YURTTA OLUP BİTENLER merdivenleri nefes onefese tırmana- rak olup - bitenleri öğrenmeğe çalış- tılar. Hadise, geride kalan haftanın or- talarında bir gün İstanbulda, Cağal- oğlunda, A.P. nin münfesih Türkiye Köylü Partisinden müdevver İl Mer- kezinde cereyan ediyordu. A.P. nin, aday yoklamaları neticelerinin alın- masından, üç D.P. başının -Mende- res, Zorlu ve Polatkan- ölüm cezala- rının infazından ve nihayet Yuvarlak Masa Konferansının D.P. icraatını tüğü buhranın bir safhasıydı ün, D.P. mirasına konup milletvekili olmaktan başka gaye ta- şımadıklarım ve "fikriyat'larının si- yasi istismarcılıktan öteye geçmedi- ğini A.P. listelerinin t numaralı sıra- larında arz-ı endam etmekte açığa vuran Ur kaç kişinin çıkardıkları A. P. organı Son Havadis, A. P.de hiç bir buhran olmadığını ilan ediyor ve hadiseleri olduğu gibi yazan gazete- lere bir Don Kişot edasıyla saldırı- yordu. Bunu yaparken de C.H.P. yi ithamdan geri kalmıyor, haberlerin C.H.P. Genel Merkezinde imâl edil- diği kehanetini savuruyordu! Samimi bir infial Aslında her şey, Yassıadada idam kararları verildiğinin öğrenildiği gün İzmirde başladı. Hadiseden biraz önce Yüksek Adalet Divanı açıkla- maları tamamlamıştı. O gün, oldukça iyi döşenmiş A.P. İl Merkezinin önünde birden kalaba- lık gruplar görüldü ve evvelâ yava sonra yüksek sesle aleyhte tezahürat başladı. Tezahüratın temposu sürat- le arttı. Bir ara kalabalıktan ayrılan iriyarı bir A.P. ll, arkadaşlarını ya- rarak İl Merkezinin kapısından içe- riye daldı ve odanın ortasında kurulu bulunan İl Başkanının masasına eliy- le lâübali bir şekilde abandı, sonra: "— Bana bak, arkadaş!" dedi. İL Başkanı EMİNSU'cu General Bici Ali Aytaş pek şaşırmıştı: — Buyrun, ne istiyorsunuz?" di- ye sordu. İriyarı A.P. li hiddetliydi. Birden sağ yumruğunu masaya indirdi ve masa camının dehşetli bir gürültüyle kırılmasına yol açtı. "— Demek, siz bize kahbelik yap- tınız, ha? Hani A.P., D.P. nin devamı diyordunuz? Hani, Menderesi kurta- racağınıza dair bize söz vermiştiniz? Bu mu sizin erkekliğiniz?" diye gür- raftan yetişenler, ateşli A.P. yumruğu İl Başkanının masaya indir- mesine engel oldular ve kendisini ya- ka paça dışarıya attılar. Fakat bu 6 defa diyardaki gürültü ayyuka çıktı. İriyarı A.P. linin söylediklerine ben- zer sözler ve küfürler, A.P. İl Merke- zinin zarif duvarlarını, yer yer "kırıl- mış camlarını yaladı Hadisenin alâka uyandırıcı tara- fı şu oldu: A.P. önünde toplananlar, A.P. nin D.P. den devşirilmiş kuvvet- leriydi. Fakat bir tek kimsenin ağ- zından D.P. nin, Menderesle suç or- taklarının lehinde, ya da kararların aleyhinde bir tek söz çıkmadı. Ada- letin tecellisine itiraz eden yoktu. O iş ayrıydı. Parmağı şeriat kesmişti İnfial ve galeyan bu kütlenin hisleri- ni istismar edenlere, onu kandıranla- ra karşıydı. Zira aylar ve aylardır A.P. nin derece derece mesulleri