YURTTA OLUP BİTENLER okuyarak yazdırtmaktı. Nitekim, öy- le yaptı. Saat tam 10'da açılan top- lantıda İnönü, hazırlanan masanın başına geçerek yazılı demecini oku- du. Demeç okunurken, terası derin bir sessizlik (o kaplamıştı. Muhabirler bir taraftan yazıyorlar diğer taraf- tan ise yazdıklarının mânası üzerin- de duruyorlardı. Bir gün sonra, bağ- lıkların en şıkını, C.H.P. nin I numa- ralı aleyhtarı olan ve eski Zaferle Havadisin metodlarını günü geçmiş olarak kullanan Son Havadis buldu. Son Havadise göre İnönü, partisin- den hiç bahsetmemişti! Bir parti Ge- nel Başkanının, hem de propaganda— faaliyetinin kızıştığı bir sırada Millet Lideri tonuyla konuş- ması ve partisinden bahsetmeye te- nezzül etmemesi, bizzat kuyrukçu ga- zetenin ookuyucuları oüzerinde bile hayranlık Ea ve silâhın geri tepmesine yol açtı Bir ipi İnönü o gün, "İç Politikada Huzur" meselesi üzerinde konuştu. Söyle- dikleri, ancak basit tartışmaların ü- -erine çıkabilecek (olgunluğa sahip bir devlet adamının sözleriydi. İkti- darın I numaralı adayı olan partinin Genel Başkanı, üstü pek az kapalı şe- kilde, partisi iktidara geçtiğinde ta- kip edilecek siyaset üzerinde durdu. İnönü son derece açık konuştu. Be- şer bahsinde fazla hayale kapılmadı-. ğını ve bir elmanın yarısının öteki yarısından farklı bulunmadığını be- lirtti. Uzun bir süre kapalı tutulan hayat yeniden açıldığında, bir takım İnönü İstanbuldaki basın toplantısında konuşuyor Parti Lideri sustu Devlete Adamı konuştu taşkınlıklar, hatta şirretlikler mutla- ka belirecekti. İnönü; bunlara karşı ilâcın Demokrasi rejimi içinde bulun- duğunu hatırlattı ve herkese sükunet tavsiye etti. Konuşma öylesine müs- bet karşılandı ki sonraki Kudret, İnönüden "Sayın İnönü" di- 7 bahsedip sözlerine hak veriyordu. ma bu, aynı gazetenin kuyruklar nil bulunan kısmı içinde bir gün önce yayınlanan ve en ufak aslı olmayan bir haberin hazırlanışında- ki kötü niyetin C.H.P. liler üzerin' deki fena intibaını silemedi. Basın toplantısı günü, bir ressam İnönü ile Churchill'i bir arada göste- ren bir tabloyu getirip imzalatmıştı. Tablo, öyle son derece başarı kazan- mış bir eser değildi, İnönü, kendi res- minin altını imzalarken takılmıştı: "— Bunun ben olduğum anlaşıl- sın diye imzalatıyorsun, değil mi?" Hâdisenin ertesi günü, Kudrette yayınlanan habere göre İnönü "Chur- chill'e benziyorum, değil mi?" diye sormuştu. Hiç bir aslı bulunmayan bu uyduruk, bilhassa o gün Maltepe- Basın Hürriyetinin bu tuhaf anlayışı karşısında dudaklarını büzmekle ik- tifa etti. Ama, yapılacak daha önem- li ln vardı, o yüzden fazla aldır- madı. €. TH, P. Genel Başkanı, ilk basın toplantısının bittiği an ikinci basın toplantısının konusu üzerinde çalış- maya başladı. Demecinin sonunda, bu yakınlarda gazetecilerle sık sık görü- şeceğini ve çeşitli konularda onları aydınlatacağını bildiriyordu. Hatta, bu konulardan bazılarını saydı od İktisadi meseleler, sosyal meseleler, partiiçi meseleler. İnönü, başkente dönmesini bir kaç gün geciktirerek iktisat hayatımızın i nen ciddiyetiyle eğildi. tılarının ikincisinin, iktisadi mesele- lere ayrılacağı anlaşılıyordu. birincisinde olduğu gibi İnönü, ci basın toplantısında iktisadi mese- lelerin çözümü üzerindeki görüşle- rini açıklayacak ve durumu nasıl gördüğünü anlatacaktır. İktisadi ha- yatın içinde bulunanlar halen bir kararsızlığa kendilerini kaptırmış ol- duklarından ve zaten piyasa da, en ziyade İstikrar noksanı yüzünden ka- palı halini muhafaza ettiğinden İnö- nünün ikinci demecinin de bir ışık mahiyeti taşıyacağı şüphesizdir. C. H. P. içinde, Türkiye gibi az gelişmiş bir memleketin takip etme- si gereken iktisadi politika konusun- AKİS. 24 TEMMUZ 1961