TİYATRO ce uzun bir alkış koptu. ve provaya "selama çıkış" provası yaptırmıya başladı Sonuç Geçen yaz Paris temsilleriyle girişi- len bu yaz Kıbrıs ve halen de Ati- na temsilleriyle devam eden yabancı memleketlere tiyatromuzu tanıtma teşebbüsü hızla gelişmektedir. Devlet Tiyatrosunun öncülüğünü ettiği bu teşebbüs, son yıllarda büyük ilerleme- ler kaydeden, Avrupanın birçok ti- yatrolarıyla boy ölçüşebilecek hale gelmiş olan Türk tiyatrosunu Batı sanat dünyası için bir meçhul olmak- tan kurtarmaktadır. Paris temsille- rinden sonra yalnız Fransız basının- da değil, İngiliz, Alman ve İskandi- nav basınında çıkan yazılar bunu gös- termektedir. Bu bakımdan Atina temsillerinin sahne sanatımızın ulaş- tığı seviyeyi yakın çevrelere tanıt- mak bakımından ne kadar faydalı ol- duğu meydandadır. Atina, yalnız dost ve komşu bir memleketin başkenti değil, aynı zamanda tiyatro sanatına beşiklik etmiş bir yer, Dionysos o a- yinlerinden antik dramın doğduğu, Alskhylos'ların, Sophokles'lerin, Eu- ripides'lerin, Aristophanes'lerin yetiş- tiği topraktır. Tiyatromuzun böyle bir yere "Kral Oidipus" gibi antik dram nevinin bir şaheserini, onun yanısıra da genç ti- yatro yazarlarımızdan Güngör Dil- menin eski bir Frikya efsanesini is- leyen "Midas'ın Kulakları"nı götür- mesi boşuna değildir. Birincisi, (o Yu- nanlı dostlarımıza milli repertuvarla- rının sahneye konulup oynanması en güç eserlerinden birinde bizim, bir- çok Batı memleketlerinden daha üs- tün durumda olduğumuzu; ikincisi de Türkiyede, birbiri ardına yetişen kuşakların mitolojiden faydalanarak sahne eserleri meydana Oo getirecek kadar antik, kaynaklara eğilmekten geri kalmadıklarım göstermiştir. Se- lâhattin Batunun "Iphigenia Tauris'- te" ve "Güzel Helena"sından sonra Orhan Asena "Gilgameş" destanın- dan "Tanrıdan ve İnsanlar"ı çıkar- mışsa, Güngör Dilmen de "Midas'ın Kulakları"nı meydana getirmiştir. AKİS, 25 EYLÜL 1961