YASSIADA Duruşmalar Şecaat arzederken... aattam 11.35'di. Güneş ortalığı S kasıp kavuruyordu. Tarihi duruş- ma salonu tıklım tıklım doluydu. Bir- den bütün gözler Divandaki âdâma çevrildi. Divanın tam ortasında, yük- sek arkalıklı koltukta oturmakta o- lan favorileri uzunca bırakılmış, saç- larına ak düşmüş, son derece müte- hakkim tavırlı adam, önündeki mik- rofona doğru eğildi ve madeni sesiy- le konuşmaya başladı: "— Sadet dışı çıkmalarda müda- faalar kesilecek. Şimdiye kadar iki müdafi dinlendi, kesilecek bir husus yoktu. Şimdi Celal Bayar kendi mü- dafaasını yapacak" dedi. Hâdise, bitirdiğimiz haftanın ikin- ci yarısında, cuma günü cereyan e€- diyordu ve konuşan, Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başoldu. Sanık aralarında bir hareket rüldü. Düşük milletvekilleri başları- nı çevirdiler ve sağdan birinci sıra- nın birinci sandalyasında oturan ve kalkmak için hazırlanan şahsa bak- tılar. Adamın yüzü sapsarıydı. Belli ki son derece heyecanlıydı. Ağır a- gır kalktı, sağ elinde tutmakta oldu- ğu dinleme cihazım Oturduğu san- dalyenin arkalığına astı, hafifçe ıslattı ve yürüdü. Dik tutmak istemesine rağmen, omuzları pek dü- şüktü. Sanık mikrofonu ila oturdu- ğu yer arasındaki mesafeyi birkaç saniyede geçti ve ellerim önünde ka- vuşturarak Başkama işaretini bekle- di. Sakıt ve sa Cumhurbaşkanı Bayinin ilk sözler üdafaam uzun olmayacak- tır” oldu Bir süre avurtlarını kemirdi ve MEYAN etti mümin olduğu kadar, müdaflerimin sözlerine temas et- miyeceğim." Bitkinliği (Başkanın gözünden kaçmamıştı: — Oturarak ta müdafaanızı ya- pabilirsiniz" dedi. Fakat Bayar, müdafaasını ayak- ta yapmak istiyordu. Başkan bunun üzerine: "— Siz bilirsiniz" Bayarın müdafaasını yuldu. diyerek düşük dinlemeğe ko- ayar müdafaasını kararname sınırları içinde yapıyordu. Tabii bun- ivanın kararlarının tesiri bü- Kaş Yapayım Derken.. ON yıllık ii sahne üzerinde takip ediyoruz. Hâdisenin skala ortaya in iktida ımın, malarıdır. udret kabil olduğundan, nılmaz gayret sarf pin biri bir dosyaya tekabül ruşmaları sona ermek üzere kil ettiği seziliyor. Ancak, o Yassıada na cereyan eden hatırlanması o lüzu ibi verini şüphesiz suç sayılan, hele mahiyet lâğ MU gh emiyeriz adan 2 hikâyelerinin oluyor. all canım, one Olmuş!” diyor. Bu bir merhamet, hâtâ yakınlık köylünün üzerinde bunların hesap olduğu betti olmuştur. takdir ediyor. Köpek Dâvası, di ne kadar zarar mutlaka dikk: rın çoğu tesiri ışar: yayınlanmasında Aksi halde, bunun /iç zamanı bir takım olmadığı 20 bir rejimin Demokrasiden cereyan S Ra ade lie vurgi ürki, ved niçin açık şekilde eden vesikaların bulunurken, başladığı adiseler ve onların umumi mun Darçala yla li it çalıp n halk o bunlara kayıtsızlığı, takip büyüktür" Köylü, Bebek o Dâvası verdiği tli tehlikeli aşikârdır. başlayıp obir totaliter idare haline eden faslın o Yassıa anmaya v a bütün militanlarının culuğu (anca iü ki in baskı oluyor. çoğu ilgi bunun bir nevi idaresi Basına verilen ve her çekici. o Yassıada du- hazırlık da teş- belli sonbahardan oo bu karşılanış şekli o bir çetesinin o hırsızlıkları, zim. Yoksa, kı ibarile o utanç verici olan, fakat me çırpmaların o veya beleşçiliklerin o ters eçmiş o bulunduğundan ve ıstırapla- karşı kalıyor ve gösterilmesi geçen efkârda — YER kayıtsız düşkünlere “Aydın efsanesinin ise her şeyi cin gibi, gerçek değeriyle gibi fasafiso odâvaların içer- hatıra getirilirse, yeni vesikaların davranılır. ediyor. tiplerin ekmeğine yağ sürülür ki, dudaklarını, DURUŞMALARI yüktü. Boş lâfla Divanı meşgul et- menin bir faydası yoktu. men Bayar, adeti veçhile, durmadı ve sadet dışına çıktığı için, ikide bir (Başkanın müdahalesiyle karşılaştı. yarın dinleyiciler üzerinde bı- raktığı intiba, sadece ve sâdece "iyi aktör" intibaı oldu. Sanık, duruşma- ların başından itibaren seçtiği tak- tiğe devam ediyordu. Her şeyi göze almıştı ve sözümona, inanmıştı. Bü- tün kötülükleri de bu inançla yap- mıştı. Tabii bunu kimse yutmadı ve hafızası nisyan ile malül Menderes bile yerinde kıs - kıs gülmeğe başla- dı. Fakat Bayar hiç oralı değildi. Devam etti: " — Kararnamenin bir yerinde, benim için "Menderesten istifade et- ti' denilmektedir. Ayrıca, sayın dü- şük Koraltanın hatıra defterinden pasajlar kararnameye alın- Bayar bundan sonra kendisi hak- kında not tutan arkadaşlarım bir gü- zel boyadı ve kendileriyle hiç bir hu- susta teması bulummadığını Mende- resi kullanmadığını, Koraltana ilham kaynağı olmadığını açıkladı. Sonra sordu: "— Bu hatıra defteri ne sebeple yapıldı?" Suale gene kendisi cevap verme- ge başlamıştı ki, Başkan sözünü kes- ti: "— Bunlar fazlasıyla anlatıldı." Ne var ki Bayar konuşmak isti- yordu. Divanın müsamahasına sığın- dı ve meşhur D.P. rumuzlu baston hikâyesini anlatmağa koyuldu: "—- Bu bastonu bir kaç ay kul- landım." Mesele, sanığın arkadaşlarına intikal etmişti. Bayar, D.P. Grubu- nun hiç bir zaman diktaya gitmedi- gi tezinin bir numaralı müdafiiydi. Sâdece bu haliyle dinleyiciler üzerin- de müspet intiba bırakabildi. Mende- rese bakılınca, Bayarın bu halinde hiç olmazsa takdire değer bir taraf bulmak mümkün oluyordu. Nitekim Bayar, yapmacık ta olsa: "— D.P. Grubunda herhangi bir gayrıtabiilik yoktur. Bunu tarihe karşı alnım açık olarak ifade edebi- lirim" diyerek, D.P. ve onun mühte- siplerine sahip çıktı. Bayara göre, gerisinde oturan ve kendisini dinleyen sabık milletvekil- leri, namuslu insanlardı. Olmayan evlâdın emaneti Dirusma ilgi çekici bir halde devam ediyordu. Bayar biraz kendini toplamışa benziyordu. Bunda, Diva- nın sanıklara tanıdığı müsamahanın AKİS, 24 TEMMUZ 1961