F E Atom Yeni tehditler Çoğu sakal bırakmış 100 kadar de- likanlı ile pantalonlu genç kızlar- dan ibaret kalabalık Sovyet Büyü- kelçiliğinin önünü "işgal" etmişti. Polis yetişerek, oturdukları yere sım- sıkı yapışan bu nümayişçileri yaka paça karakola götürmeseydi belki el- çilik binası günlerce "muhasara"da kalacaktı. Demokrat olmasına rağ” men, kanunların sıkısıkıya düğü İngilterede bu gibi olaylar ' 'cad- deyi işgal" suçunun unsurlarıdır. Bu yüzden gençler mahkeme tarafından 30'ar şiling para cezasına çarptırıl- dılar. Olay, geride kalan haftanın sonla- rında bir gün Londrada cereyan edi- yordu. Ünlü filozof B. Russell'in müri- di, "Anti-nükleer" ekol mensubu bir grup, Krutçefin atom denemelerine yeniden başlama kararını protesto ediyorlardı. Gerçekten Ağustosun son günü Moskovada yayınlanan bir bildiriden, Sovyetlerin evvelce süre- siz olarak durdurduklarını ilân et- tikleri nükleer denemelere tekrar baş- lıyacakları, 20, 30, 50 ve 100 mega- tonluk yeni bir seri bombanın dene- melerini yapacakları öğrenilmişti. Aslında bu, hiç te beklenmedik bir sonuç değildi. Sovyetlerin er geç bir kuvvet gösterisinde bulunacakla- rı, bilhassa roketler alanındaki üs- tünlüklerinin büyük gürültülerle rek- lamını yaparak, araya nükleer bom- baları da karıştırıp siyasi havayı bulandırmağa çalışacakları biliniyor- du. Korkutucu taktikler Sovyetlerin tebliğinde sözü geçen u “megaton"lar nedir? İkinci Cihan Harbinin sona ermesini sağla- yan ve Hiroshima şehriyle Madam Butterfiy'in vatanı Nagazaki limanı üzerine atılan iki atom bombası 20 kilotonluktu. Bunun anlamı, böyle bir bombanın mekanik tahrip kabili- yetinin 20 bin ton TNT-trinitro to- luol-un patlaması hâlinde yapacağı tesire eşit olduğudur. Bir atom bombası, "kritik kütle” denilen miktarın yarısından biraz fazla ağırlıktaki iki Uranyum-235 parçasının çok kısa bir zamanda bir araya getirilmesi suretiyle nükleer yönden kritik bir sistem elde edilme- siyle patlamaktadır. Bu şekildeki kri- tik bomba ile elde edilen güç 20 kilo- ton kadardır. Patlama umumiyetle milyonda bir saniye mertebesindeki bir «aman içersinde olmakta ise de, 24 N ne kadar kısa bir sürede iki parça- nın birleştirilmesi sağlanabilir (o ve birlesen Uranyum-235 parçalan infi- lâk sırasında nekadar uzun bir süre bir arada tutulursa, o kadar çok mik- tarda maddenin reaksiyona katılması, dolayısıyla o kadar büyük bir nük- leer enerjinin açığa çıkması, patla- manın da o nisbette şiddetli ve güçlü olması sağlanmış olur. Bunu sağlayabilmek için atom bombasının imâlinde muhtelif Oted- birler alınmıştır: a) Uranyum-235 iki eşit parçadan yapılır, iki parça- nın birbirine bakan yüzeyleri ince bir işçilikle birbirine tam intibak edecek hassaslıkta islenir. Bombayı patlat- mak için bu iki parçadan biri diğe- rine doğru süratle fırlatılır, fırlat- ma işlemi âdi bir infilâk maddesi yardımıyla yapılabilir. b) Diğer bir metod, birçok ufak parçalardan iba- ret nükleer maddeyi yine adi bir pat- layıcı maddeyle bir kap içersinde bir- birlerine sıkıştırmak, dolayısıyle zin- cirleme reaksiyonların başlamasını sağlamaktır. Zincirleme reaksiyonun devamınca kritik kütle halindeki maddeyi bir arada tutabilmek için içersine konulan kabın -yâni bom- ba gövdesinin, çok kalın ve sağlam malzemeden yapılmış olması gerekir. İşte Atom bombasının ağırlığı da buradan ileri gelmektedir. Bugün nominal bir atom bombası 20 kilotonluktur. Daha büyük güçler elde edilmesi için hafif atomlu gaz- ların, -hidrojen doeteriyum vs.- nüve- lerinin eriyerek birbirleriyle birleş- mesinden açığa çıkan muazzam ener- jJiden faydalanılmaktadır. Böylece gü- cü megaton, milyonton, TNT birimiy- le ölçülen hidrojen bombalan ya- pılmıştır. Nükleer denemeleri durdur- madan önce Sovyetlerin elinde 25 me- gaton güçlü bombalar bulunduğu A- merikalıların istihbaratı yardımıyla öğrenilmişti. O hâlde simdi opropa- gandasını yaptıkları 100 megatonluk bomba hiç de öyle "inanılmaz bir silâh" değildir. Rakamların dili Normal bir atom bombasının patla- masında dört türlü tesir ortaya çıkar: a) Yüksek bir hava darbesi, bu bomba gücünün 20 55'ini teşkil e- der. b) Büyük bir ısı dalgam, gücün So 30'udur. c) Ani nükleer radyas- yonlar (o 5), d) Kalıcı radyoaktivite (20 10). Buna göre askeri bakımdan, patlamanın hasıl ettiği hava darbe- sinin yıkma gücü ve hasıl olan yük- sek dereceli ısı önemlidir. Radyas- yonlar ise nisbeten uzun vadeli tesir yaparlar. Bombanın gücü dört misline çık- Atom infilâkı Ha gayret! makla yayınlayacağı ismin belirli bir uzaklıktaki tesiri ancak iki ka- tma çıkar. Diğer taraftan ısı dalga- lanılın büyük bir süzme hassasım haiz atmosfer içersinde fazla uzak- lara yayılamıyacağı üzerimizdeki at- mosferin, güneşin zararlı ışınlarını bile 50-60 kilometrelik bir tabakayla zararsız hâle getirmesinden anlaşıla- bilir. Buna rağmen 100 megaton gücün- deki bir hidrojen bombasının 30 ki- lometre uzağa kadar büyük tahribat yapması ve yangınlar çıkarması bek- lenebilir. Bu ise azımsanacak bir ne- tice olmamakla beraber, aslında Hi- roshima'ya atılan 20 kiloton gücün- deki -Sovyet hidrojen bombasının beşbinde biri kadar- bomba dahi şe- hirdeki hayatı tamamen felce uğrat- mış ve onbinlerce insanın hemen öl- mesine, bir o kadarının da radyoak- tif ışınların etkisiyle sakat kalması- na veya sonradan ölmesine sebep ol- muştur. O hâlde, Sovyetlerin tanta- nalı bir şekilde ilân ettikleri 100 me- gatonluk bomba bir şehri, bir askeri hedefi, bir üssü bombalayarak tahrip etmek için çok büyüktür, fakat bir milleti, ortadan kaldırabilmek, hattâ bir sanayi bölgesini yok edebilmek için de küçüktür. AKİS, II EYLÜL 1961