YURTTA OLUP BİTENLER tüler. Başbakanla yapılan mülakat am bir saat devam etmişti. Meraklı gazeteciler hemen suallere başladılar. Alican bunu bildiği için suali bekle- meden konuştu : "— Vaziyeti umumi olarak müza- kere ettik. Yarın da üç partiden be- -er kişilik koalisyon komiteleri top- lanacak. Müzakereler devam edecek- tir" dedi. Sonra gazeteciler Dinçere koştu- lar. Dinçer de aynı mealde konuştu ve içerde durumun müzakeresinin ya- pıldığını bildirdi. İki lider ayrıldılar. Gazeteciler bir türlü Dinçerin yaka- sını bırakmıyorlardı. Sl üstüne su- al sordular. Bir gazeteci " — Hasan bey yarınki toplantıya sadece üç partinin temsilcileri mi ka- tılacak, Bağımsızlar katılmayacaklar mı ?" diye sordu. Dinçerin cevabı kat'i bir hayır oldu. Bu defa gazeteciler: "— Yoksa bağımsızlar koalisyo- na kakılmayacaklar mı?"'diye sordu. Dinçer bunu da bir "Bilmiyorum" ile savuşturdu. Dinçer bundan sonra yo- la revan oldu. Liderlerin Başbakanlığı terketme- sinden bir kaç dakika sonra Bağım sız milletvekillerinin lideri Neem Ökten kapıda göründü. Gazeteciler o- na da büyük ilgi gösterdiler. Öktene: —' Aydınlığa kavuşmayan bir hu- sus var. Bizi aydınlatır imsiniz?" di- Hâlük Nurbaki Ağlayan nar, gülen ayva ye sordular Ve izah ettiler. — Bağımsızlar hükümete rak edecekler mi?" Ökten, kapısı açık otomobilin için- işti- de yanan lambayı gösterdi ve güle- rek : "— İşte, bakın aydınlandı" dedi ve sonra bir cevap vermeyerek uzak- laştı. Ortaklığın şartları İnönü o gün müstakbel ortaklarına, bazı gerçekleri anlattı. Bir defa, Bakanlıkların adedi her kuvvetin ça- pına göre tesbit edilecekti. Kafadan bir rakam bahis konusu değildi. Mev- cutdurumagöreC.H.P. 12, Y.T. P. 6,C.K.M.P. 3, Bağımsızlar | Bakan- lık alacaklardı. Eğer C. H. P. eski Ba- kanlıklarını muhafaza ederse, bunla- İ Bakanlığı ilave edilecek- P. lideri Ka- binede ekseriyein C. H. P. de olacağı- nı söyleyerek itiraz etti. Başbakan, henüz bir Hükümette vazife almamış olan Dinçeri teskin etti. Kabinelerde kararlar, adedi ekseriyetle (o alınma- maktadır. Bir Grup 1 Bakanla tem- sil edilse bile, kabul etmeyeceği bir husus ortaya çıktığında bu Grup Ko- alisyondan, yani Hükümetten çekil- mek hakkına sahiptir. Hükümet ka- rarları, tarafların ittifakıyla oalın- maktadır ve bir bütündür. Bir oyla- ma, bahis konusu değildir. O gün ortaklığın iki partneri İnö- nünün memleket konularındaki ana görüşlerini de öğrendiler. (o Alicanın Servet Beyannamesinin o kaldırılması Gümüşpalanın Korkuluğu Frankenştaynı yaratan doktorla Pygmalion'u yaratan heykeltraş- tan sonra A. P. Genel Başkam biz- zat imal ettiği bir mahluğa hakim olamayanlar listesine Gümüşpala adını yazdırmış bulunuyor. Gümüş- palanın Frankenştaynı veya Pyg- malion'u, namlı "A. P, Teşkilâta- dır. Ancak, doktor ve heykeltraşın eserleriyle A. P. Genel Başkanının eseri arasında bir fark vardır. Frankenştayn bir canavar, Pyg- malion bir güzel kadındır. "A. P. Teşkilâtı" ise, sâdece bir gülünç korkuluk. İşin daha da gülüncü, Gümüşpalanın elinde salladığı bu korkuluktan çekinen, korkan, ar- ken veya en azından onu hesaba katacak kadar safdil kimselerin bu- lunması, bu kimselerin de koca Mec- liste yer almış olmasıdır, Gümüşpala, şu "A. P. Teşkilâ- tı"nın ne olduğunu bir anlatır mı? Günün birinde merkezde bir parti kurulmuş. Partiye bir kurucu züm- resinin kayıtsız şartsız hakim olma- sı, bu zümreden çok şey bekleyen günün kudret sahipleri tarafından öylesine istenmiş ki normal, anor- mal bütün yetkiler bu heyete ve- rilmiş. Hatta, bilmem ne kadar sü- re Büyük Kongre yapılmaması da tüzüğe geçirilmiş. Kurulan, parti ya.. Yurt içinde teşkilâtı olması lüzumu ortaya çık- mış. O zaman Kurucular ve bilhas- sa Gümüşpala ile onu idare edenler her ilde bir adam bulmuşlar, ona "Sen, teşkilâtsın!" demişler. O a- dam da başka adamlar bulmuş, ay- nı tarzda onları "teşkilâtın kade- meleri" ilân etmiş. Bu muamele yapılırken kapatılmış D. P. nin, ba- şında on ya da yirmi suistimal, nü- fuz ticareti, gayrımeşru servet ne- ylinden dâva bulunan kabadayı mi- litanları tercih edilmiş ve bunlara, dertlerinden Oo hesap o vermeksizin kurtulmanın tek çâresinin yeni par- tiyi seçimlerde kazandırmak olduğu söylenmiş. Bunlar da. elhak, canla- rını dişlerine otakarak çalışmışlar, günün iktidarından gayrımemnun kütleleri organize etmişler, eski tecrübelerinden faydalanarak Ol- madık propaganda yapmışlar, bir netice almışlar. Ama, evdeki hesap pek çarşıya uymamış, iktidar ele geçirilememiş. İşte, "A. P. teşkilâtı" bu? Baş- kente gelip te politika dikte eden il başkanları hangi oyla, kimin des- teğini kazanarak, ne zaman yapıl- mış seçimle işbaşına gelmişlerdir? Kongre mi toplamışlardır? Kayıt- lı üyelerin fikrini mi osormuşlar- dır? Hayır! Gümüşpala onlara teşkilâtsınız" demiştir. Onlar da, teşkilât olmuşlardır. Şimdi aynı Gümüşpala, hiç olmazsa milletten oy alarak Meclise gelmiş temsilci- lerin karşısına bu korkuluğu çıka- rıyor ve "Bakın, teşkilât ne diyor!" diyor. “Siz, Sevsinler, teşkilâtı! Böylesinden bir günde, bin tane- si kurulur. Ama, kargaların kork- mayacağı korkuluktan korkan tem- silciler? İşte bakın, onların bir ta- nesini bin gün arasanız eşine em- saline başka yerde o rastlayamaz- sınız. AKİS. 18 HAZİRAN 1962