den uzaklaşmaları ve bir müddet E- -e bölgesinde görünmemeleri karar altına alındı. Hele Yüksel Menderes şu sıralarda Ege bölgesine hiç uğra- mıyacaktı. Alman kararlar toplantı- nın hemen akabinde Genel Merkeze telefonla bildirildi. Genel Merkez yetkilileri ve Genel Başkan Alican, memnuniyetlerini ifade ettiler. Ege gezisinin seçimlere yakın bir tarihte durum düzelince yapılmasının uygun olacağını belirttiler. (Böylece Y.T.P. nin "Büyük Ege Taarruzu" geride kalan hafta içinde başlamadan bitti. Hadise, ("Aydın Yalçın Vak'ası" nın Y.T.P. idarecileri üzerindeki ilk uyarıcı tepkisi oldu. Aslında bunda. M.B.K. nin Ekrem Alicanı pek sert bir şekilde hizaya çağırması baş ro- lü oynadı. Hakikaten Y.T.P. Genel Başkanının kurmaylarla oOkonuşması tamamile dramatik bir hava içinde geçti ve Alicana, dağıtılan bütün ma- vi boncuklara rağmen pabuçun pek pahalı bulunduğu o hatırlatıldı. "Ay- dın Yalçın oVak'ası"nın bitirdiğimiz hafta içindeki gelişmeleri ise, Alican ile arkadaşlarına İhtilâlcilerin kuru sıkı konuşmadıklarım ispat etti. Şah sevgisinin hududu Hakikaten, o haftanın ortalarında bir gün, Saatlerin 8.45'i gösterdiği sırada İzmir Emniyet Müdürlüğüne ait bir otomobil Y.T.P. nin hırslı po- litikacısının nezaret altında tutuldu- gu poligondan çıktı. Otomobilde, şo- för hariç, beş kişi bulunuyordu. Dör- dü İzmir Emniyet Müdürlüğü memu- ru, diğeriyse Dehşetengiz Başyazar Aydın Yalçındı. o Cezaevinden alına- rak Karşıyaka (o Savcılığına götürü- lürken, tevkif edileceği Aydın Yalçı- nın hatırından bile geçmiyordu. Yüz- de doksan ihtimalle serbest bırakıla- cağım sanıyor, bu konuda ziyadesiy- le nikbin bulunuyordu. Ece, partisi- nin yüksek kademelerde kuvvetli hâ- mileri yok muydu?. Y.T.P. li Profesör, Savcının kar- şısına 9.45'de çıkarıldı. Savcı kendi- sini son derece nazik karşıladı. Kar- şısına oturttu ve sorgusuna başladı. Evvelâ olay hakkında gazetelerde çı- kan birkaç haberi okuyan Savcı, bu hususta Yalçına neler düşündüğünü sordu. Yalçın, her zamanki haliyle soruları oOcevaplandırmağa (o başladı. Sanki kürsüden ders veriyordu. O e- dayla konuşuyor, o jestleri yapıyor- du. Evvelâ, sözlerinin yanlış anlaşıl- dığını ifade etti. Sonra, meseleyi ih- tisas sahibi olduğu yönden izaha ça- lıştı. Adeta ekonomi dersi veriyordu Birçok rakam sıraladı. Karşılaştır- malar yaptı. İfade etmeğe çalıştığı- na göre, D.P. devri övülmemiş, bilâ- kis yerilmişti! 45 dakikalık sorgusu nu müteakip dışarı çıkarılan Aydın Yalçının etrafını obasın mensupları. Izmire gelmiş olan eşi ve avukatı Y. AKİS, 11 EYLÜL 1961 Ucuz bir kahraman Hürriye o kahramanları cafcaf- li beyanat verirler ya.. Eee, bizim Aydın Lider de kahramanı! İzmirde, palavrayı. e Bütün gayreti, ta- bü, yaptığı en âdi cinsten kuy- "Hürriyet- ler kolay alınmaz” diyor, "Fi- kir hürriyeti için tabii ki par- ti mücadelelerinin bir takım