E- gede dolaşmışlar, oMendereste arka- daşlarına hiç bir şey oyaptırtmaya- cakları taahhüdünde bulunmuşlar, teminatlar vermişler, kendilerinde bir kuvvet, kudret olduğu inancım doğurmak için söylenmedik söz bı- rakmamışlardı. O zaman onlara ka- pılanlar ve yurtta meşum bir "yapa- mazlar - edemezler" edebiyatına bel bağlayanlar şimdi o kendilerini iğfal edenlerin karşısına dikiliyorlardı. İl merkezinin oönündeki gürültü bir ara o derece arttı ki EMİNSU'cu General Mehmet Ali Aytaş askerlik- ten gelme alışkanlıkla yerinden fırla- Ragıp Gümüşpala Tahterevallide bir adam dı ve faltaşı gibi açılmış gözlerle ka- pıda belirerek: "— Bana bakın, burası D.P. Mer- kezi değil, haddinizi bilin!" diye kük- edi. Bu sözler, salona kadar sızmağa muvaffak olmuş D.P. den gelme A.P lilerin küplere binmesine sebep oldu. Sapsız ağızdan canhıraş feryatlar yükseldi. "Vay, sen kim oluyorsun? Bize, 'A.P. — D.P.' diyen sizler değil miydiniz?" sesleri Oo yankılar yaptı. EMİNSU'cu Aytaş meselenin hiç te tahmin ettiği gibi kolay atlatılacak o nümayişçilere terkedilerek, aceleci adımlarla uzaklaşıldı. Egede o gece, gittikçe artan bir sinirlilik içinde geçti. Hadiselerin önünü al- mak kaabil olmadı. Ancak, zabıtanın müdahalesini gerektirecek bir durum yaratılmadığı ve mesele Partiiçi bir mesele olduğu için, hükümet kuvvet- leri curcunaya "şimdilik" kaydıyla seyirci kaldılar. Hiddet, A.P. ye idi. İki ayak bir pabuçta Ertesi sabah, İzmir yeni hadiselere sahne oldu. O gün erken saatler- de otobüsler ve hususi plâkalı araba- larla Egenin muhtelif yerlerinden ge- len A.P. idarecileri İl Merkezini bas- tılar. Balıkesir, Manisa, Aydın, De- nizli ve Muğla İl Başkanlarıyla her teşkilâttan iki idareci soluğu İzmirde almışlardı. Hemen İl Merkezinde bir toplantı yaparak İzmir teşkilâtını ana teşkilât olarak sigaya çekmeye başladılar. Fakat asıl toplantı, İl Mer- kezindeki ufak tefek kasardan dola- yı, İl İkinci Başkanı Mehmet Kara- oğlunun mükellef yazıhanesinde ya- pıldı. Yazıhane o gün müstesna bir gün gördü. Küçük,sevimli oda lebâ- lep doluydu. Her kafadan bir ses çı- kıyor ve bir türlü anlaşmak mümkün olmuyordu. o Müzakerelerin ağırlık merkezim, Yassıadada verilen idam hükümlerinin, infazı teşkil etti. Bu sebeple A.P. nin yüksek kademesi zehirli oklara hedef oldu. En çok hü- cuma uğrayanlar Genel Başkan Gü- müşpala ile Genel Sekreter yl Osma idi. Onları papara yemede di- ger Merkez İdare Kurulu üyeleri tâ- kip ediyorlardı. A.P. nin sözde belke- miğini teşkil eden Ege bölgesinin İl tezekten istifasını istediler. toplantının sebebi hikmeti de bu idi. Hele toplantıda bahis konusu edi- len bir telefon muhaveresi işin tuzu biberi oldu ve İl Başkanlarının hid- detlerini daha da arttırdı. Bir gün evvel, A.P. İzmir İl Merkezinin taş- landığı ve masa camlarının kırıldığı haberine Genel Merkez muttali olur AKİS, 25 EYLÜL 1961