yamız İsmet İnönünün pazartesi gü- nü Malatyada yapacağı konuşma ile açılacaktır. Bu İnönünün ilk konuş- ması olacaktır. Sonra Türkiyenin do- gusuna, batısına, güneyine ve kuze- yine, 7 ile gitmesi muhtemeldir." Sualler sualleri tâkip etti ve Ak- salın basın toplantısı saat 11.45'de, son derece samimi bir hava içinde sona erdi. Kibar Genel Sekreter bü- tün muhabirlerin ellerini kapıda te- ker teker sıktı ve seçim için şans di- leklerini kabul etti. Haftanın sonundaki cumartesi günü saat 11'de yapılan bu basın top- lantısı, seçim yarısına çıkmış parti- ler içinde en fazla şansa sahip , H. P. için depar mahiyeti taşıdı. Ni- tekim ertesi gün -24 Eylül 1961- 78. yaşım kutlayan C.H. P.nin pamuk saçlı dinç lideri İsmet İnönü bu ilk adımı atmak üzere Malatya yolculu- gu için hazırlıklara girişti. C. H. P. Genel Başkanı, bütün kampanya, bo- yunca bir sloganı diline pelesenk e- decekti: Huzur ve istikrar. "Cadı Kazanı" Bitirdiğimiz (o haftanın son günü, si- yasi partilerin seçim oyununa ha- zırlıklarını ve kuvvetlerini su yüzü- ne çıkarmaları bakımından son de- rece verimli oldu. Bir kaç gün evvel partiler, milletvekilliği ve senatör- lük için gösterdikleri adaylar liste- sini Yüksek Seçim Kuruluna vermiş- ler ve bundan böyle açık oynamağa başlamışlardı. Bunun içindir ki lis- telerin ilânı, bazı partilerin hayal et- tikleri nispette bile kuvvete sahip olmadıklarını ortaya koydu. Tek bir partinin, C. H. P. nin seçime hazır- lanış şekli, diğerlerinden farklı man- zara arzediyordu. Zira kuwetli C. H.P., yurdun her köşesinde hem Mil- let Meclisi, hem de Senato için tam sayıda aday göstermişti. Diğer parti- lerin şansları ise, kuvvetleriyle omü- tenasip bir rota tâkip etti. C. H. P. yi as farklı olarak, D. P. nin iskele- ti üzerine kurulmuş, A. P tâkip et- mekteydi. A. P, Bingöl, Bitlis, Mar- din, Siirt, ve Tuncelide teşkilât ku- ramadığı için seçimlere oralarda işti- rak etmiyordu. . P. de karınca kararınca aday tespiti işini başarmış ve listeleri Yüksek Seçim Kuruluna teslim etmişti. Bu listelerin açıklan- ması, Yetimler Partisinin azami şans oranım tâyin etti. Zira Y.T.P., teşki- lâtı bulunmayan sekiz ilde -Zongul- dak, Samsun, Antalya, Nevşehir, A- . dana, Çankırı, Çorum, Uşak- seçime hiç katılamıyor, teşkilâtı bulunan se- kiz ilde de-Amasya, Artvin, Bilecik, İçel, Kırşehir, Kütahya, Manisa Si- nop-şansını pek iyi bulmadığı için seçimden sarfınazar ediyordu. oBu- nun yanında Y. T. P. sayısız ilde, hat- tâ Aydında gösterecek Senatör ada- AKİS, 25 EYLÜL 1961 Kemal Satırdan alınacak ders Kemal Satır politika, Demokrasiden başka rejimlerin hüküm sürdüğü topluluklar- da amatör işi sayılabilir. Nitekim, çok partili hayata geçmemizden önceki devirlerde siyaset hayatının kapısını bizde pek çok kimseye lide- rin takdiri açmıştır. O kapıdan girenlerin içinde gerçek kıymetini ispat edenler çıkmıştır, yarı yolda nefesi kesilenler görülmüştür, «sâdece lide- rin yanıldığını ortaya koyanlar olmuştur. 'Fakat bundan böyle, politika yapmak isteyen herkesin kıymetini evvelâ seçmenine kabul ettirtmesi lüzumu açık şekilde belirmektedir. Kendi seçim bölgesindeki parttili- lerine bile böyle bir kanaat telkin edememiş veya etmeyi ihmal etmiş kimselerin memleket ölçüsünde bir rol oynayabilecekleri devir, hiç kim- se şüphe etmesin, son günlerini yaşamaktadır. Kemal Satırın Adanada başına gelen bu hükmün birinci kısmının, Genel Merkez tarafından Elâ- zığ listesine Me şlirililesinin uyandırdığı tepkiler ikinci kısmının doğ- ruluğunun delilidi Defile de bir politikacının, ne kadar kıymetli olursa olsun bir secim bölgesine sahip olmadıkça siyaset yapmasına imkân yoktur. Bu rejimlerde politikacılar iki kısımdır: Mahalli politikacılar ve mem- leket çapındaki politikacılar. Bunlardan ikincilerin, kendi bölgelerinde birinciler karşısında mağlüp olmaya mahküm bulundukları sâdece tem- bel olan ve kendilerinde memleket çapında politikacı sıfatı tevehhüm edenlerin düzenledikleri bir masaldır. Bölgeler, kendi aralarından çık- mış ve hakikaten memleket çapında kıymet olmuş kimseleri daima ba- ğırlarına basmakta, ona bir iftihar duygusuyla bağlanmakta, onun üs- tünlüğünü kabul etmekte, hattâ onun arzularını bir nisbet dahilinde yerine getirmektedirler. Bir bölgede yoklama kazanmak için mütema- diyen o bölgede kalmak, orada küçük kombinezonlara girişmek, ilçe başkanlarım kandırmak lüzumu yoktur. Milli seviyede verimli faaliyet gösteren, tutumuyla takdir uyandıran, bir kalıp olmaktan ziyâde kıymet olan kimseler -elbette ki bölgeleriyle bağlarım muhafaza etmek ve tek parti devrinin bazı milletvekilleri gibi bölgesini sâdece harita üzerinde görmemek şartıyla- yoklama günü gelip çattığında küçük, fakat ciddi ve kesif bir çalışmayla listelerin I numaralı yerlerini kolaylıkla işgal etmektedirler. Bu millet, politika hayatının icaplarını anladığını, tak- dir ettiğini ve Sezarın hakkını Sezara verdiğini son denemelerde bile göstermiştir. Demek ki politikacı, adına Demokrasi dediğimiz şu rejimde kökü- nü kendi seçim bölgesinin tâ derinliklerine adamakıllı salacak, ondan sonra, gelişen bir ağaç gibi yükselecek, yükselecek, yükselecektir. Bu- adı mı, parti içinde hangi mevkie getirilmiş bulunursa bulun- sun ilk rüzgârda yerle bir oluyor. Kendisini, belki oradan bir defaya mahsus olmak üzere ve partiye bazı zararlar, politikacının prestijine bereler vermek suretiyle tutup kaldırmak kabil oluyor. Ancak bunun ikinci bir defa tekrarına ne imkân, ne de doğrusu istenilirse lüzum bu- unduğu göz önünde tutulduğu takdirde siyaset hayatımızın bundan böyle hangi istikamette gelişeceği meydana çıkar, sanat olarak kendi- lerine politikayı seçmiş veya seçecek olanlar da nasıl davranacaklarını evvelden bilirler Hani, rl da bakarsanız, kendilerini seçim bölgelerinde aday seçtirlememiş olanlardan memleket ölçüsünde ne hayal etmek mümkün- 13