eskiyorlardı. Son defa şanslarını de- nemeye Kalktıkları televizyon da ken- dileri için kurtarıcı olamadı. Şayet yine eski çalışma kolaylığına kavuş- salardı o eski komik güçlerine erişe- bilecekler miydi? Çağın hızlı ilerle- yişi ve birbirini takip eden çeşitli ge- lişmeler kargısında, bilineni ne paha- sına olursa olsun devam ettirmek bi- raz güçtür. İki komik televizyonda da pek rağbet bulmamışlardır. - Bu yüzden, çıktıkları bir Avrupa turne- si dolayısıyla bir film çevirme tekli- fini hemen kabulde tereddüt etmedi- ler. Turne başarılıydı ama, Fransız esprisiyle örülmüş "Attoll K. -Laurel Düşmanı" bekleneni başarısızlıkta imkanın ve alışmamışlığın da büyük payı vardı. Dönüş, yeni bir Avrupa turne- si ve arkasından Oliver Hardy'yi a- pansızın bastıran felç ve ölüm, ortak- lığı bir daha birleşmemek üzere dağı- tıverdi Yoksulluk içinde kıvranan ve kü- çük bir kız hayranının biriktirip gön- derdiği bir tek doları postacıdan alır- ken ağlayarak: “ , benim için sanat hayatım- da kazandığım mükâfatların en bü- -ve dolayısıyla komik çiftin- bugüne kadar getirdiği traji-komik sinema serüveni bu kadardı!... Festivaller Berlinde bir Türk filmi Çannes, Venedik ve Moskova ile bir- likte A sınıfı festivallerden sayı- lan Birlin Film Festivalinin XL si, içinde bulunduğumuz Haziran ayının 23 nde başlayacak ve Temmuz başla- rında son bulacaktır. Kırkbeş ülkenin kısalı uzunlu filmleriyle katıldığı 1961 AKİS, 12 HAZİRAN 1961 Berlin Film Festivalinin bu yılki bir başka özelliği de, 1949 yılında pro- düktör Selznick tarafından kurulmuş olan "Selznick Armağanı"nın bu yıl ikinci defa olarak -birincisi 1064 yı- lına rastlamaktadır- yi Berlin Festivalinde verilmesidir. "Selznick Armağanı"nı günümüze kadar Ale- xander Korda, Michael Balcon, Vit- torio De Sica, Laurence Olivier, Re- ne Clair ve Satyajit Ray kazanmış- lardır. 1960 yılı filmleri arasında A.B. D. nde "Selznick Armağanı"na aday gösterilenler: "Hiroshima, Mon Amo- ur", "Le 400 Coups", "Orfeu Neg- -Fransa-, "Leylekler Geçerken" -S.S.C. B.-, "Smultronstallet" -İs- veç- ve "İkiru" -Japonya-dır. "Selz- nick Armağanı"nın bir başka yanı , A.B. D. filmlerinin bezeli kalan yabana filmlere verilmesidir Talihsiz ikinci Türk Filmleri Ya- rışmasının çoğunluğu sinema dışı jü- risi tarafından üç ayrı armağanla taltif edilen Mehduh Ünün "Kırık Çanaklar"ı «yarışmada en başarılı rejisör, kadın oyuncu ve yardımcı o- yuncu armağanları kazanmıştır- bu yıl ilk olarak yabana bir ülkenin-üs- telik A sınıfı -film festivalinde Türki- yeyi temsil edecektir. Başlangıcın- dan bu yana dar ve imkan tanımayan bir iç pazara sıkışıp kalmış Türk si- nemasından herhangi bir filmin birin- ci sınıf bir festivalde bir derece tut- turup tutturmaması -umut yoklu- gundan- şimdilik büyük bir önem ta- şımamaktadır. Asıl önemli olan, Türk sinemasının sınır dışına da çıkabil- mesi seklidir. Orta kuşak rejisörleri içinde ilk denemeyi Osman F. Seden kendi filmi "Kanlarıyla ödediler"le Cannes festivalinde yapmış fakat fil- mi sadizm hammallığı yüzünden geri çevrilmiştir. İkinci deneme, yine or- SİNEMA ta kuşak rejisörlerinden Memduh Üne ve filmi "Üç Arkadaş"a aittir ve D. P. nin işgüzar Basın-Yayın memleke- timizi temsil edemeyeceği kaydı ile filmin yurtdışına çıkmasına izin ver- memiştir. Memduh Ünün, tiyatro yazan Ed- mond Morris'in "Tahta Çanakların- dan Lale Oraloğlu ve Halit Refig iki- lisinin sinemaya uyguladıkları senar- yoya dayanarak çevirdiği "Kırık Ça- naklar”, dilenen ve istenen nitelikte bir Türk filmi değildir ama yine de bu yıl içinde çevrilenler arasında en elle tutulur olanıdır. Yanlış yo ama- lara ve ters orantılara düşülen "Kırık Çanaklar", bugünkü Türkiyede ya- zan küçük insanların kendi özel yaşama serüvenlerinden bir dilimi hikâye etmektedir. Bu hikaye ediş, zaman zaman o küçük insanların dün- yasını bilmezlikten ve yabancı etki- lere sürekli olarak açık vermekten doğan yanlışlarla gerçeğe aykırı düşmesine karşılık, temizce bir sine- ma anlatımına sahiptir. anaklar"ın Berlin Film Festivalinde ne derece alacağı hak- kında şimdiden kesin bir yargıya- va- rılamaz. Çokluk açıkgöz prodüktör- lerin bir film pazarı haline getirdik- leri festivallerden biri olan Berlinde “Kırık Çanaklar" -derece ye a bir yana- dışarıya satılma imkânın kavuşursa, bu oluş, gelecek Yılın Türk sinemasına ayrı bir hava geti- receği gibi -belki de- yön değiştirme- sine de sebep olacaktır. Dış pazara herhangi bir film satmak dernek maliyeti aşağı yukarı kurtarmak de- mektir ki, bu yoldan giderek sinema- mız, iç pazar bakısından kendisini kurtarabilecek ve rahat bir solak a- lacaktır. Yıllar yılı beklenen de, ol- ması istenen de zaten budur. 61—13 ANTİ ENZYM, WD "9'LU DİŞ MACUNU 35