KADIN Ankara Zirkayı Yurdu Çocuk başını kaldırdı, kendisine pas- ta ikram eden genç kadına gülüm- sedi, rahatlıkla aldığı pastayı taba- ğına koydu ve yemeğe koyuldu. Bu sırada başka bir "abla" geldi, kendi- sine bu sefer beyaz pasta uzattı, son- ra yanına oturdu, saçlarım okşadı ve büyüklerin hep yaptıkları gibi, ona sorulara sormağa başladı. Çocuk hem Dae yiyor, hem konuşuyor, hem "abla"nın renkli boncuk kolyesine bakıyordu. Dolabın- da güzel taşları vardı. Onları delebil- se, ne güzel bir kolye yapardı!.. Ama, taşları delmesini henüz öğrenmemiş- ti. Olay, bitirdiğimiz hafta içinde, Ankaraya 39 kilometre mesafede bu- lunan Zirkayı Yetiştirme Yurdunda geçiyordu ve çocuğun adı Ali idi. Pastayı seviyordu. Havuzda yüzmeğe bayılıyordu. Hele arkadaşlarıyla oto- büslere doluşup Ankaraya indikleri zaman dünya başka bir dünya oluve- riyordu. Küçük Ali, bu dünyaya ayak uydurmak için âdeta uçuyordu. Arıla- rı pek seviyordu. Kendisi de bir A- rıydı. a bu, onun Şahinleri, Ka- rıncaları, Akıncıları sevmediği mâna- sına gelmemeliy di. Alinin verdiği cevaplar ve anlat- tıkları, orada bulunanların fazlasıyla İlgisini çekti. Çocuksevenler Derneği üyeleri, ço- cukları ziyarete gelmişlerdi ve havuz başında, çocuklar için hazırladıkları pastaları onlarla hep beraber güle oynıya yiyorlar, dertleşiyor, şakalaşı- yorlardı. Havuz büyük, güzel bir ha- vuzdu, yarıyarıya su ile dolmuştu. Bir kenarda çocukların meyoları ku- rumaya terkedilmişti. Kısa boylu, zayıf, iyi yüzlü bir zat, önce çocuklara, sonra havuza ve ha- vuz başında misafirlik eden dernek üyelerine baktı. Gözleri sevinçten ya- şarmıştı: — Havuzu üç senede onardık, gü- zel oldu. Demek ki, her istediğimizi yapabileceğiz. Yeter ki istiyelim" di- ye mırıldan Bir İnanmış a ven Adamın adı Mevlüt Baytal idi. Bay- tal, Malatyanın Arapkir ilçesinde doğmuş, Akçadağ Köy Enstitüsünden mezun olmuştur. 1958 yılında Zirkayı Yetiştirme Yurdunun Müdürlüğüne getirilmiştir, O tarihten itibaren, 100 hanelik Zirkayı köyünün ve yetiştir- me yurdunun kaderi değişivermiştir. En önemli değişiklik, köyün yurdu benimsemesiyle o başlamıştır. Baytal gelir gelmez köylüleri toplamış ve 28 her eve bir mânevi evlât vermeyi on- larla beraber kararlaştırmıştır. Yurtta 8 ile 14 yaş arasında 100 erkek çocuk vardır. Bunlar her cu- martesi yabanlık elbiselerini giyer ve aileleri ziyarete giderler. Aileler de her pazar günü onları yurtta görme- ye gelir, pazar hamam günü olduğu için çocukları yıkar, temizliklerine yardım ederler. Çocuklar köyün işlen- miyen boş tarlalarından 60 dönüm a- raziye kavun karpuz ekmişler ve ge- çen yıl 10 kamyon karpuz elde ederek yurdun, meyvesini sağlamışlardır. Baytal, çocuklar için çalışmanın, kafa kadar elin de işletilmesi demek olduğuna inanmaktadır. Çocukları toprak işleriyle uğraşmaya alıştır- mış, ayrıca onları, kümes hayvanla- lışır ve birbirlerinden geri kalmama- ya bakarlar. Fakat Mevlüt Baytal ile çocuklarının başardıkları en önem- li iş, yurdun yeni baştan onarılarak modern bir müessese haline getirilme- si olmuştur. Çocuklar taş taşıyarak setli güzel bir bahçe, içinde yüzebile- cekleri büyük bir havuz, bir çocuk bahçesi, voleybol sahası, ayrıca bir kütüphane binası ile oyun odası inşa yolu yeni baştan açılıp mi zektilraiş ve yetiştirme yurduna elektrik geti- rilmiş, su boruları tamir edilip yeni- leştirilmiştir. Baytal bu işleri yapmak için Dev- lete müracaat etmemiş, hayır kurum- larından faydalanmıştır. Fakat her eserde muhakkak çocuklarını çalıştır- mış ve kendisi de onlarla beraber ça- lışmıştır. Bugün köyün ve yurdun çamlandırılması işine de başlanmış Zirkayı Geliştirme Derneğinin faaliyeti Hayırlı sonuçlar rı yetiştirmeğe yöneltmiştir. o Çocuk- lar, bahçeden elde edilen vişnelerle geçen yıl 500 kilo reçel yapmışlardır. Bunun için de, Ankaranın meşhur bir şekercisine giderek ders oalmış- lardır. Elleriyle hazırladıkları bu re- çeli en mükemmel şekilde bütün kış muhafaza etmişlerdir. " Ayrıca, arıcılığa da başlamışlar- dır. Meydanoz yeşillik olarak, süs o- larak bahçenin her bir köşesine, çi- çekler arasına ekilmiştir Çocuklar yirmibeşer Kişilik dört gruba ayrılmışlar ve Anlar, ncı- lar, Şahinler, Karıncalar ismini al- mışlardır. Bunların ayrı yatakhanele- ri, perdeli, divanlı ayrı aile odaları vardır. Bu odalarda çalışır, vakit ge- çirirler. Her ailenin ayrı elma ağaç- lan, kümesleri, an kovanları, tarla- ları vardır. Faydalı bir rekabetle ça- bulunulmaktadır. Meyve bahçesi bü- yütülecek ve Zirkayı çamlık bir bölge haline getirilecektir. Yurdun yardı- mıyla köyün camisine, köy odasına, köyün sokaklarına elektrik verilmiş- tir. Yakında köy evleri de elektriğe kavuşacaktır. Böylece, yurda yürek- ten bağlanan varlıklar, sevginin ve imanın nelere kadir olduğunu bir ke- re daha görmüş olacaklardır. Moda Yaz çılgınlığı K lâsiğe kaçan akıllı uslu bir yaz gardrobu, hiç şüphe yok ki, giyi- mi kolaylaştırır ve kadının her za- man şık ve yerinde giyinmesini sağ- lar. Vi yaz ya zaman Za- man fanteziye kaçmak ve "iki ku- TUŞ luk kıyafetlerle yenileşmek, ya- AKİS. 18 HAZİRAN 1962