YURTTA OLUP BİTENLER dım sağlamışlar, bilet satmışlar, va- zife almışlardı. O bakımdan, bütün gözlerin dikildiği Komitenin bazı ü- lonları tam kadroyla doldurmuşlardı. Nitekim Albay Köksal, Albay Kü- çük, Albay Kuytak, Yarbay Gürsoy- trak ve Yarbay Karaman geldiler. Beyaz ceketli üniforması içinde gayet şık ve yakışıklı duran Köksal hariç, diğer üyeler yeni yaptırttıkları smo- kinlerini giymişlerdi. M.B.K. üyeleri biç bir sır vermemek için azami gay- reti sarfettiler. Albay Köksalın, ko- lunda Cumhurbaşkanlığı forsunu ta- -ımakta devam etmesi Muhafız Ala- yı Komutanlığı görevinden ayrılma- dığını gösteriyordu. Komiteden ay- rılacağı yolundaki söylentiler ise, ta- mamile hayal mahsuluydu. Komite, Cemal Madanoğlunun da üyelikten istifasını kabul etmemişti. Bir an ev- vel normale dönüşün bu en hararetli taraftarının (Komiteden o ayrılma- sının Komite için telâfisi pek müşkül bir zaaf teşkil edeceğini herkes müd- rikti. Gelgelelim, bunu General Madan- oğluna kabul ettirmek bir hayli güç olacağa benziyordu. General açık a- çık konuşuyor, M.B.K. üyeliğinden istifa ettiğini beyan ediyordu. Nite- kim ertesi gün, Atatürk Bulvarın- dan elinde köpeği Cancan olduğu hal- de Kumandanlığa doğru yürüyerek gelen Madanoğlu kendisini karşılı- yanlara: — Arkadaşlarımın yaptığı çok nâzik bir jest ama, kendime ait ka- rarlan ben kendim veririm" dedi. Bu birinci değil ki.. , ahverengi elbisenin içine spor bir gömlek giymiş olan ve bermü- tad gömleğinin yakasını iliklememiş bulunan General Madanoğlu pek ne- şeli görünüyordu. Kumandanlığa gi- den yolda ağır ağır yürürken, yanma bir ihtiyar yaklaştı. Enlerini önünde kavuşturan ve Niğdeli olduğunu be- lirten vatandaş, Madanoğluna: — Paşam, bize iyiliğiniz çok.. Bi- zim oraların kalkınması için bir ta- bur asker sevketseniz pek iyi olur" dedi General Madanoğlu kaşlarım yu- karı kaldırıp şöylece bir güldü ve: "— Baba. ben artık ne kumanda- nım, ne de M.B.K. üyesi.. Bu senin dediğini yapamam" diye cevap verdi. Bu sırada Meclise gelmekte olan M.B.K. üyesi Albay Sami Küçükü gö- rünce seslendi: — Küçük, ii e çay içelim şu- rada, sonra gider: İki ihtilâlci ol Sıkıştılar. Sonra Kumandanlığın kapısında kayboldu- lar Bir saate yakın süren sohbetin 2 Madanoğlu gezintide Vazife henüz bitmedi sonunda kapıda göründüğünde, Kü- çükün yüzü oldukça asıktı. Resmini çekenlere sertçe baktı ve bunun lü- zumu olmadığını gene sert bir lisan- la ifade etti. Az sonra görünen Ma- dan oğlu, gazetecilere: "— Yahu, nedir bizden istediği- niz? Biriniz benim, dün yakam bağ- rım açık Kumandanlığı terkettiğimi yazmış. Ben sıkıntılı adamım. Bakın, şapkam ve kravatım şuradadır" diye takıldı ve emirerinden, otomobilden torbayı getirmesini istedi. Naylon bir torba içinde Generalin şapkası ve kravatı görünüyordu. Madanoğlu, ge- rektiği o yerde bunları takıverdiğini ifade ettikten sonra