Drina Köprüsü ne yarın, ne de daha sonra yıkılacak bir eser- dir. Sokullunun ölümsüzleştirdiği Dri- na Köprüsünü, İvo Andriç unutulmaz- laştırmıştır. AKİS, 20 AĞUSTOS 1962