gen bu halkevinin sahnesinde, ti- yatroyla bir ilişki kurmasaydı, ona bir oyuncu olarak kazanamıyacak- tık. (Bilmediğimiz nice değerler, böyle uygun bir gelişme ortamı bu- lamadıkları için yitip gitmektedir- ler. " " Ama" diyor Semih Ser- gen, "benim tiyatroca oluşum öyle pek kolay olmadı. Annem halke- vinde sahneye çıkmama razı de- ğildi. Hele babam ateş püskürüyor- du. Evlatlıktan reddetmek o baskısı başımın uçundaydı. Kaçak gidiyor- dum. Sonraları ünlü boksör Vural- la birlikte boksa çalıştım. Lisenin ilk sınıflarındaydım. Bu boks ça- lışmalarının birinde bir güzel, bir adamakıllı yedim. Ağzım baygınlıklar geçirdi. Hikâyeyi an- lattık. Yeminler, andlarla bir daha boks oynamamamı istediç. Oyley ze tiyatro, dedim. mla babam dü şünüp taşınmışlar, (boks oynayıp Ur yerlerimi kırmaktansa, biraz yüz kızartıcı da olsa tiyatrocu ol- mamı peni Tiyatroca olma- mın hikayesi bu. " Şimdi ? Şimdi ne diyorlar.." Semih Sergen, bir kahkaha atı- yor: imdi memnunlar elbette. Memnunlar... — Halkevinde çalıştığın sıra- larda seninle birlikte olup ta, ro çalışmalarını sürdürenler var mı?" diyorum. "— Var" diyor. ("Onlar bizim ağabeylerimizdi. Meselâ şimdi Kü- çük Sahnede oynayan Sadettin Er- bil vardı. Ferruh Egemen bir süre bizi çalıştırdı. Şehir Tiyatrosunda- ki Zihni Küçümen vardı." emi aldi nız aktörlüğü seviyo- rum" on "Çok, çok seviyorum. Sahneye koyuculukta gözüm yok. Herhalde önümüzdeki o yıllarda bir iki deneme yapmak imkânını bula- cağım tiyatroda. Ama hiç bir za- man büyük bir sahneye koyuca ol- mayı düşünmüyorum. Yalnız iyi bir aktör olmayı, kişiliği olan bir aktör olmayı istiyorum." Nedir bir oyuncunun o kişiliği? örneğin, Vasfi Rızanın kişiliği gi- bi mi? Hayır. Gerçekten Vasfi Rı- zanın bir kişiliği ovardır tiyatroda. AKİS, 24 TEMMUZ 1961 Ama nasıl bir kişilik ? Eserden e- sere değişmeyen bir Vasfi Kısalık- tır bu. Rol ne olursa olsun, onu çiz- gileri belli bir Vasfi Rıza oynar. Oysa Semih Sergenin oyuncuda a- radığı kişilik bu değil. Kendisinin ulaşmak istediği kişilik, böyle ya- lın, tiyatronun gerçeklerine aykırı bir kişilik değil. Her rolün, kendi- ne özgü gereklerine (uygun ma her role oyuncu olarak vilzde elli ölçüsünde (kendisinden (o birşeyler katabilen bir sanatçı olmak! Güç iş. Ama, gerçek sanatın hangisi ko- laydır? Semih Sergenin güçlü bir hafı- zası var. Rollerini büyük bir rahat- lık ve kolaylıkla ezberliyor. Bu iş- ten yana hiç bir sıkıntısı yok. Aldı- ğı rolün "sâdece yazılmış kısmını değil, yazılmamış kısmını da düşü- nerek" hazırlanmayı amaç edinmiş. Sahnede bir adam kızıp bağırıyor- sa, bunu oynamak var. Ama Semih Sergen, "bu adam sahnede kızıp bağırmasaydı da, sözgelimi gülsey- di, nasıl gülerdi?" sorusunu da ce- vaplandırıyor ve ona göre rolünü