sıkıntıları olacaktır" diyor, nediyordum ki oObunca mücade- Aydın Yalçın temden sonra bu memlekette samimi olarak düşündüğümü i- Jade etmeğe hak kasandım; ya- nılmışım” diyor. Kısacası, (o di- yor da diyor.. İnsana bir merak o geliyor: Adamcağız, geçen devrede söy- lenemez hangi lâfi bu (devrede söylemiş te başı derde girmiş? Sonra bakıyorsunuz, lâf Şu: "D. “ in bir altın devirdir." bu lâf* söylemek için hamasi, — kir mücadelesi yap- maya lüzum mu vardı ki?.. So- kakta bangır bangır bunu ba- gırsan, olsa olsa herkes o sana deli diye bakar, ama Menderes amcan göğsüne altın madalya takardı. Böylece de Yalçın aile, ta- bana kuvve Amerikalarda s0- luğu Ohmağa lüzum görmezdi. T.P. İzmir 11 Başkanı Fethi Pekin sardılar. Yalçın Karşıyaka adliye bi- nasının koridorlarım kaplayan kala- balığın arasında birkaç saniye şaş- kın şaşkın bakındı. o Gaztecilere gü- lümsemeğe çalıştı. Gerçi hâlâ iyim- serdi, hâlâ iyi bir şeyler olacağını ü- mit ediyordu ama, Y.T.P. li politika- cı ne de olsa süzülmüştü. Bu arada yanına yaklaşan Nilüfer Yalçın, eşine birşeyler söylemek is- termişcesine bir harekette bulundu. Sonra vazgeçmiş olacak ki, demek istediğini başka yoldan imaya çalı- şarak, Y.T.P. İzmir İl Başkanına: "— Burada Cezaevi nerededir?" diye sordu: İl Başkam kaşlarım hafifçe çattı. Aydın o Yalçının bu sözü duymasını istemiyor olacaktı. O sırada orada bulunanların hepsi -Yalçından başka- .T.P. li politikacının tevkif edilece- ğini anladılar. Hakikaten, Karşıyaka Savcılığı Yalçını tevkif talebiyle As- liye Ceza Mahkemesine sevketti. 11.10'da salona alman Aydın Yalçının ilk duruşması gizli cereyan etti. 35 dakikalık duruşma sonunda dışarı çıkan Profesörün rengi sarar- mıştı. Mendiliyle boncuk boncuk ter- leyen alnım siliyordu. Sesi titriyor- du. Kendisine hakim olmak için bir hayli güçlük çektiği hareketlerinden belli oluyordu. Duruşma salonundan gisi çıkmaz ilk sözü: --- Tevkif ettiler" oldu. Nutuk faslı Alnındaki terleri bir kere daha si- len Yalçın, kesik cümlelerle söz- lerine devam etti: "— Hürriyetler kolay alınmaz." üzülmemesi için gereken erleri söyledi. Yalçın, titrek bir ses- le sözlerine devam etti: — Hürriyetler okolay kazanılır bir şey değildir. Fikir hürriyeti için tabii ki parti mücadelelerinin bir ta- kım sıkıntıları olacaktır..." Y.T.P. li Profesör sözlerinin bu- rasında durakladı. Anlaşılan, söyle- diklerine kendisi de pek inanmıyor- du. Fikir hürriyeti için mücadele ne- redeydi, Yalçının başına gelenler nere de!.. Bu mücadele, Y.T. P. li Profe- sörün kuyruk avı yarışında serbest re kabetin faydalarından istifade müca- delesiydi. Aydın lider sözlerinin bu kısmını kesin bir yargıyla bitirdi: Bu safhada söylenecek bir şey yok!" . Yalçının bundan sonra söyledikle- ri daha da enteresan oldu. Şöyle di- yordu: "— Hoca olarak, fikir adamı ola- rak, gazeteci olarak hürriyetimin ilk 11