iğne ve çuvaldız Panın Jaziletine en ziyade iman etmiş gazetelerin ba- şında Milliyet gelir. Milliyette bir başlık: "5 Yıllık Planda Ha- ialı bir Görüş". Görüş, plâncıla- rın televizyon konusundaki gö- mütehassısları, televizyonu istih- lakı teşvik edici bir saha ola- rak görmüşler ve Türkiyede ilk beş yıllık plân süresince o is- Tükamette bir yatırım yapama- asını uygun (bulmuşlardır. Milliyet aksi kanaattedir. Tele- vizyonun lüzumlu olduğunu savunmakta ve Plânda deği- şiklik istemektedir. Plâncılar mı haklı, Milliyet mi, mesele o ala onu tartışabiliyor, gerekli gördükleri değişikliğin ya- pılmasını istiyorlar. Demek ki, plan tabu sayılmaınak lâzım. Aksine, plân üzerinde her gö- rüş söylenmeli ve sonra tatbi- kata geçmeli. Şimdi, Milliyet te- levizyon istiyor diye bağıracak mıyız: "Plân, kuşa çevriliyor. Televizyon şirketlerinin büyük sermayesinin âleti haline gelmiş gazete bu talebiyle bütün s0s- yal adalet ilkelerini ayaklar al- ana alıyor. Televizyondan kim Jaydalanacak? İşçi ve varlıksız zümreler mi? Ne münasebet! O- nu sömürerek servet sahibi o- lanlar, ağalar, milyonerler şim- di evlerinde viskilerini çekip pü- rolarını tüttürürken seyredecek bir de değişik eğlence istemekte- dirler. Bu, en büyük nisbetini en Jakir sınıfların ödedikleri ver- gilerle sağlanacak. İşte, De- mokrasi bu. Fakirin parasıy- la zengine avanta. Elbette ki böyle bağırmaya- cağız. Ama ne olur, hiç birimiz hiç bir zaman böyle bağırmasak, he- ledemokratik düzeni her kusu- run sebebi diye göstermesek ve iyi niyetimizi kötü niyetlilerin eline âlet olarak vermesek!/ edilmektedir. Ayrıca turistlerin yur- dumuzda kalmalarını kolaylaştıracak tedbirler meyanında, gümrük ve kam- biyo, işlemlerinin basitleştirilmesi de taysiye edilmektedir. Bu konuda plâncılar, başka konu- larda pek fazla karşılarında olduk- ları bir Bakanla, haftanın içinde zi- yadesiyle anlaştılar. Melen, haftanın AKİS, 20 AĞUSTOS 1962 başında Maliyenin yeni bir kararını açıkladı. Bu karar, turistlere büyük kolaylıklar sağlamakta, kambiyo mu- amelelerini çok ama çok basitleştir- mekte, turistlerin dövizlerini bozdu- rabilme imkânlarını arttırmaktadır. Bakanlık bir çok tahdidi kaldırmış; turist girip çıkarken son derece ra- hat hareket etsin diye elinden geleni arkaya koymamıştır. Bu, plân ça- lışmalarındaki asıl, havayı ve ruhu göstermektedir. Daha sonrası.. üksek Plânlama Kurulu üyeleri sık bir çalışmayla, birhayli geci- ken plânı ay sonunda bitirebilecekle- rini ummaktadırlar. Zira Parlamento- nun açılmasına çok az kalmış, plâ- nın parlâmentodaki müzakerelerine öncelikle başlamak ise Hükümetin dü- şüncelerinin birincisini teşkil eder du- ruma girmiştir Plânın BE kamilar Kurulundan faz- la tartışılmadan geçeceği sanılmak- tadır. Aslında böyle olması eşyanın ta- biatı icabıdır. Bakanların hemen hep- si, kendi meselelerinde Yüksek Plân- lama Kurulunda sözlerini etmişlerdir. Ancak, Plânın Parlâmentodakitar- tışması, hayli heyecanlı ve enteresan olacaktır. Muhalefet partisi olarak A. P. lilerin, plâna şiddetle karşı koya- cakları anlaşılmaktadır. A. P. nin heyecanlı taraftarı bir İstanbul gazetesinde, haftanın başın- da yayınlanan bir makale bunu gös- Planlamada çalışma hazırlığı Son ogonk vuruldu termiştir. Plâna demokratik ülkelerde üzum olmadığını belirten makale Plânın milli iradeye karşı falan da savunmaktadır. A. P. li mil- letvekillerinin bu yönden o yapacağı tenkidlerin oldukça eğlenceli geçme- si beklenmelidir. Fikri seviyesini belli etmiş A. P. nin hatipleri ilk raund- larda "Alican - Feyzioğlu ve arkadaş- ları" tarafından kolaylıkla (nakavt edilebileceklerdir. Öte yandan C. H. P. içinde bir grup, Hükümetin plân üzerinde yaptı- $ı küçük değişmelere karşı koyacak- tır. Nitekim bunun ilk filizi, hafta- nın sonunda belirdi. Adana milletve- kili Kemal Sarıibrahimoğlu, Meclisi bir sözlü soru vererek, plancıların son derece önemsediği Kaldor Raporu ü- zerinde durdu. Hükümetin bunu ne- den yayınlamadığın ve tatbikinde ne gibi mahzurlar bulduğunu sözlü soru- sunda belirterek, Başbakandan o ve Maliye Bakanından cevap istedi. E H.P .içindekiaşırıplancıların Parlamento müzakerelerinde bu yön- den hareketle, bir hayli seslerini çı- karacakları sanılmaktadır. o Malüm ya ortaya bir de moda vardır: Sos- yalistcilik! C.H.P. Kurultaya doğru Paha Yardımcısı Turhan Feyzi- oğlu, Devlet Plânlama Teşkilâtına daki yorucu mesaisinden sonra Başba- kanlıktaki odasına girerken Özel Ka- lem Müdürüne önemli bir not verdi. Not, C. H. P. nin teşkilât meseleleri- ni konuşmak üzere yapılacak olan bir karma toplantı ile ilgiliydi. Feyzioğlu Özel Kalem Müdürüne C. H. P. li Ba- kanlara ayrı ayrı telefon etmesini, haftanın sonundaki pazar günü saat 17 de yapılacak toplantıyı haber valf meşini bildirdi. Hakikaten şu satırla- rın O başlandığı sıralarda C. H. Genel Merkezinde son derece ilgi e bir toplantı yapılacak ve C. H. P. nin iç meseleleri görüşüle cektir. Haftanın sonunda yapılması karar altına alınan Bakanlar seviyesindeki toplantı, haftanın ikinci yarısında ya- pılan bir minyatürC.H.P. Merkez İ- dare Kurulu toplantısının devamı- ır. O gün Karanfil sokaktaki C. H. P. Genel Merkezinde dört C.H.P. li idareci toplandılar ve bir takım ko- nuları görüştüler. Toplananlar Kemal Satır, Ferit Melen, Orhan Öztrak ve Ferda Güleydi. Marmara sahilindeki nefis plaj sefasından mahrum kalan bu dört idarecinin Zi araya gelme- si cidden güç oldu. Zira C. H. P. Ge- nel Merkezinde Meclis “atile girdiğin- den bu yana ilgili bir kaç kişiyi bir 13