Duruşmaların Anatomisi Şeriatın Kestiği Parmak Şu satırların okunduğu sırada, Türkiyede hemen her- kesin gönlünde şahsa göre değişen bir arzu yatmak- tadır. Adaletin tecellisine karışmamak gerektiği ne derece doğruysa, ya bu istikamette cede tabiidir. Hele bahis Yassıadada geçen sonbahardan bu yana görülenler nevinden bir dâva olursa buna karşı milletçe ilgilenmemek imkân- sızdır. Nitekim, bütün Türkiyede önümüzdeki cuma günü Divanın dirayetli Başkanı Salim Başolun ağzın- dan çıkacak hükmü merak etmeyen bir tek kişinin mevcudiyeti kolay kolay tasavvur olunamaz. gün, 9.30'dan itibaren saatler âdeta duracak ve memleketin kalbi merakla çarpacaktır. ararın istikameti arzusu, şüphesiz çeşitli hislere, fikirlere, inançlara ve görüşlere göre değişmektedir. Kimi şunu istemekte, kimi bunu istemektedir. Ancak, bir yandan hukuk ve adalet mefhumunun, diğer taraf- tan mânevi âkidelerin icabı şudur: Hüküm, hükmü ve- renin ağzından çıktıktan sonra bütün şahsi düşünceler, arzular kaybolur ve bunların yerini mutabakat alır. Mutabakat, adalete olan güvenin neticesidir. Bir hük- mün, bütün arzuları birden yerine getirmesine imkân olmadığı hatırda tutulursa insanların kendilerini bir seye riayetkâr kılmaları kolaylaşmış olur. Adalet Divanı, duruşmaların başladığı ni bu yana bir hususta milletin ittifakını sağla- mıştır: Divan, tam tarafsızlıkla hareket etmektedir. Divan başkanlığı, hattâ bazen âdi mahkemelerde bile görülmeyen şekilde İddia ile Müdafaayı aynı ölçülerle ölçmüş, her ikisine karşı aynı şekilde davranmıştır. Salim Başolun Başsavcıya karşı zaman zaman şedit davrandığını söylemekte hiç bir mübalâğa yoktur. Di- vanın hukuki görüşlerinin de bazen İddianın, bazen Müdafaanın görüşlerine uyduğu uzun duruşmalar es- nasında sık sık müşahede edilmiştir. ihtilâlden sonra kurulup ta bir İhtilâl Mahkemesi hüviyeti almayan tek Divanın, oYassıadadaki Yüksek Adalet Divanı olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Şahısları adına veya, bası hukuk müesse- selerini temsilen müşahit diye gelmiş kimseler bu hu- susu tescil etmekten geri kalmamışlardır. Gerek Sa- lim Başolun duruşmaları idare ediş tarzı, gerekse o ta- rihi duruşma salonunun havası adaletin gereği gibi te- celli edeceğinin ilk işaretleri olmuştur. Unutulmamalı- dır ki sanık avukatlarının o da birinin- tek itirazı, sa- londaki silâhlı omuhafızların mevcudiyetine itirazdan ibaret kalmış, başka bir kusur bulunamamıştır. Her şeyi bırakınız, D.P. devrinde en masum suçlardan do- layı muhakeme olunan basın mensuplarının ellerinde kelepçelerle mahkemelere götürüldüğü ve duruşma sı- rasında arkalarında jandarmaların bekletildiği hatırla- nırsa Yassıadadaki tedbirleri çok değil, az bulmak ge- rekir. Şeriatın kestiği parmağın acımaması gerektiği, bi- zim cemiyetimizin eski bir inancıdır. Bu inanç, kadının tarafsız ve âdil davranacağına beslenen imanın netice- sidir. Yüksek Adalet Divanı, millete evvelâ bu imanı vermek suretiyle tutumların en iyisini takınmış, ondan sonra da hiç bir tesirin altında tutulmadığım açık şe- kilde göstermiştir. İhtilâl idaresinin Divana tek telki- ni, elini çabuk tutması ricasından ibaret kalmıştır. Za- ten, Divanın bütün üyeleri aksi bir teşebbüs halinde gö- revlerinden derhal Ayrılacak tipte insanlar arasından İhtilal 7 tarafından bilerek ve istenerek seçil- mişlerd Şimdi, bu şartlar altında cereyan eden duruşma- lar sonunda Türk milletine yeni bir olgunluk gösterme vazifesi kalmaktadır. Hüküm ne olursa olsun, gönüller- deki arzuya uysun veya uymasın, fazla sert veya çok yumuşak bulunsun her nevi tartışmanın yolu kapalı tutulmalı ve şeriatın takdirinin bu olduğuna inanılma- lıdır. Yerli veya yabancı uğursuz kuvvetlerin bir takım zümreleri aksi istikametlere itme denemesinde buluna- caklarından zerrece şüphe etmemek lâzımdır. Her züm- re, bunu bilerek sükünetini, itidalini muhafaza etme- li, Yassıada Hikâyesi hükmün tefhimiyle birlikte unu- tulmalıdır. Bir defa, hukuk bilgisi bakımından Divanın Türkiyede en selâhiyetli nerci olduğu ve takdirini il- min ışığını kullanarak yaptığı göz önünde tutulursa lüzumsuz üzüntüler (o kendiliğinden ortadan kalkmış olur. "Demek ki, adalet bunu gerektiriyormuş" inancı yüreklere yerleştirilirse, Demokrasi tarihimizin bu el- bette ki tadsız, ama elzem ameliyesi kolayca geçiştiri- lir, yara süratle kapanır ve yeni hayat tarzımız daha sâkin şekilde başlamış olur. Bu sâdece vatanseverliğin, kanunlara riayetkârlı- ğın bel aynı zamanda basiretin ve sağduyunun da icabıdır. Yüksek Adalet Divanı üyeleri vazife başında Perde kapanıyor AKİS, 11 EYLÜL 1961 21