işliyor. Böylece, daha tam, daha eksiksiz bir kişi yaratımı yapabil- menin yolunu bulmuş olduğunu söylüyor. Doğrusu, ilgi çekici bir düşünce. Rollerine hazırlanması bu kadarla da kalmıyor. Başka çalış- maları da var. Yalnız bir açık ka- pı da bırakıyor: — Hani" diyor, "eğer rol oyun- cuya bir şey vermiyorsa, bir göre- vini yerine getirmekten öteye gidi- lemiyorsa, o zaman başka tabi!.. Uzun boyla rolün üzerinde incele- me, araştırma yapılmıyor. Ama bakıyorsunuz ki, rolün altında bü- yük bir problem, bir kişilik yatıp durur. O zaman o kişiliğin bütün gereklerini incelemek, okuma görmek, bir oyuncu için şart. 'Hay- vanat Bahçesi'ndeki Jarry rolüne hazırlanırken öyle yaptım. O tipin, n iyi nasıl yaratılabileceğini du- şundum. Eserdeki tipin özellikleri- ni anlatabilecek (kitapları buldum, okudum. Hastahanelere gittim, o tip hastaları gördüm. Eserin çizdi- ği karakter böylece daha belirli şe - kilde karşıma çıktı. Sonra, bu edin- diğim bilgilerden de (yararlanarak Jarry'yi kurdum. Rolün, oyuncuya birşeyler (o vermesi çok o önemlidir. Hem oyuncuyu yaratıcılığa götü- ai hem özenmeğe, hem çalışma- "— Bizde en beğendiğiniz sah- meye > Keyaçular kimlerdir?" dedim. Bizim Ya mı?" dedi "— Eve "— Bir ii Mahir oCanovayı beğenirim. Hocamdır da. Kendisin- den çok şeyler öğrendim. Saim Al- pago ve Cüneyt Gökceri saymalı- ım. Bu üç kişi de, bizde en iyi re- jisörlerdendir. Her eserde birşeyler öğrenmeniz de Ö- nemli olan da tu di öne ile çalışmaktan büyük zevk duyar - Peki, tiyatroda kimlerle oy- namak istersiniz? n çok oynamak istediğim Saim Alpagodur. Bir de Yıldız Ken- terle oynamak isterdim. Maalesef mümkün olmadı. Yıldız tiyatro- muzdan ayrıldı." Semih Sergen, yerli oyun ya- zarlarımızdan Turgut (Özakmanla Güngör Dilmeni beğeniyor. Eski- lerden de Musahipzade Celâli. reği gibi eğilinse, incelense, Musahipzadenin tiyatromuz için çok orijinal bir ya- zar olduğu anlaşılacaktır. Bir ba- kıma Türk Mouere'i Sergenin bu dikkati önemlidir! Yabancı oyun yazarla- rından Tennessee Williams, Arthur Miller, Brecht en çok beğendikleri. ' “-— Hangi rolleri oynamak ister- din?" diyorum. Şu cevabı veriyor: "“— Tennessee Williams'ın 'Kız- gın Çinko Dom Üzerindeki Kedi' adlı oyunundaki sakat genci, Lİli- om'u, Shekespeareln 'IlI. Richard' ını ve Sohiller'in 'Don Carlos'unu.. a mi, insanın oynamak istediği rol!" gerçekten Semih Sergen, ozan da. Bir de şiir o kitabı var: "Burçak". Günümüzün edebiyatını en yakından izleyen sayısı çok az oyuncularımızla başında Semih Ser gen geliyor (olmalıdır. Yeni Türk edebiyatından en çok sevdiği ozanı, romancıyı, o hikayeciyi sordum. O- zan olarak Attilâ İlhanı, romancı olarak Yaşar Kemali, hikayeci ola- rak ta Sait Faikle Memduh Şev- keti seviyor. aynı zamanda