Cancanla bera- ber uzaklaştı. Saat 14'e kadar otomobille Anka- ra civarında dolaştı. Sonra İstanbula hareket etti. Orada fazla tanınmadı- gına inanıyordu. General Madanoğlunun İstifası, aslında pek yeni değildi. Ankara Ku- mandanı isti faşım içinde bulunduğu- muz ayın altısında Başkan Gürsele göndermiş ve özür dilemişti. Nitekim bu haberi yeni tarafıyla, haftanın so- nundaki cumartesi günü Başkan Me- zat teyid etti. Başbakanlıktan öğle yemeği için çıkan Gürseli, Özdilek ve Ulay mer- divenlere kadar teşyie geldiler. Baş- kan, etrafını saran gazetecilere: adanoğlu mu ? Yogunmuş... Sonra, bu onun İlk istifası değil ki.. Kaçıncı!. Bugüne kadar verdiği isti- faların sayısı beşi buldu" dedi. Doğrusu istenirse Başkan, her za- mankinden farklı görünüyor, kendi- rle has neşesinden biraz kaybetmiş olduğu belli oluyordu. Hattâ bu ara- da, bir suale, mütadı hilâfına hafifçe sinirlendi. Sual, Hava Kuvvetlerinden emekliye sevkedilen 11 subayla ilgi- liydi. Gürsel: "— Bunlar nenize lâzım?. Ne ol- muşsa olmuş" diye cevap verdi. Gürselin gidişinden hemen sonra Başbakanlığın kapısında kaybolan Özdilek kurtulmuş, buna karşılık U- lây yakalanmıştı. ' Neşeli General, kendisine tevcih edilen soruları gene kendine hâs bir şekilde cevaplandırdı. "— Bu olaylar Referandum ve se- -im-tarihlerine tesir eder mi?'"'suali- ni, "— Asla!.. Asla!." diye cevaplan- dırırken attığı gevrek kahkaha haki- katen görülecek şeydi. Mert asker Madanoğlunun M.B.K. üyesi olarak kalmayı kabul edip et- meyeceği henüz bilinmemektedir. A- ma kalmasında pek çok fayda olduğu gm Korgeneralin orada varlığı bir büyük teminattır ve kendisinin iktifasını geri alması bir milli vazife- dir. Madanoğlunu tanıyanlar, bu an- da yükü sırtından atıyor durumuna düşmeyeceğini ve Komitedeki yerini en kısa zamanda alıp başlanılan işin sonuna kadar aksaksız götürülmesine çalışacağını ümit etmektedirler. a gerçek şudur ki son hâdise- lerin altında bütün tarafların iyi ni- yeti yatmaktadır ve belki de vehim- den ileri gitmeyen bazı endişelere karşı yeniden ihtiyat tedbiri alınma- sından başka gaye yoktur. C.H.P. Müdavele-i efkâr BY saçlı dinç adam otomobilden indiğinde, saatler tamı tamına 15.08'i gösteriyordu. Dinç adanı, be| renkli elbisesine son derece uyan fötr şapkasını sol eline aldı ve sağ e- lindeki bir ikibuçuklukla bir madeni lirayı kapının solunda bekleyen şofö- re uzattı, pek neşeli bir şekilde mer- divenleri çıkmağa başladı. Ayni oto- mobilden inen iki adam da dinç ya- pılı, ak saçlı adamı takip ettiler. Hâdise, bitirdiğimiz haftanın so- nundaki cumartesi günü, C.H.P. nin Karanfil sokaktaki dik Genel Merkez binası önünde cereyan ediyordu. Dinç adam İsmet İnönü'idi ve biraz sonra başlayacak olan C.H.P. Mec- lisi toplantısına başkanlık etmek ü- zere Genel Merkezin merdivenlerini çıkıyordu. İnönü ve geriden gelen İs- AKİS, 12 HAZİRAN 1961