YURITA OLUP BİTENLER daşların samimi sevgi gösterilerine şahit oldukça duygulandı. Şunu da söylemek gerekir ki, Devlet ve Hü- kümet Başkanının bu sohbeti sıra- sında yanında Başyâverden ve şofö- ründen başka vazifeli kimse (o bulun- muyordu. Gürsel sanki İhtilâlin lide- ri değildi de, akşam gezisine çıkmış herhangi bir generaldi. Gürsel, bir ara, etrafını uzun uzun süzdü. Sonra başını hafifçe arkaya atarak sordu: "— Ahval nasıl, nasıl (o buluyor- sunuz sizler?." Kalabalıktan çıkmadı. nefese: "— Çok iyi, Paşam.. Çok iyi luyoruz" diye atıldı. Ama Generalin söylenenler değil, söylenmiyenler dikkatini çekti. oGü- lümsedi. Bu konuya tekrar dönece- gini belli eden bir baş işaretinden sonra sözü ekonomik konulara ak- tardı. Şöyle dedi: "— Bakın, israftan kaçınmak lâ- zım. Türk milleti olarak bizler, akıl- lı kişileriz. Öğretileni çabuk okavra- rız. Feragat sahibiyiz. Çalışkan ve vatanseveriz. Gelgelelim, birçok ek- sikliklerimiz ve bir devrin alıştır- dığı kötü itiyatlarımız var. Bunlar- dan kurtulmak lâzım.. Başkan Gürsel Doner sonra, İS- rafın memleketimizde oOmüzmin bir dert halini aldığını, dinliyenlere izah etti. Sözlerine devamla: — Bakın, bir Alman düşünürü iiceemi. francalaların sarıldığı kâ- ğıtların miktarı günde 30 bin kilo ediyormuş. Bunlar atılıyor, israf olu- yor. Onun için daha iktisatlı hareket etmek lâzım. Biz, tek tip ekmek yap- mağı tercih ettik. Bundan sonra da- ha iktisatlı hareket etmeğe mecbu- ruz" dedi. General Gürselin etrafını çeviren vatandaş topluluğu hayli artmış, da- ire hayli genişlemişti. General yorul- madığını belli eden hareketler yapa- rak, biraz evvel sorup cevap alama- dığı konuya tekrar döndü Evvelâ şapkasını halife düzeltti. Etrafım birkaç saniye gözden geçir- dikten sonra, merakla kendisine ba- kanlara tane tane: — Bakınız, ilk ve en önemli mer- hale seçimlerdir. Seçimlere mâni ola- cak her türlü sinsi tertip ve hareket- lere kulak asmamak, meydan verme- mek lâzımdır. Kulağıma bazı küçük olaylar geliyor. Ama ehemmiyeti ha- iz şeyler değil..." Kalabalıkta bir kaynaşma oldu. Saflar birbirine daha fazla yaklaşıp Generale daha fazla sokuldular. Gürsel bu arada biraz nefes aldık- tan sonra sözlerine şöyle devam et- ti: 18 birkaç saniye oses Sonra birkaç erkend, nefes bu- Gürselin halkla sohbet Ankaranın "— Seçimleri yapmamak bize pek pahalıya mal olur. Bu, Türkiyemizin son şansıdır. Bu, son şansımızdır..." Başkan cümlesini bitirdiğinde et- raftan çıt çıkmıyordu. Herkes dikkat kesilmiş, bu önemli konuda Devlet ve Hükümet Başkanının söyliyecek- lerini dinliyordu. o Gürsel bastonuna hafifçe dayandı. Başını iki tarafa sallıyarak devam etti: "— Bir takım yabancı devletlere avuç açarak yaşamak acıdır. Milli itibarımızı zedeleyicidir. Düşününüz bir kere, yardım isteğimiz ya redde- dilirse, durum veri ne olur? Milli itibarımız ne olu Başkanın bu nucu fazla hassas olduğu konuşmasından belli oluyor- du. General âdeta üzülmüştü. Keli- meler ağzından çıkarken kendisini zorluyordu. Ancak, kendisini çabuk topladı. Yüzüne gene o tebessümünü oturttu. Etrafını saranlara şefkatle baktı. Birden ciddileşti, kaşlarını çat- tı. Başını hafifçe öne eğerek gözle- rini bir noktaya dikti ve: "— İşte bütün bunlar için, milli bütünlüğümüzü bozmağa çalışan fır- satçılara, kincilere ve intikamcılara müsaade etmiyeceğiz. Sizler de et- meyin" dedi. Şu siyasi ahval.. Başkan Oo sözlerini tamamladıktan içinde müddet ısıl ışıl yanan Ankarayı sey- retti. Konuşmadı. Sonra etrafını sa- ranlara âniden dönerek: — iyasi ahvali nasıl buluyor- sunuz?" diye ikinci defa sordu. ettiği Çankaya Parkı Hyde Park'ı Kalabalık şöyle bir (o dalgalandı. Generale yakın olan ince bıyıklı, ko- nuştuğu müddetçe devamlı baş sal- layan, ellerini kavuşturmuş biri atıl- dı: — Çok iyi, ei vi ya Paşam, ah şu oy avcıları olm Başkan Gürsel, ince . bıyıklı ada- mın Sözlerini duymamış gibiydi. Gü- lümsedi. Âdeta suali kendi kendine sormuştu. Cevabını landı ve ağır ağır, rine basa basa, kendisine has diksi- yORUŞIŞ konuştu: — Oy avcılığına mâni olmak için çok çalışıyorum. Bu gibi hareketle- rin memlekete zararlı olduğunu an- latmak için elimden geleni yapıyo- rum. Sık sık parti liderlerini ikaz e- diyor, sık sık onlarla bu konuda ko- nuşuyorum..." Başkan sözlerinin burasında ge- ne birkaç saniye durakladı. oEtrafı- nı gülümsiyerek söyle bir süzdü, de- vam etti "— Gümüşpala, geçen olaylardan sonra düzeldi. Artık osağduyusuyla hareket ediyor. Daha basiretli dav- ranıyor. Bu, memleketin hayrına bir işarettir." Gürsel, Gümüşpalayla ilgili sözle- rini müteakip dinliyenlerin ne diye- ceklerini veya ne düşündüklerini an- lamak istercesine odurakladı. Kala- balık, nefesini kesmiş. Generalin söz- lerinin gerisini obekliyordu. General gülümsiyerek devam etti: — Gel bu defa teşkilât Gümüşpalayı (o sıkıştırmağa başladı.. Âdeta Gümüşpalaya gücendiler.." General, sözünün burasında mâ- AKİS, 25 EYLÜL 1961